Leuven Şehir Rehberi

Yazar: Sümeyye Şahin

Leuven, Belçika’nın Flaman Bölgesi’nde yer alan nadide, hoş, küçük bir şehirdir. Eğitim sebebiyle geldiğim Leuven şehrinde altı ay süreyle yaşamı deneyimlemiş bulunmaktayım. Şehir, bünyesinde dünya sıralamasında 42. Sıraya yerleşen, 15. yüzyılda kurulan KU Leuven (Katholieke Universiteit Leuven)’ı barındırmaktadır; yani şehre tam manasıyla “öğrenci şehri” dememiz mümkün ve bu vesileyle de genel olarak yerleşimin kampüs çevresinde yaygınlaştığını fark ediyoruz. Şehrin ana merkezinin daire biçiminde konumlandığını, daire merkezinden uzaklaştıkça şehir merkeziyle de aranızın açılacağını söyleyebiliriz. Öyle ki dairenin dışındaki bölgelerde turistik ve keyifli noktalara rastlamanız pek mümkün olmayacaktır. Genellikle daha sakin yerleşim yerleri tercih eden haneler, bu bölgelerde konumlanmaktadırlar. Özetle, söz edeceklerimiz; bu daire içinde, her biri birbirine yürüme mesafesi kısalığında olan yerlerden oluşacaktır.

Öncelikle “Grote Markt” olarak adlandırılan büyük meydan, şehrin ilk görüş alanlarından olmayı hak edecek ihtişama sahiptir. Bu meydan, Orta Çağ’da birçok tüccar ve zanaatkarın ticaret yaptıkları alan olarak hizmet görmekteydi. Bünyesinde belediye binasını, St. Peter Kilisesini, eski pazarı (Oude Markt), haftanın belirli günlerinde kurulan pazarları, özel gün ve haftalarda düzenlenen çeşitli etkinlikleri barındırmaktadır. Şehrin imzası niteliğinde olan belediye binası, bu alandaki görülecek mekanların en başında gelmektedir. 1448 yılında yapımına başlanan bina, gotik tarzın göz alıcı örneklerinden olup; ön cephesinde tarihi ve dini figürlerin heykellerini barındırmaktadır. Günümüzde aktif olarak kullanılmakta; çeşitli etkinliklere ve düğün törenlerine ev sahipliği yapmaktadır.

Belediye binasının hemen ilerisinde eski pazar, yerel dilde ise Oude Markt olarak adlandırılan bölge bulunmaktadır. Bu bölge de şehrin en gözde merkezlerinden olup “dünyanın en uzun barı” olarak bilinir ve çeşitli mekanlara ev sahipliği yapar. Genellikle öğrenciler tarafından tercih edilen bölgede yalnızca mekanlar bulunmaktadır.

Şehrin ana simgelerinden bir diğeri niteliğinde olan St. Peter Kilisesi, Belçika’nın gotik mimariye sahip en önemli kiliselerinden biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda şehrin tam ortasında konumlanmış bir merkez durumundadır. Şehir nüfusunun büyük çoğunluğu Katolik olmakla beraber, St. Peter de Katolik bir kilise olup, burada Katolik liturjisi ve ritüelleri uygulanmaktadır. 15. yüzyılda inşa edilen kilise, Brabant gotik stilinde inşa edilmiştir. Bu stil, ince ve zarif detayları, yüksek tavanları ve geniş vitray pencereleri ile tanınır. Bünyesinde Dieric Bouts’un meşhur Son Akşam Yemeği (In The Last Supper) tablosunu barındırır.

Kilisenin hemen yan tarafında da şehrin birçok noktasında farklı türde denk geleceğiniz heykellerin en meşhuru, “Fonske” olarak adlandırılan “Bilgelik” heykeli mevcuttur. Bu heykel, Leuven Üniversitesi öğrencileri tarafından sembolik bir anlama sahiptir. Heykel, bir öğrencinin elinde kitap ile suyu dengelemeye çalışmasını simgeler. Bu tasarım, bilgi ve eğitim arasındaki dengeyi ve üniversite eğitiminin zorluklarını temsil eder. Su, bilgi kaynağı olarak yorumlanabilirken, kitap ise bilgiyi temsil eder.

Heykeli gördükten sonra hemen aşağısında bulunan şehrin en meşhur wafflecısı, Pinocchio’ya doğru yönelebilirsiniz; küçük bir ayrıntı olarak işletmenin Türk olduğunu da eklemeden geçmeyelim. Aynı zamanda Leuven ne kadar küçük bir şehir olsa da bu wafflecının önünde muhakkak biraz sıra oluyor. Bu durum da bizlere lezzetine dair biraz ipucu vermiş oluyor.

Ufak bir tatlı molası sonrasında bir diğer görülmesi gereken durak olan üniversitenin en meşhur ikinci tarihi yapısı, KU Leuven University Hall’a doğru yola çıkılabilir. Burası İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi okuma bahçesi sistemiyle aynı olup; hem çalışma alanlarını içerisinde barındıran hem de kafeterya olarak hizmet veren bir kafe-kütüphanedir. KU Leuven öğrenci kartıyla indirimle edineceğiniz kahve ve türlü içecekleri, bir turist olarak da edinebilir, burada tarihi birkaç yapının içerisinde ve dahi muazzam bir atmosferde ders çalışabilirsiniz.

Akabinde üniversitenin en meşhur yapısına değinecek olursak, rotamızı KU Leuven Kütüphanesine çevirmemiz gerekir. Şehrin bir diğer meydanında bulunan kütüphaneye, en az belediye binası kadar görkem ve merkezilik atfedebiliriz. Bünyesinde el yazmaları, nadir kitaplar, dijital kaynaklar ve özel koleksiyonlar barındırmaktadır. Kütüphanenin belli bölümleri ve koleksiyonları halka açıktır, ancak özel koleksiyonlara veya özel turlara katılmak isteyenler için belirli şartlar ve ücretler geçerli olabilir. Öyle ki belirli bir ücret karşılığında yapının kulesine çıkabilir, şehri kuşbakışı olarak seyredebilirsiniz.

Bir yorgunluk veyahut da keyif kahvesi içmek istediğinizde ise, şehrin neredeyse tüm kahvelerini deneyimlemiş biri olarak tartışmasız ve düşünmeksizin size Noir’ın kahvelerini öneririm. Ziyaret ettiğiniz mevsime bağlı olarak dilerseniz ice seçeneklerine yönelebilir dilerseniz de sıcak kahvelerini damak tadınızca deneyimleyebilirsiniz. Benim için bu mekanla özdeşleşen vazgeçilmezlerim ise, Belçika’nın daimi yağmuru eşliğinde, eşsiz tattaki cinnamon roll ile dilediğiniz bir kahve tercihidir. Burası aynı zamanda öğrenciler tarafından da ders çalışmak için tercih edilen birçok durak noktalarından bir tanesi.

Akabinde şehrin tarihi sokaklarında vakit geçirmek üzere UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne aday gösterilen ve koruma altında olan “Groot Begijnhof” bölgesine yönelebiliriz. Groot Begijnhof, Leuven şehir merkezinin yakınında yer alan tarihi bir bölgedir. “Begijnhof” terimi, Katolik Kilisesi’ne bağlı kadın topluluklarının yaşadığı ve çalıştığı toplulukları ifade eder. Tarihi 13. yüzyıla kadar uzanmakta ve günümüze değin dini bir yerleşim yeri olarak gelişip büyümüştür.

Sonrasında yine şehir merkezinde bulunan, çağdaş bir müze niteliğindeki M Museum’a uğrayıp sezonun güncel sergilerine, Belçikalı veyahut uluslarası sanatçıların eserlerine, genellikle çağdaş eserlere ve bununla birlikte Orta Çağ’dan Modern Çağ’a uzanan aralıktaki tarihi eserlere de denk gelebilirsiniz.

Özetle Leuven, günübirlik seyahat için gayet yeterli küçüklükte fakat aynı zamanda ziyarete değecek kadar da eşsiz bir atmosferi bünyesinde barındırmaktadır. Eğitim için tercih edilme noktasında ise öğrenciler için birçok imkan sunmaktadır. Dezavantaj olarak iletebileceğimiz hususların başında ise maalesef ki hayat pahalılığı yer alıyor. Belçika, Avrupa ülkeleri içerisinde en pahalı ülkelerden bir tanesi. Bu vesileyle de öğrencilik gibi süre alan süreçlerde uzun konaklamalar için gerek kiralar gerekse gıda ve temel ihtiyaçlar açısından öğrenci bütçesini zorlayacak niteliktedir. Yine de bu şehir, tüm zorluklarına rağmen büyüleyici atmosferiyle bana unutamayacağım bir altı ay sundu.


Sümeyye Şahin

İstanbul, Üsküdar doğumlu olup İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve hali hazırda Belçika KU Leuven’da öğrenim görmektedir. İLEM Eğitim Programı’nda da II. kademe öğrencisidir. Edebiyat, sanat ve felsefe özel ilgi alanları arasında yer almaktadır.

Leave a Comment