Kitapçıdan Coğrafyalara Bir Arayış Hikayesi
İnsanın hayatındaki bir şeyin, her şeyi olmasının sebebi, karşısına çıkan dönüm noktalarının kendisi için çizmiş olduğu yolu şekillendirmesidir. Zaten insanın yolunu çizmeye ve yolunu bulmaya çalışması bu dönüm noktaları ile karşılaşmasını sağlamıyor mu? Bu yolun tamamlanması için de yolculuğun başlaması gerekiyor. Bu yolculukta, kimi insanlar kaybettiklerini bulmaya çalışır. Dönüm noktalarında düşenler aramaya başlar. Bazı insanlar için okunan bir kitap, yolculuklara rehber olur. Fakat en nihayetinde, arayanlar yolda olur.
Bir Kitapçı Çırağının Olağanüstü Hikayesi, hayali yeni bir bilim dalı kurmak olan ve bu sebeple aslında bir arayış içinde olduğunu bilmeden yola çıkan bir maceraperestin hikayesini anlatıyor. Eser ilk sayfalarında yolculukla ilgili sancılı sorular sorarak başlıyor:
Nereden çıktım bu yola? Ama çıkmasaydım da varmam gereken yere varamazdım. Gerçi çıktım da ne oldu, hâlâ varamadım. Nereye ulaşmam gerekiyor acaba? Daha ne kadar gitmem gerek? Çok uzak mıdır bu gitmem gereken yer? Gerçi vardığımda tüm bu yaşananların neden olduğunu anlamak istiyorum.
Bu soruların sorulmasıyla çıkılan yol, yeni bir bilim dalı kurmanın hayaliyle atılan ilk adım, ana karakterin Eşref Amca ile karşılaşmasıyla faklı bir dönüm noktasının yaşanmasını sağlayacak. Yani insanların aslında arayışta oldukları şey çıktıkları yolculuğun sonuna vardıklarında geriye dönüp tüm yaşanmışlıkları anlamak ve anlamlandırmak isteğinin cazibesini yaşamak yahut unutmamak olduğudur.
Karakterimiz, yeni bir bilim dalı kurmak için çıktığı yolda, arkadaşının vefat etmesiyle birlikte daha farklı düşüncelere gark olur. Bu düşünceler birlikte baş başa kalan karakterimiz ise soluğu bir kitapçıda alır. Bu kitapçının sahibi ise hikmetli sözleriyle gönüllerde taht kuran ve anlattıkları insanların gönlüne dokunan Eşref Amca’dır.
Eşref Amca, nevi şahsına münhasır bir kişidir. Maneviyatı yüksek, kurduğu cümlelerin doğruluğu ve derinliği ile insanı etkileyen bir yol göstericidir. Yanında çalışmaya başlayan genç karakterimizde bir kıvılcım görür ve kitap ile ilgili bilgiler verir. Bu bilgi verme süreci, yavaş yavaş yapılan çay muhabbetleri ile manevi bir eğitime döner.
Tüm bunlar yaşanırken Eşref Amca, Eşref-i Mahlukat isimli bir kitabı ve sır dolu bir zarfı gence bırakır. Gençten, kitabın sayfalarında yer alan yerlere giderek, sonraki adım ile ilgili yazılanları okumasını ister. Yazılan yer neresi ise o doğrultuda hareket ederek yolculuğa devam etmesini ister. Hikayenin aslı, bu yolculuğun anlamını kavramak ve gidilmesi gereken son durağa varmak üzere çıkılan yolculukla başlar.
Beytullah Mısır’ın kaleme aldığı bu eserin, yaptığı betimlemelerle, okurken olayların zihinde canlandırılması ve olaylar arasında kopukluk yaşatmayan kurgusu ile bir çırpıda, soluksuz okunacağını düşünüyorum.
Kitabı okurken yazarın samimiyetini kullandığı sıcak dil ve kelimelerin kullanışı bakımından tercih ettiği üslup ile hissettim. Bu sebeple, okunan sayfalara dair ünsiyet beslememi sağladı. Bu hissiyatın yakalandığı an, yolculuk sırasında durak noktaları olan Doğu’nun kendine has coğrafyalarını, yazarın anlatımıyla kendiniz görecek ve süreçte yaşanılanları siz yaşıyormuşçasına hissedeceksiniz. Kim bilir, belki de kendinizi size ait bir yolculukta bulacaksınız.
Hikayede varılan son durak, kimi okurların kendi hikayesi için ilk durak olabilir. Çünkü Bir Kitapçı Çırağının Olağanüstü Hikayesi, biz okurlarına aslında her şeyin yeni başladığını, insanın ne kadar giderse gitsin varacağı en son noktanın yine insanın kendisi olacağını anlatır.