2 “K”: Kamp ve Kardeşlik
Yazar: Ali Sadık Ulus
Bolu Aladağ’da yapacağımız geleneksel İLEM Eğitim Programı dönem arası kampına gitmek için İLEM koordinatörleri, yetkili hocalar ve kademe öğrencileri ile 31 Ocak 2020 Cuma günü Üsküdar Şemsi Paşa Camii’nin önünde sabah vaktinde buluştuk.
Öğrenciler teker teker buluşma yerine geliyorlardı. Bu bekleyiş içerisinde hem tanışma hem de sohbet pratikleri başlamışı bile. Derken otobüsün hareket saati gelince herkes otobüsteki yerlerini aldı ve yolculuğumuz başladı. Otobüste simitlerin dağıtılmasıyla beraber başlangıcı yapılan pratikler; sohbet etmeler ve dost edinmeler gelişmeye devam ediyordu.
Bizi bekleyen esaslı bir kış yolculuğuydu. Zira istikamet Bolu olunca (hele ki kış mevsiminde) dağ yolunda nelerin olacağı sürpriz bir hali içerisinde taşıyordu. Cuma günü olması sebebiyle Cuma namazını kılmak için yol üstündeki bir kasabada (Sakarya civarı) tam da ezan okunmaya başladığı sıralarda mola verdik. Camii’ye Cuma vaktinde kasaba dışından gelen bir otobüs dolusu insan muhtemelen ikamet edenlerin klasikleşmiş saflardaki yerlerini alma alışkanlıklarını değiştirmişti. (Umarız çok kaygılı bir durum yaşanılmamıştır.) Namaz sonrası biraz alışveriş ve çay ocağında da biraz dinlendikten sonra yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.
Fazlaca bir yolumuz kalmamıştı aslında. Dağ yoluna saptıktan sonra her yerin karla kaplanmaya başladığını fark ettik. Şehrin geride kaldığı anlaşılıyordu artık. Otobüs yukarı doğru çıktıkça kar da artıyordu. Kamp alanına giden tenha yola saptığımızda kar küreme aracının yolu açtığını öğrenmek bizi rahatlattı. Bununla beraber artık şebekelerimizin çekmediği bir ortama girdiğimizi de fark ettik.
İdeal derecede olan uzun ve kaliteli bir yolculuktan sonra kamp alanına ulaştık. Yıllardır orada görev yapan “Hacı Dayı” rehberliğinde odalarımıza yerleştik ve sonrasında kamp alanını tanımaya başladık. Bu tanışıklık, neredeyse her kamp günümüzde muhtelif vakitlerde yaptığımız yürüyüşlerle gerçekleşti. Bunlardan ilki yani ilk yürüyüş rotamız kampa oldukça yakın bir noktada yer alan yayla köyü ve berisindeki camii idi.
İLEM kamplarında meşhur olan tanışma faslı ise akşam vaktinde gerçekleşti. Açılışı Yunus Hocamız tarafından yapılan ve böylece usulü de aktarılan tanışmada herkes hayatında yaşadığı olayları hikayeleştirme olarak belki tarif edilebilecek bir metot içerisinde paylaşıyordu bizlerle. Bu, onlarca dakika süren keyifli paylaşımlardı. İçerikte ortaya çıkan ortak temalar; başa gelen sarsıcı bir olay deneyimi, heyecanlı bir olay deneyimi ve de kırılma noktaları şeklindeydi. Bu paylaşımlar her birimizi bir muhasebe içerisine soktu denebilir. Yaşamın özgünlüğü, sorumluluğu ve aynı zamanda birlikteliklerin kattığı anlam herhalde kazanılan en kıymetli sonuçlardan birisi oluyor kamp tanışmalarında.
Kampın ikinci gününe sabah namazını cemaatle kılarak başladık. Ardından önceki gün ertelenen rota olan donmuş olduğu tahmin edilen gölet mevkiine doğru yola çıktık. Yolda sohbetler edildi, fotoğraflar çekildi ve uzunca bir yürüyüşün ardından kamp alanına geri dönüldü. Saatler süren bu yürüyüş sonrasında neredeyse herkesin yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuştu ama bunun kimse tarafından bir olumsuz bir önemi yoktu, kanaatimce burada önemli olan o kardeşlik mayasının atılabilmiş olmasıydı.
Kahvaltının ardından ortama ve kendimize dair farkındalığın etkinliklere geçilmesi için yeterli düzeyde sağlanmış olmasının da imkanı sayesinde öğleden sonra yapılacak olan makale kritiğine hazırlanmaya başlandı ve bunun için de belirli bir zaman ayrıldı. Ali Osman Karaoğlu Hoca’nın kamp alanına gelmesi ile kritik başladı. Metin, Mümteha Maşalı’nın kaleme aldığı “İnsan Hakları Belgelerine Yönelik Çağdaş Yaklaşımlar” isimli makale idi. İki saati aşkın süren kritikte insan haklarının mahiyetinine dair bazı düşünceler birkaç paradigma açısından dile getirildi. Müslümanlar tarafından insan haklarına dair bilinmesi gereken konulardan bahsedildi. Tahlil sonrası öğrencilerin akıllarında oluşan çeşitli sorular cevaplandırıldı. Bu noktada Abdülkadir Macit Hoca’nın da katkıları tahlili zenginleştirdi. Tartışma ortamında hocaların ve öğrencilerin sunduğu fikirler ve eleştiriler nadir bulunabilen bir ilmi paylaşım ortamın doğmasına vesile oldu. Bu kampın en özgün anlarındandır denebilir. Kritik sonrası kamp alanına gelen İLKE Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Nihat Erdoğmuş Hoca ve İLEM Yönetim Kurulu üyeleri Talha Erdoğmuş ile Ümit Güneş hocalar ile hem kendilerini tanıttıkları hem de zihinlerinde bizler için paylaşmayı düşündükleri fikirleri aktardıkları bir sohbet ortamı oluştu. Kritiğin ve yapılan sohbetin ardından “Sürpriz Etkinlik” başlıklı bir etkinlik olacağı söylendi. Etkinlik “Muz Kebabı” idi. Teknik içeriği yazı kapsamının dışında kalacağından burada aslında bu türden bir etkinliğin kampa özgü ortak bir anımız olarak kalıcı bir etki bıraktığını vurgulamak isterim.
Kampın üçüncü günü Cardiff Marney ve Barney Desai tarafından kaleme alınmış olan “İmamın Öldürülüşü” kitabının tahlili için Türkiye Diyanet Vakfı’nda görev alan ve dokuz sene kadar Güney Afrika’da bulunmuş olan Veysi Kaya Hoca bir araya geldik. İki buçuk saati aşkın süren tahlilde kitapta zikredilen bölgeyi görmüş, bazı hadiseleri daha yakından müşahede etmiş olan Veysi Hoca, kendi yaşadığı bazı tecrübeler eşliğinde çeşitli anekdotlar anlatarak zengin içerikli bir tahlil ortaya koydu. Bizler tarafından mevzunun daha rahat anlaşılmasını sağladı. Öğrencilerin aklında yine çeşitli sorular vardı, öğrenciler bu sorularını tahlil sonrasında Veysi Hoca’ya sordular ve hocamızın hoş sohbeti eşliğinde cevaplarını aldılar. Uzunca bir tahlilin ardından mangal etkinliği eşliğinde kamp sürecini nihayete erdirdik. Vakit yolculuk vaktiydi, yapılan hazırlıklar sonrası herkes otobüsteki yerini aldı ve İstanbul’a dönüş yolculuğu başladı.
Herkes için farklı bir deneyim olmuştu bu kamp aslında. Bir başka ifade ile ortak deneyimlerin, paylaşımların ötesinde her birimiz için şahsi bir anlamı muhakkak ortaya çıkmıştır diye düşünüyorum. Birlikteliğin yanı sıra “makale kritiği” ve “kitap tahlili” gibi içeriklerin de olması kampa ayrı bir renk katmıştı. Hatta bu iki metnin birbirini tamamlayan bir nitelikte olması daha da özgün bir hali sağlıyordu. Verilen makale ve kitap, özellikle de kitap, çok önemli noktalara değiniyordu günümüz dünyası açısından da. Ayrıca okunan ve tahlili yapılan “İmamın Öldürülüşü” adlı eser de yoğunlaştığımız tahlil kitaplarından farklı olduğu için öğrencilere farklı bir konuda bilgi sahibi olmasını sağladı. Bununla birlikte, İLEM’in meşhur tanışması olan derinlikli tanışma sayesinde de birçok insanın hayat hikâyesini dinledik ve onlarla kardeşliğimizi daha da bir pekiştirdik. Bahsetmeden geçilemeyecek olan bir başka kazanım ise kampta birden fazla kez vurgulanan bir kaç nokta içerisinde saklıydı sanırım: Birlikte paylaşımda bulunmak(vakit geçirmek), deneyim ortaklığı oluşturmak ve dostluk/tanış olma ilişkileri. Bunun gibi daha nice güzel kamplarda buluşmak dileğiyle emeği geçen herkese teşekkür ederiz.