İstanbul ve Mûsikî
İstanbul ve Mûsikî, Yalçın Çetinkaya, 2 Mayıs 2015 Cumartesi, 15.00
2002 yılında ilim anlayışını İslam medeniyetinin köklerinden hareketle yeniden yorumlayarak, yeni hayat nizamı için gerekli bilgi ve birikimi oluşturma amacıyla kurulan İlmi Etüdler Derneği (İlem), yoğun bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir. Lisans düzeyindeki katılımcılar yönelik sürdürülen 3 yıllık eğitim programlarını tamamlayan öğrencilere geleneksel olarak mezuniyet programı düzenlenmektedir. Bu yıl da İlem, 13. dönem mezunlarını vermek üzere 2 Mayıs Cumartesi günü Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkez Yalçın Çetinkaya’nın katılımlarıyla ‘’İstanbul ve Mûsıkî’’ başlıklı kapanış konferansı ve mezuniyet programını gerçekleştirdi.
Program, İLEM Eğitim Komisyonu Başkanı Latif Karagöz’ün, derneğin misyonunu ve vizyonunu hatırlatan konuşmasıyla başladı.
İLEM Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar ise yaptığı konuşmada bu mezuniyet törenin sadece simgesel olduğundan aslında bu mezuniyetin bir bitiş değil aksine yepyeni dinamik bir başlangıcın işaretçisi olduğundan bahsetti. Öğrencilerin üç yıl boyunca belli bir amaç doğrultusunda ortak dertlerimize çare olabilmek için çalıştığının altını çizip ‘’Bizden yetişen öğrenciler kendimizi anlatacak işler yaptıkça bu eğitim bir anlam kazanır.’’ diyerek konuşmasını bitirdi.
Açılış konuşmalarının ardından içinde İstanbul mûsıkînden en değerli parçaların bulunduğu ney, kanun ve ud dinletisi gerçekleştirildi.
Klasik Türk müziği dinletisinin ardından Yalçın Çetinkaya ‘’İstanbul ve Mûsıkî’’ adlı konferansına geçildi. Sözlerine kendi gençliğinde müziğin haram olduğunu düşünerek o zamana kadar yaptığı tüm çalışmaları bıraktığını anlatarak başlayan Çetinkaya, eşyanın masumluğunu vurgulayarak kişinin enstrümanı günah için kullanabileceği gibi Allah yolunda da kullanabileceğini söyledi.
Konuşmanın devamında İstanbul mûsıkîsinin müzik geleneği içindeki önemli konumundan bahseden Çetinkaya, bu durumu İstanbul’un İslamlaştırılmasından önce oturmuş özellikle Rumlara ait bir müzik geleneğinin oluşuna bağlanabileceğini söyledi. İstanbul’un kadim medeniyetlerle olan etkileşimi ve İslam medeniyetinin merkezi olarak nevi şahsına münhasır bir şehir olması kendine has bir müzik oluşturmasına yardımcı olmuştur zira kendi müziğini üreten şehirlerin sayısı çok azdır.
Osmanlı müziğinde Avrupa müziğinin aksine dairevi bir şekil vardır. Müzik başladığı makama geri döner. Bunun asla dönüşün bir göstergesi yani ‘’innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn’’ inancının bir simgesi olduğunu söyleyen Çetinkaya, İslam geleneğinde ‘’Allah güzeldir ve güzeli sever’’ anlayışı doğrultusunda mûsıkîlerin üretildiğini belirtti.
Yalçın Çetinkaya, Farabi’nin ilimler tasnifini hatırlatarak müziğin önemini vurguladı. Farabi’nin tasnifine göre yedi ilimden biri olan müziğe veya mûsıkîye ilm-i şerif olarak yaklaşmamız ve Allah’ı zikir etmeye vesile olarak görmemiz gerektiğini söyledi. Sözlerine müziğe hak ettiği değeri vermemiz gerektiğini belirterek son verdi.
Konferansın ardından öğrenciler tarafından hazırlanan İlem eğitim programının amacı doğrultusunda öğrencilerin yaptıkları çalışmaları konu alan kısa bir film gösterimi yapıldı. Programın sonunda İLEM Eğitim Programını tamamlayan öğrencilere mezuniyet belgeleri ve hediyeleri takdim edildikten sonra sahnede çektirilen toplu fotoğrafla program nihayet erdi.