Modern Devlet, Siyasilik ve Karar
Modern Devlet, Siyasilik ve Karar, Bünyamin Bezci, 25 Nisan 2015 Cumartesi, 18.00
İLEM İhtisas Siyaset Çalışma Grubu’nun düzenlediği Devlet Üzerine Tartışmalar’ın ilk konuğu “Modern Devlet, Siyasilik ve Karar” adlı sunumuyla Bünyamin Bezci idi. Çalışmalarını Alman politik felsefesi üzerine yoğunlaştıran Bezci, 25 Nisan 2015 Cumartesi günü gerçekleştirdiği sunumuna devletin dönüşümü ve modern devletin başlangıcına dair geliştirilen bakış açılarını paylaşarak başladı.
Buna göre modern öncesi dönemde hareketli bir yapı olan devletin modernleşmesi coğrafyadan bağımsız değildi. Bir diğer ifadeyle eskiden güçlü ordunun temsil ettiği güçlü devlet ele geçirdiği yeni topraklarla hareket halindeyken, modern devletin ayırıcı özelliği bir coğrafya üzerinde statikleşmesi idi. Zira devlet (state) kelimesinin imlemesi statik olanaydı. Bu anlamda modern devletin kökenlerini 16. yy’a dayandıran Bezci, Prenelerden Ren Nehri’ne kadar olan coğrafyasıyla Fransa’yı ilk modern devlet olarak tanımladı.
Tüm ayırıcı niteliklerine rağmen coğrafyanın modern devletin tek belirleyici unsuru olmadığını ifade eden Bezci, modern devletin ikinci temel unsuru olarak egemenliğin altını çizdi. Buna göre, tanrısal ve aşkın olan egemenliğin dünyevi ve parçalanamaz kılınması devletlerin modernleşmesinin bir unsuruydu. Bu bağlamda ilk modern devletlerin monarşi olması, modern devlet kavramının ulus-devlete indirgenmesi yanılgısını yanlışlar niteliktedir. Bezci’ye göre ulus-devlet, modern devletin bir biçimi fakat tam karşılığı değildir.
Modern devletin üçüncü unsuru olarak toplumun homojenleşmesinden bahseden Bezci, devletlerin bir şekilde kendi coğrafyaları içerisinde yaşayanları kimlik sahibi yapmak isteyeceğini ve bu anlamda toplumların homojenleştirileceğini ifade etti. Zira devletin toplumdan ayrıştığı sürece devlet olacağını söyleyen Bezci, demokrasinin modern toplumlardaki yöneten ve yönetilen eşitliği olarak okunabileceğinden bahsetti.
Daha sonra modern devletle bütünleşen parlementerizm, temsil, hukuk gibi kavramlar ve bunların kendi iç problemlerine değinen Bezci, kendisine ayırılan sürenin kalanında Carl Schmitt ve onun politik felsefesine değindi. Schmitt’e göre devletten önce gelen şeyin siyasilik olduğunu belirten Bezci, devlet olma niteliğinin en önemli özelliğinin dost ve düman arasındaki ayrıma karar vermek olduğunu belirtti. Bu anlamda devlet “hukuka karşı, estetiğe karşı, etiğe karşı” olabilmekti. Elbette hukuku aşabilen bir düzenin meşruiyet temeli hakikat değil otorite olacaktı.
Bununla beraber, 1938‘den sonra Schmitt’in böylesi bir devlet anlayışından uzaklaştığını ve siyaset felsefesi alanına yeni bir kavramla -geniş mekanlar- geldiğini söyleyen Bezci, artık bir homojen kültürel yapının varlığından bahsedilemeyeceğini belirtti. Bu çerçevede modern devletin tarihselliğine değinen Bezci, 16 yy’da başlamış olan modern devletin II. Dünya Savaşı sonrasında bittiğini iddia etti.
Yeni mekan üzerindeki yeni ilişkilerin artık modern devlet yapılanmasını aşacağını ve bu yapıdan taşacağını belirten Bezci, eski ulus-devlet gibi siyasi yapıların daha büyük bir otorite ve siyasi yapıyla yönetilmesi gerekliliğini ifade ettikten sonra Türkiye gündemindeki Başkanlık sistemine ilişkin bazı yorumlarda bulundu.
Mevcut parlementer sistemin gerçek bir temsiliyet sağlamadığından; piyasanın, sivil toplumun ve diğer birtakım kuruluşların etkileriyle oluşturulan parlementonun yeni karmaşık ilişkiler ağındaki yetersizliğinden bahseden Bezci, başkanlık sistemini bu yeni yapıların zorunlu bir sonucu olarak tanımladı. Zira başkan piyasanın, sivil toplumun yahut herhangi başka yapılanmaların insiyatifiyle değil, fakat halkın oylarıyla seçileceği için temsiliyet daha gerçek olabilecektir. Program katılımcıların soruları ile tamamlandı.