Anadolucu Bir Düşünür ve Fikir Mecmuası: Nurettin Topçu ve Hareket
Anadolucu Bir Düşünür ve Fikir Mecmuası: Nurettin Topçu ve Hareket, Yasin Özdemir, 11 Ekim 2014 Cumartesi, 16.30
İLEM Sunumlarında Bilgi Üniversitesi Tarih bölümünde yüksek lisans tezini tamamlayan Yasin Özdemir, Anadolucu Bir Düşünür ve Fikir Mecmuası: Nurettin Topçu ve Hareket başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.Sunumuna Topçu’nun entelektüel biyografisini paylaşarak başlayan Özdemir, daha sonra 1939-1982 yılları arasında hareket dergisinin özeti, neşir hayatının öyküsünü anlattı. Sunumun sonunda ise Özdemir, Anadoluculuk ve Anadolu milliyetçiliğini ele aldı.
1909’da İstanbul’da dünyaya gelen Topçu, Erzurum eşrafından bir aileye mensuptur. Babası ticaretle iştigal etmekte ve belli bir çevreye sahiptir. Ailesinin, ilk TBBM Erzurum mebusu Hüseyin Avni Ulaş ile olan tanışıklığı ailenin Mehmet Akif ile tanışmasına imkân sağlamıştır. Vefa çevresinde ilk eğitimini aldıktan sonra Topçu, İstanbul Erkek Lisesine girmiş ve burada Hasan Ali Yücel, Celalettin Ökten ve Hilmi Ziya Ülken’den ders alma ve onlarla tanışma imkânı elde etmiştir. Bu tanışıklıklar vasıtasıyla Topçu, lise biter bitmez 1928 yılında Cumhuriyetin yurtdışına gönderdiği öğrencilerden biri olacaktır. İlk olarak Güney Fransa’ya giden Topçu, burada lisans diplomasını aldıktan sonra Strasbourg’a daha sonra da doktora için Paris’e (Sorbonne) gider.
Özdemir bu zamana kadar Topçu’nun doktora danışmanının ve tez jürisinde hangi hocaların olduğuna dair bilgilerin bilinmediğini ifade ederek Paris Milli Arşivlerden bunlara ulaştığını ifade etti. 1934 yılında doktora savunmasını veren Topçu’nun tezi kitaplaştırılmıştır. Şarktan Batıya okumaya giden öğrencilere şark çalıştırıldığını ifade Özdemir, Topçu’nun hem şark çalışmamasının hem de kuram çalıştığı tezinin kitaplaştırılmasının önemli bir başarı olduğunu belirtti. Topçu Fransa’ya ilk gittiğinde sefarette görevli Tevfik Bey ile tanışır. Tevfik Bey’de Topçu’yu Paul Molla (Girit Müslümanlarındandır. Ailesi bölgenin ileri gelenlerinden ve asıl adı Mollazade Mehmet’tir. Burada Maurice Blondel ile tanışır ve onun etkisiyle vaftiz olarak Hıristiyan olur Paul ismini alır.) ile tanıştırır. Paul Molla’da Topçu’yu M. Blondel ile tanıştırır. Bundan sonra Topçu onun sohbetlerine gider gelir.
Topçu ile ilgili belgeleri Fransa’dan rahat temin ettiğini ifade eden Özdemir, Blondel ile Topçu’nun yazışmalarını da Belçika’da onun adına tutulan arşivlerden online olarak temin ettiğini ve Topçu ile Blondel’in ilişkisinin zannedildiği gibi çok sıkı olmadığını belirtti.
Topçu, 1934 yılında İstanbul’a döndüğünde Galatasaray Lisesinde göreve başlamış ve burada yılsonunda 6 öğrenciye iltimas yapmaması sonuncunda İzmir’e sürgüne gönderilmiştir. Topçu burada Hareket dergisini çıkarmaya başlamıştır. Fakat dergi İstanbul’da yayımlanmıştır. Hareket, 1925 yılında Sebilürreşad dergisi kapatıldıktan sonra çıkarılan (Şubat 1939) cumhuriyet döneminde ilk İslamcı dergi olma özelliğini taşımaktadır. İsmet İnönü’nün siyasal pozisyonu 1939 yılında süreli yayınların çıkarılması hususunda özgür bir ortamın doğmasına imkan sağlamıştır. Hareket dergisi de bu özgür ortamdan yararlanmıştır. Bir kaynağa göre Hareket dergisi çıkarılırken devletten kaynak sağlanmıştır. Ancak Özdemir bu kaynağı doğrulama fırsatını elde etmediğini ifade etti. Topçu, derginin 4. sayısında Nizam Ahmet mahlası ile bir öykü yayımlamıştır. Öykünün ana karakteri isimsiz alkolik ve kendisini Tanrı zanneden bir liderdir. Tebaası da bu lideri Tanrı zannetmektedir. Bu öykünün yayımlanmasından hemen sonra bir tahkikat başlatılmış ve dergi birkaç sayı sonra kapatılmıştır. Ve de Topçu göz önünde olsun diye Vefa Lisesine alınır. Ancak buradan da Denizli’ye sürülür. Zayıf bir anlatıya göre o tarihlerde Denizli’de bulunan Said Nursi’yi ziyaret eder ve davalarını takip eder. Fakat ikisi arasında ciddi bir ilişki kurulamadığı anlaşılmaktadır. Özdemir’e göre Topçu ile Said Nursi arasında tanışma olsa da Said Nursi, Topçu’yu etkilememiştir. Topçu daha sonra İstanbul Lisesine atanır ve emekli olacağı 1974 senesine kadar burada vazifesini yerine getirir. 1975’te de vefat eder. Doçentlik tezi için İstanbul Üniversitesinde Hilmi Ziya Ülken ile Bergson üzerine bir tez hazırlar. Bu dönemde eylemsiz doçentlik titrini alan Topçu çalışmasını tamamladıktan sonra günümüzdeki anlamıyla doçentlik unvanını alamamıştır. Özdemir’e göre bu kadar akademik başarısına rağmen Topçu’nun üniversitede hiç görev almaması onun hep muhalif tavrı ile ilgilidir. Erzurum Atatürk Üniversitesi kurulurken kendisine görev teklif edilse de Topçu bunu kabul etmemiştir.
Topçu’nun lise muallimliği onun ciddi bir talebe halkası oluşturmasına imkân sağlamıştır. Çemberlitaş’ta bulunan evinde sohbet halkaları oluşturmasının yanı sıra Komünizmle Mücadele Derneklerinde, Türk Milliyetçileri Derneği gibi yerlerde halka açık konuşmalar yapmıştır. Topçu’nun Ruhçu Anadolucu Sosyalizm gibi bir ütopyası vardır. Topçu, milliyetçi muhafazakâr İslamcı ve sosyalist damarlara sahiptir. Özdemir’e göre Topçu her ne kadar ilk dönemlerde sosyalizmi dillendirmese de 1939-1949 Hareket dergisi incelendiğinde Marksist literatüre ait kavramların varlığı söz konusudur. Topçu sosyalizmi dile getirmek hususunda milliyetçi camialardan çekincesi söz konusudur. Özdemir’e göre Topçu’nun sakalsız ve her daim kravatlı olması onun belli başlı İslamcı çevrelerce eleştirilere maruz kalmasına yol açmıştır. Bir de onun sosyalizmi açıkça dile getirmesi ilişkilerin donmasına yol açıyor.
Topçu, tasavvuf ehli bir insan ve bir arkadaşı vasıtasıyla Fatih Zeyrek’te Şeyh Abdülaziz Bekkine’ye götürülmüştür. Topçu bu tanışıklık sonrasında ona intisab etmiştir. Topçu, Bekkine bu dünyayı terk ettiğinde yerine gelen Zahid Kotku’nun vaazından hoşlanmamış ve buradan ayağını kesmiştir. Bu tecrübesi Topçu’nun öğrencileri ile olan ilişkilerine de yansımıştır.
1961 seçimlerinde Adalet Partisinin kuruluş aşamasında yer almış ve Konya’dan aday olmuş ancak seçilmemiştir. Zaten tek tecrübesi de bu olmuştur. Topçu, kendisi ile beraber seçime giren ve milletvekili olan arkadaşlarının durumunu gördükten sonra siyasetten tamamen elini çekmiştir. Hareket dergisi bir yerden sonra yayınevine dönüşüyor ve kitap basmaya başlamıştır. Ancak Topçu, çeşitli nedenlerle kitap basım işinin sonlandırılmasını istemiştir. Bunun sonuncunda öğrencisi Ezel Elverdi, Dergâh Yayınevini kurmuştur. 1982 yılına kadar Hareket yayın hayatına kadar devam etmiştir ve 187 sayı çıkmıştır. Ancak buna rağmen Özdemir’e göre Türk basın tarihinde Hareket neredeyse yok sayılmaktadır.
Anadoluculuk hususuna, vatan sorusuna Türk aydınlarının verdikleri yanıtları aktararak başlayan Özdemir daha sonra Anadoluculuk fikrinin tarihsel seyrini ortaya koydu. Anadoluculuk düşüncesinin oluşmasına katkı sağlayan isimleri zikreden Özdemir, 1930’larda ki Anadoluculuk fikrinde bir miktar ilerleme karşıtlığı ve şimendifer düşmanlığının var olduğunu belirtti. Tamamının cumhuriyetçi olduğuna ve Anadolu insanına uygun bir ilim ortaya koyma çabasında olduğunu ifade etti. 1943 seçimlerinde Anadoluculuk Halk Fırkası içerinde de kendisine az da olsa yer bulurken 1946’dan sonra Anadoluculuk fırka içerisinde daha geniş bir yer bulmuştur. Topçu ve çevresinin Anadoluculuğunda ise en temel nokta İslami hassasiyetlere sahip olmasıdır. Koyu bir Kemalist rejim karşıtlığı söz konusudur. Demokrat Parti ortaya çıktığında Topçu ve çevresi bu harekete de kaşı çıkmıştır. Özdemir’e göre Anadoluculuk düşüncesinde sonuna kadar düşüncelerinde sabit kalan ve savunan Topçu ve ekibidir.
Özdemir sunumunu Topçu’nun Necip Fazıl ve dönemin aydınları ile olan ilişkilerine de değinerek sonlandırdı.