Direnişin Reklamı, Direnişin Markası: Görsel Kültürde Toplumsal Hareketler
Direnişin Reklamı, Direnişin Markası: Görsel Kültürde Toplumsal Hareketler, Alpaslan Nas, 26 Aralık 2015 Cumartesi, 17.00
Direnişin Reklamı, Direnişin Markası: Görsel Kültürde Toplumsal Hareketler programında Alparslan Nas, 2015’te Marmara Üniversitesi’nde tamamladığı doktora çalışmasının sunumunu gerçekleştirdi. Öncelikle esas soruları ve sorunsallaştırdıkları üzerinden tezi ve neden böyle bir konuyu çalışmayı tercih ettiğini açıklayan Alpaslan Nas, ilişkilendirdiği kavram ve olgularla yeni bir alan açma amacında olan bir çalışma yaptığını belirtti. ‘‘Toplumsal hareketin reklamı yapılabilir mi?’’ ve ‘‘Toplumsal hareket markalanabilir mi?’’ sorularıyla yola çıkarak hazırladığı tezinin diğer pek çok akademik çalışmada olduğu gibi cevaplar vermekten çok yeni sorular sorduğunu ifade etti.
Her şeyin görselleştirildiği ve görselleşerek var olduğu günümüzde toplumsal hareketlerin de bundan payını aldığını söyleyen Nas’a göre, 2000’lerde görsellerin toplumsal hareketlere entegre edilmeye başlamasına şahit olduk. Bu dönemde toplumsal hareketler için adeta bir görselleşme zorunluluğu ortaya çıktı. Öyle ki, reklam ve markalamayla görselleşmeyen bir toplumsal hareket var olabilir mi sorusu, gitgide daha fazla anlam kazanmaya başladı. Nas, bu soruyu cevaplandırabilmek için çalışmanın iki büyük bloktan oluşmak zorunda kaldığından bahsetti: ‘‘Yeni toplumsal hareketleri reklam ve marka olgularıyla ilişkilendirme amacındaki kavramsal analiz’’ ve teze konu olarak seçtiği ‘‘Gezi ve Rabia toplumsal hareketlerinde üretilen görselleri göstergebilimsel analize tabi tuttuğu araştırma bölümü.’’
Çalışmanın ilk bölümü reklam ve markalama ile toplumsal hareketlerin nasıl ilişkilendirilebileceğini tartışıyor. 80 ve 90’lar boyunca reklam üzerine yapılan tartışmalarla literatürde ortaya çıkan hakim reklam algısı onun toplumdaki egemen anlatıları, yeniden üreten bir faaliyet olduğu şeklindeyken reklamın artık kitlelerin kendisi tarafından kullanılan bir araca dönüşmesi olgusuyla bu faaliyetin mevcut düzeni yıkabilecek bir potansiyel taşıyabileceği iddiasını öne sürüyor. Diğer yandan, reklamlarla üretilmiş bir anlama sahip olan ve kitlelere ulaşma amacıyla oluşturulan markanın artık alınıp satılan bir şey olmaktan çıkıp bir ideoloji haline geldiğini öngören marka topluluğu kavramı, yeni toplumsal hareketlerle üretilen görsellerin bu hareketlerin anlamını inşa etmesini açıklayabilecek olması itibariyle tezin temel kavramı olarak kullanılmış. Bu bağlamda, tezin temel amacı yeni toplumsal hareketlerin kendilerini nasıl bir marka topluluğu gibi inşa ettiklerini göstermek.
Bunu göstermek için ikinci kısımda iki farklı toplumsal hareket Gezi ve Rabia süresince üretilerek sosyal medyada yayılmış, yaratıcı bir tasarıma sahip ve tasarımcısı bilinmeyen görsellerden seçilmiş bir grup görsel gösterge-bilimsel bir analize tabi tutulmuş. Analizde marka topluluğu kavramı için temel olan üç kodun çözümlenmesiyle Gezi ve Rabia hareketlerinin kendilerini nasıl inşa ettikleri hakkında sonuçlar elde edilmiş. Sonuç olarak bu çalışma, sosyal medyada paylaşılan görsellerin bireylere neden harekete geçmesi gerektiğini aktaran, bu harekete dahil olmanın şartlarını ve sınırlarını belirleyen, bireyleri harekete geçmeye çağıran ve etik sorumlulukları hatırlatmaya yönelik anlamlar üreten bir özellikte olması itibariyle toplumsal hareketlerin kendilerini bir marka topluluğu gibi inşa ettiğini öne sürüyor.
Konu edindiği Gezi ve Rabia hareketleri hakkındaki çıkarımlarından çok, toplumsal hareketlerin de görselleşmeyle anlamın süreç içinde parçalı bir şekilde ve bir toplumsallıkla inşa edilmesi durumuna maruz kaldığı savıyla öne çıkan bu çalışmanın sunumu, katılımcıların sorularının cevaplandırılmasının ardından sona erdi.