Hayalleri Gerçekleştirenler: Editörler
Soruşturma: Kevser Rabia Mumcuoğlu
Editör kimdir ve ne iş yapar soruları birçok okur için muallak kalmış sorulardan. Editör yayın ve yazın dünyasının en kilit aktörleri arasında yer almasına rağmen çoğu zaman okuyucular gözünden bakıldığında arka planda kalıyor ve hak ettiği değeri görmüyor. İLEM Blog olarak okuyuculara editörleri biraz daha yakından tanıtabilmek adına bir soruşturma gerçekleştirdik. Yazın dünyasının önemli editörlerine bazı kısa sorular sorup bu soruları iki ayrı bölüm olacak şekilde derledik. Soruşturmamızın ilk bölümünde editörlerimize, editörlüğün ne olduğunu ve editörün kitabın neresinde olduğunu sorduk. Bize editör, lektör, redaktör ve musahhih arasındaki ilişkiyi, farklarını, benzerliklerini anlattılar.
Editör kimdir? Lektör, redaktör, musahhih arasında nasıl bir ilişki içerisindedir?
- İslam Dalp:
Kuşatıcı bir anlamda editöre, kitabın yayınevindeki sahibi diyebiliriz. Kitabın seçilmesinden yayımlanma aşamasına hatta piyasaya çıktıktan sonra pazarlama ve tanıtım kalemlerinin yürütülmesine değin geniş bir alandan söz ediyoruz. Editör, Sokrates gibi “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” der; bu sözün arka planında bilmediğini düşündüğü her şeyi bir uzmana sorması, onunla birlikte çalışması fikri vardır. Lektör alan uzmanıdır söz gelimi. Onun bilgisinden istifade etmeye çalışır. Kitap özelinde şu soruları sorar: “Bu eser alanı için orijinal şeyler söylüyor mu, alana nasıl bir katkıda bulunacak, kaynakları ele aldığı konu için yeterli mi, eserin eksikleri nelerdir, Türkiye açısından anlamlı bir eser mi?” vs. Alan uzmanı bu sorulara cevaplar yöneltir, genişçe bir raporda editöre yol gösterir.
Lektör ve editör bir eseri paragraf ve bölüm bazlı ele alırken redaktör ve musahhih eserin daha ince unsurlarına yönelirler. Redaktör cümleler üzerinde çalışır; düşük ifadeleri, anlatım bozukluklarını toplamak, çeviri sorunlarını gidermek onun işidir. Musahhih ise kelime haysiyeti üzerinde çalışır; kelime yazımlarında yayınevinin tercihlerini kitap içi tutarlılık ilkesi ile test eder, biçimsel mimariye dikkatle bakar. Tüm operasyonu yöneten kişi editördür elbette, herkes onunla uzlaşı içinde çalışır; senfoniyi yöneten şef gibidir.
Türkiye gerçeğinde senfoninin çoğu zaman tek kişilik olduğunu göz ardı etmemek lazım tabii!
- Doğukan İşler:
Editör, çoğu zaman bir metnin yazarın kaleminden çıkış anından başlayarak “kitap” olup da okurun eline aldığı tüm safhalarda etkin olan, isimsiz kahramandır desem, çok büyük bir laf etmiş olmam sanırım. Bazen bir fikirden yola çıkan yazarın “yazar koçu” da olur editör, bazen hazırladığı kitap için günlerce en uygun ve güzel hurufatı bulmak için dertlenen kişi de. Lektör dediğimiz “okutman” ya da metnin teknik düzeltisini, son okumasını yapan kişilerle de yine editör sağlar tüm trafiği. Hem bu isimleri, hem yazarı, çizeri, yayıncıyı, kitapçıyı, okuru, hepsini ama hepsini memnun etmelidir, işi zordur. Günün sonunda, ufacık yazılır adı belki kitabın künyesine, ama emin olun, o kitabın annesi gibidir editör ve matbaadan çıkıp da kucağına verilince ilk nüsha, gözleri dolmayanı yoktur. Sanırım.
- Yusuf Temizcan:
Türkiye’de ne yazık ki kurumsallaşamamış alanlardan biri editörlük. O yüzden tanımlar birbiri içine giriyor. Editörlük halen tanımlı bir “meslek” değil. Sadece tanımlamalarda sorun olsa yine bir şekilde kurtarabiliriz ama söz konusu editörlük olduğunda daha büyük bir problemle karşı karşıya kalıyoruz. O da şu, kendisine editör denilen kişiler büyük oranda editörlük yapmıyor.
Editör, ilişki ağlarının tam ortasında oyun kuran kişidir. İlgilendiği alan bir kitap, dergi, bunların sadece bir bölümü olabileceği gibi örneğin bir video içerik de olabilir. Oldukça geniş bir alanda, kabaca işin en temel sorumlusuna editör diyebiliriz. Daha özelde, bir kitap editöründen bahsediyorsak, henüz daha ortada kitap yokken bir fikir olarak zihninde onu kurgulayan, yayıncısını bulan, yazarını ikna eden, kitabı yazdıran, kitap yazılırken yazara eşlik eden, aksayan yönlerine işaret eden, düzenleyen ve kitabın okuyucuya ulaşana kadar ki tüm sürecine rehberlik eden kişidir. Tüm bu süreçler sağlıklı bir şekilde işlediğinde en azından yazar kadar editörün de kitap üzerinde emeği, hakkı vardır.
“Editörün bir metnin vücut bulmasında, yayınlanmasında asıl katkısı; ilk halindeki fazlalıkları atmak, tıkanan yerleri aşmak, gerektiğinde yeni yollar göstermek, benzerleriyle kıyaslamalar yapmak, klişelerden arındırmak, aksayan yönlerini tespit etmek, güzel bir Türkçeyle aktarmak, hasılı okuyucu ile arasındaki mesafeyi kaldırmaktır.“
Dergi editörlüğünden bahsediyorsak, daha henüz dergi ortada yokken tüm bölümleri organize eden, yazdıran, yönlendiren, metinlerin her zaman “iyi metinler” olması için yol açan bir rehberdir.
Editörlüğün kurumsallaştığı ülkelerde büyük oranda yukarıda çizdiğimiz tablo gerçekleşir. Türkiye’de bu anlamda iyi editörler ve editörlüğü kendi bünyesinde iyi tanımlayabilmiş yayıncılar var elbette. Fakat 3 bini aşkın yayınevinin, yüzlerce derginin olduğu bir ülke burası aynı zamanda ve bu ideal olanı gerçekleştirenlerin sayısı ne yazık ki çok az.
Bizde editörlük çoğu sefer kitabın imla hatalarını düzelten kişi olarak görülür. Bu önemli bir vazife olmakla birlikte aslında son okumacının ya da musahhihin işidir. Ya da bir konu etrafında birkaç kişiye makale yazdırıp bunları derleyen kişi olarak anlaşılır. Metni düzenlemek, makaleleri bir araya getirmek editörlüğün ufak ve -mazur görün ama- basit bir kısmıdır. Editörün bir metnin vücut bulmasında, yayınlanmasında asıl katkısı; ilk halindeki fazlalıkları atmak, tıkanan yerleri aşmak, gerektiğinde yeni yollar göstermek, benzerleriyle kıyaslamalar yapmak, klişelerden arındırmak, aksayan yönlerini tespit etmek, güzel bir Türkçeyle aktarmak, hasılı okuyucu ile arasındaki mesafeyi kaldırmaktır.
Editör bir metindeki boşlukları bile planlayan kişidir. Eee o tasarımcının işi değil mi? Değil efendim, hepsi editörün işi. Metinle okur arasındaki mesafeleri kaldıran kişidir dedik. Bu mesafe bazen sayfa düzenidir. Harfler, satırlar, kenarlar arasında uygun boşluklar oluşturmaktır. Bunları editörden daha iyi kim bilecek? Sonra başlıklandırmalar, okumayı kolaylaştıran ara başlıklar… Kitabın ismi hitap ettiği kitleye uygun mu mesela? Arka kapak metninde ne öne çıkarılmalı? Hangi görsel bu kitabı en iyi yansıtır? Kitap nasıl pazarlanmalı ki esas hedeflenen kitleye ulaşsın?
Editör diğer taraftan ilişki ağlarının ortasındadır. Başından sonuna kadar yazarla iyi bir iletişim kurmak zorunda, yayıncıyla, varsa patronuyla, tasarımcıyla, musahhihle, pazarlama ekibiyle ilişki ağlarını oluşturmak durumunda. Tüm bunları editör mü yapar ya da hepsine nasıl yetişir demeyin. Bir metne rehberlik etmek böyle bir şeydir. Tanımların iyi yapıldığı, işlerin tasnif edilip ayrıldığı yerlerde bile editörün gözü kulağı ve eli hep bunların üzerinde olmalıdır.
Tüm bunları yapabilmek için peki editör kişisinde olması gereken en önemli vasıf nedir? İyi bir yazar olmakla iyi bir editör olmak arasında bağlantılar kuranlar olsa da bana sorarsanız hiçbir bağ olmadığını iddia edebilirim. Hatta daha ileri giderek iyi bir editörün çoğu zaman iyi bir yazar olamadığını, iyi bir yazarın da aynı şekilde her zaman iyi bir editör olamayacağını -sadece görebildiğim birkaç örnekten hareketle- savunabilirim. Fakat şurası kesin ki, iyi bir editör kesinlikle iyi bir okur olmalıdır.
- Hamit Kardaş:
Yazarların önemli bir kısmı yazacağı esere odaklanırken kendisinin iyi bildiği ancak ayrıntı olarak gördüğü bazı şeyleri gözden kaçırabilmektedir. Editör bunları tamamlayan kişidir. Bu yönüyle yeri geldiğinde tashih de yapar ama musahhih değildir, Editör, büyük ölçüde lektörden de ayrılır zira lektör, yayınevinin yayınlamayı düşündüğü eserleri okuyup değerlendiren kişidir. Oysa editör, yayınlanmasına karar verilen eseri bütün yönleri ile ele alarak hatasız bir şekilde yayınlanmasını sağlamakla yükümlüdür. Editör, kitapta bir bütünlük olmasını sağlar, çeviri kontrolü yapar, varsa kurgudaki mantıksızlıkları bulur ve düzeltir ya da yazarı bu konuda yönlendirir, yeri geldiğinde metinde dilin daha akıcı olması için çalışır, kitaptaki bilgi ve verilerin kontrolünü gerçekleştirir. Kitabın kapak yazıları ve arka kapak yazısı da editörün yaptığı işler arasındadır.
“Editörlük aslında kitabın en güzel şekilde okura sunulmasının arka planında yer alan bir kahramandır ancak ön plana çıkmaz.“
Buradan hareketle editörün en az yazar kadar kitabı vücuda getiren kişi olduğunu söylemek mümkündür. Editör yazarı tamamlamaktadır. Ancak günümüzde birçok yayınevinde editörlük musahhihlik derecesine indirilmiştir. Edebiyatın geliştiği ve kitap satışlarının yüksek rakamlara ulaştığı ülkelerde büyük yazarların birlikte çalıştığı editörler vardır, bu yazarlar başka yayınevine transfer olunca editörlerini de yeni yayınevine götürürler. Oysa Türkiye’de günümüzde gerçek manada editörlerle çalışan yayınevi sayısı çok azdır.
Editörlük aslında kitabın en güzel şekilde okura sunulmasının arka planında yer alan bir kahramandır ancak ön plana çıkmaz. Bir kitapta övgülerin tamamını yazar alır oysa muhtemel bir hatada faturanın kesileceği adres bellidir: Editörün gözünden kaçmış…
Editör kitabın neresindedir?
- Selahattin Özpalabıyıklar:
Ucu açık sorunuza ben de ucu açık cevap vereyim: Editör kitabın her yerindedir. Vallahi! Bir kere, içindedir: Metni baştan sona –hem de defalarca– okur, dilindeki, sözcük seçimindeki, söyleminin bütünlüğündeki özelliklere, inceliklere dikkat eder. Çeviriyse elindeki metin, bu dikkatini ikiye katlar, çünkü bu durumda çevirmenin “kaynak metin”den yola çıkıp “erek metin”e vardığında ortaya neler çıktığını da anlamak, sonuç metne ona göre davranmak zorundadır. (Aslında, telif bir metin bile özünde çeviridir: Yazarın “düşünce”sinin “yazı”ya “tercüme”sidir ne de olsa.) Her iki durumda da yazarın ve/veya çevirmenin dilindeki ayrıntıları görmeli, özellikle de tekrar eden, neredeyse tikleşmiş hatalar varsa onları ve nereden kaynaklandıklarını saptamalı, bu sorunları sadece metinde çözmekle kalmamalı, yazarı ve/veya çevirmeni uyarmalıdır.
Sonra, editör kitabın “metindışı” öğelerindedir: Ön kapaktan başlayarak, künye sayfası, başlık sayfaları, içindekiler, her türden notlar (ön-, iç-, dip-, son-), kaynakça, ek okuma listesi, sözlük, dizin, arka kapak… Bunlar da yetmez, kitap çıktıktan sonra hazırlanacak basın bülteni vb. tanıtım malzemeleri için de editörün katkısı gerekir.
- Şener Boztaş:
Editör kitabın merkezindedir. Çalıştığı dosyanın dilinden, üslubundan, kitapta verilen bilgilerin doğruluğundan, yazar tarafından yapılan atıfların, dipnotların sahihliğinden, dosyada intihal olup olmadığından, kitabın kompozisyonundan, ana ve ara başlıklardan, kitaba uygun bir ad bulmaktan doğrudan sorumludur. Bu iş süreçlerinde yazarla çalışır. Gerekirse yazardan revizeler talep eder. İçeriğe uygun mizanpaj yapılmasından ve kapak tasarımından ise dolaylı olarak sorumludur; yönergelerle tasarımcıları besler. Her ne kadar sektörde tanıtım, satış ve pazarlama süreçlerine editörü dahil etmek isteyen bir anlayış olsa da ben bunu doğru bulmuyorum. Bana göre editörün işi kitap matbaaya gittiğinde biter.
“Editörlüğün okulu yok. Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilebilecek bir meslek ve dolayısıyla tecrübe çok önemli. İyi editör tecrübeli editördür diyebilirim.“
Görüleceği üzere bu iş planı, editörün dile, dilbilgisine hakimiyetini ve dosya konusu hakkında birikim sahibi olmasını gerektiriyor. Yeterli bilgiye sahip değilse bile metne doğru soruları sorup cevapları nerede bulabileceğini bilecek bir formasyona sahip olması gerekiyor editörün.
Özetleyecek olursam editör, yazardan gelen ham dosyayı işleyen, biçimlendiren, ziynetlendiren, tamamlayan ve okunur hale getiren kişidir. Editörlüğün okulu yok. Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilebilecek bir meslek ve dolayısıyla tecrübe çok önemli. İyi editör tecrübeli editördür diyebilirim.
Ülkemizde bu saydığım vasıflara sahip çok fazla editör olduğunu söylemek zor. Musahhihlikle editörlük karıştırıldığı için çok editör varmış gibi görünse de iyi editörler bulmak kolay değil. Tashih ve editasyon iki farklı süreç. Aynı kişiden bu iki işi istemek yapılan işin niteliğini zayıflatıyor. Tashihe odaklanan biri editörlük görevini hakkıyla yerine getiremez.
Yeri gelmişken yayıncı olarak hayata geçirmeyi düşündüğüm bir düşüncemi paylaşmak isterim. Bence editörlerin de tıpkı yazar ve çevirmenler gibi kitabın her baskısından ya da tirajından pay alması gerekir. Usta editörlerin ancak bu şekilde yetişeceğine inanıyorum. Bugün sektörde editörlere ödenen gerek personel maaşıyla gerekse dosya başı ücretle yukarıda sıraladığım işlerin hakkıyla yapılması mümkün ve adil gelmiyor bana.
- Gökçe Özder:
Editör bir kitabın her yerinde, her aşamasındadır esasında. Bazen yayımlanacak kitabı seçer, bazense yayınevinin dışarıdan çalıştığı bir yayın danışmanı söz konusuysa ondan gelen raporu inceleyerek yayın kuruluna sunulacak kitapları belirler. Bir kitapla olan macerası yayın kurulundan kitabın geçmesiyle başlamış olur. Bu aşamadan sonra kitabın gerekliliklerine uygun olarak çevirmen, redaktör, çeviri editörü, akademik danışman, pedagog, çizer, fotoğrafçı vb. kimseleri tespit edip bunlarla iletişime geçerek kitaba dâhil olmalarını sağlar. Sonrasında ise teslim tarihleri belirleyerek kitabın yayın programına uygun vakitte yayımlanabilmesi için sürekli olarak diğer çalışanları kontrol ve koordine eder. Yayınevi dışından gelen metinler ve görseller son aşamada grafik tasarımcıya verilir ve dizgisi yapılır. Editör burada da işin içindedir. Gerektiği durumlarda tasarımcıyı yönlendirir. Örneğin kitapla ilgili ön bilgi verip kapak tasarımı konusunda tasarımcıyı şekillendirebilir. Eğer standardın dışında bir kitapsa yazı tipi, boyutu gibi konularda ön bilgilendirme yapar. Tasarımcının dizgisini yaptığı kitabı matbaaya göndermeden önce fotokopi çıktısı üzerinden yeniden okur. Bu aşamada da sadece metinle ilgili değil dizgiden kaynaklanan hataları da tespit etmesi önemlidir. Tüm hataların düzeltildiğinden emin olduktan sonra kitabı baskı için matbaaya gönderir. Baskı sonrasında yayınevinin politikasına bağlı olarak basın bülteni hazırlama, sosyal medya için içerik desteği sağlama, reklam için bilgilendirme yapma gibi aşamalarda da ilk başvurulan kişi editör olur.
EDİTÖRLER
Selahattin Özpalabıyıklar: Çeviri editörlüğünün önde gelen isimlerinden olan Selahattin Özpalabıyıklar, 1955 yılında İstanbul’da doğdu. 1980’li yılların başında Evet gazetesinde muhabir ve redaktör olarak çalışan Özpalabıyıklar, Bilgilik Webster (1987-1988) ve Temel Britannica (1988-1991) ansiklopedilerinde yazar, çevirmen ve redaktör olarak görev aldı. 1993-2009 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları’nda düzeltmen, editör ve şef editör; sonrasında Doğan Kitap’ta ve Sel Yayıncılık’ta editör olarak çalıştı. İlya Kaminsky’in Sağır Cumhuriyet’i, Emily Dickinson’ın Seçme Şiirler’i, William Blake’in Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları ve William Steig’in Asıl Hırsız ve Şrek kitapları, Özpalabıyıklar’ın çevirmenliğini yaparak okura kazandırdığı eserlerden bazılarıdır. Çeviri eserlerin yanı sıra Binbir Gece Masalları ve Altının İktidarı İktidarın Altını gibi editörlüğünü yürüttüğü eserleri ile Göndermeler & Yazı, Yanıt, Söyleşi, Anı yazarı olduğu eserleri ile edebiyatımızın önemli şahsiyetleri arasındadır.
Doğukan İşler: Lise yıllarından beri öykü ve şiir yazarak ve bu yazıları çeşitli edebiyat dergilerine göndererek yazın dünyasına erken yaşta atılan Doğukan İşler, çocuk ve gençlik edebiyatının önemli editörlerinden ve yazarlarından biridir. Profesyonel olarak editörlüğe kendi öykü kitaplarının da çıktığı Dedalus Kitap’ta başladı. Küçükçekmece Belediyesi’nin Kültür Sanat Merkezi’nin hazırladığı kitaplarda metin yazarlığı ve editörlük görevlerinde bulundu. Kısa bir süre Hayat Yayınları’nda, daha sonra dört-beş sene Timaş Yayınları’nda çocuk edebiyatı kitaplarının editörlüğünü yapan İşler, şu an Turkuaz Kitap’ta gençlik kitapları editörlüğünü yapmaktadır. Editörlüğünü yürüttüğü kitapların dışında, Astronot Dıgıdık, Yanlış Masalcı Bey Yalnış, Kekeme Hamlet ve Dünya Kiracısı İşler’in yazarı olduğu kitaplardan bazılarıdır.
İslam Dalp: Lisans eğitimi süresince ulusal ve uluslararası proje yarışmalarına katılıp dereceler alan İslam Dalp, okul dergisinde yazarak başladığı yazın dünyasında, ulusal dergilerde yayınlanan deneme ve öyküleriyle eserler vermeye devam etti. Boğaziçi Üniversitesi’nde Âşiyan dergisinin kurucu ekibinde yer aldı. 2014-2017 yılları arasında Timaş Yayınları’nda editörlük, 2017-2019 yılları arasında Nihayet dergide 2017 yazından 2019 sonuna kadar yazı işleri şefliği yapan Dalp, şimdi Ketebe yayınları bünyesinde şef editör olarak çalışmaktadır. İslam Dalp’ın Nihayet, Okur ve Cins dergileri dışında birçok edebiyat sitelerinde yazıları yayımlanmaktadır. Ayrıca Heidegger Sarkacı, Allah’a Koşan Genç ve Rüveyda gibi birçok kitabın editörlüğünü yapmıştır.
Şener Boztaş: 1994’te İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olan Şener Boztaş, mezuniyetinden 2011 yılına değin Risale-i Nur Enstitüsü bünyesinde çalıştı. Başta Köprü olmak üzere muhtelif dergilerde editörlük ve yöneticilik yaptı. İstanbul Düşünce Okulu’nun kurucularından olan ve Lejand Kitap’ın yayın yönetmenliğini sürdürmekte olan Boztaş, Dünyayı Durduran 60.Gün, Uzun Yürüyüş ve İnsanlar Uyurlar Ölünce Uyanırlar gibi birçok kitabın editörlüğünü yapmıştır.
Gökçe Özder: 1992 yılında İstanbul’da doğan Gökçe Özder, lisans ve yüksek lisans eğitimini Türk Dili ve Edebiyatı alanında tamamladı. 2015-2019 yılları arasında TRT Çocuk Dergisi’nde editör ve editör yardımcısı olarak çalıştı. 2010 yılından beri çeşitli dergilerde öykü, eleştiri, makale gibi türlerde yazılar yayımlamaktadır. Özder’in en bilinen eserlerinden biri yayına hazırlamış olduğu, Büyüyen Ay Yayınları’ndan çıkan Okuma Hazinesi kitabıdır.
Yusuf Temizcan: 1990’da Konya’da doğdu. Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu, aynı bölümde yüksek lisans eğitimi aldı. İstanbul Üniversitesi’nde akademik çalışmaları devam ediyor. Sakarya’da Serdivan Fikir Sanat Akademisi’nin kuruluşunda yer aldı, çeşitli eğitim ve kültür sanat faaliyetlerinin koordinasyonu ile ilgilendi. Aynı yerde yöneticilik yaptı. Çeşitli dergilerin editörlüğüyle ilgilendi, farklı dergilerde yazıları yayınlandı ayrıca radyo ve TV programları hazırlayıp sundu. Genç Derneği’nde Okur Dergisi ve Aşina Kitap’ın editörlüğü ile ilgilendi, akademik faaliyetlerin organizasyonunu üstlendi. “Muhsin Kıvamında Yaşamak: Abdullah Tivnikli” kitabı Aşina etiketiyle 2018’de çıktı. İlmi Etüdler Derneği’nde (İLEM) Genel Sekreterlik ve İLEM Yayınları Genel Yayın Yönetmenliği vazifelerini ifa ediyor. Evli ve kız babası.
Hamit Kardaş: Üniversite eğitimini İstanbul’da alan Hamit Kardaş, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalıştıktan sonra Dünya Bülteni’nde editör, haber müdürü ve yazı işleri müdürü olarak görev aldı. Akif Emre tarafından kurulan haberiyat.com’un yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Editörlüğün yanı sıra Kardaş ayrıca Okur, Arka Kapak Dergisi gibi muhtelif dergilerde yazılarını yayınlamaktadır.