İslamcılık Meselesinin Hafızasını Tazeleyen Bir Çalışma: İslamcı Dergiler Projesi

Değerlendiren: Talha Erdoğmuş

İslamcı Dergiler Paneli, Vahdettin Işık, Mahmut Hakkı Akın, Mehmet Ali Büyükkara, Yücel Bulut, 27 Şubat 2016 Cumartesi

İslamcılık, gündelik dilin dolaşımda, en yüksek çağrışım gücünü bünyesinde barındıran kavramları arasında kendisine yer bulmuştur. Siyasi ve sosyal pek çok meseleye referansı bünyesinde barındıran, literatür meydana getirmiş bu kavramın idraki esasında Türkiye’deki siyasi tartışmaların ekseriyetini kapsayan bir kazanım sağlayacaktır.İslamcı Dergiler Paneli iç

Bu sebeple, geçtiğimiz günlerde ilk ürünlerini sergileyen İslamcı Dergiler Projesi, meselenin kavramsal zemininin tespiti noktasında hayatiyet arz eden bir çaba olarak karşımızda durmaktadır. Projenin ilk aşamasında 1960 ve 1980 yılları arasında Türkiye’de yayımlanmış İslamcı dergilerin derleme, irdeleme ve kataloglama işlemleri sonucunda dijital ortamda bir veri tabanı biçiminde sunulması meseleye zemin kazandıran önemli bir faaliyettir.

İslamcı neşriyatın atılım gösterdiği ara dönem biçiminde ifade edilen 1960 ve 1980 yılları arası, Türkiye’de siyasi gündemin oldukça yoğun ve kriz yüklü bir dönemine denk gelmektedir. Başlangıç ve bitişinde iki askeri darbenin yer aldığı bu dönem yine uluslararası siyasetin de oldukça hareketli yıllarına tekabül etmektedir. Bu sebeple İDP’nin ilk ayağında bu dönemin incelenmiş olması anlamlıdır.

27 Şubat 2016 günü İLEM’de gerçekleştirilen İslamcı Dergiler Paneli’nde, İslamcı Dergiler Projesi’nin (İDP) ilk ayağı olan 1960-1980 arasındaki dönem ele alınmıştır. Vahdettin Işık’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen sunumda; Mehmet Ali Büyükkara, Yücel Bulut ve Mahmut Hakkı Akın İslamcılık meselesi ve İslami akımlar üzerine sunumlar gerçekleştirmişlerdir.

İDP’nin yürütücüleri arasında yer alan Vahdettin Işık, projenin bir sonraki hedefinin Türkiye dışındaki İslamcı dergileri de benzer biçimde taramak olduğunu ve hatta farklı siyasi görüşteki dergilere yönelik de benzer bir çalışma yürütmenin gerekli olduğunu ifade etti. Müktesebatın aktarımında önemli bir mecra olmanın yanında mektep görevi de ihtiva etmiş bulunan dergicilik hadisesi, Işık’a göre yayıncılığın zor olduğu iki darbe arasındaki dönemde önemli bir birikim meydana getirmiştir. İslamcı dergiler özelinde ise kentleşme süreciyle birlikte büyük şehirlere yaşanan göçün bir yansıması olarak dergi ve dergicilik dili/profili de değiştiği için dönem şartlarına cevap verebilen yeni üslup geliştirilmiştir. Bu değişimin neticesi olarak Türkiye’deki sosyolojik yapının ihtiyaçlarıyla daha uyumlu çalışmalar ortaya çıkmıştır. Işık, bugünden bakıldığında kim zaman anlamsız gelen tartışmaların, tartışmanın gerçekleştiği günün şartlarını dikkate alarak irdelenmesi ve veriye dönüştürülmesinin önemini vurguladı.İslamcı Dergiler Paneli iç2

“Çağdaş İslami Akımlar Çerçevesinde 1960 Yılı Sonrasında İslamcılığın Gelişimi” üzerine konuşan Mehmet Ali Büyükkara, İhvan benzeri bir kadro hareketinin ortaya çıkamamasının temel nedeninin sömürgecilik tecrübesinin yaşanmaması ve İslamcıların Milli Mücadele hareketine destek vermeleri olduğunu belirtti. Ancak inkılap kanunları öncülüğünde yürütülen dini toplumdan dışlayan politikalar çerçevesinde İslamcı faaliyetlerin yurtdışına çıkma, uzlete çekilip sadece eser yazıp talebe yetiştirme, pasif cemaatlere dönüşme ve devlet teşkilatına girme biçiminde farklı tepkiler vermiş olduğunu dile getirdi. Bu süreçte milliyetçi muhafazakar bir çizgiye evirilen ve ilk örneğini Büyük Doğu’nun meydana getirdiği bir yayıncılık anlayışının ortaya çıktığını görmekteyizdir. Fakat Büyükkara edebiyatçıların öncülük etti dergicilik faaliyetlerinin ortaya çıkışıyla birlikte Türkiye sınırını aşan ümmetçi ve evrensel fikirlerin bu ilk milliyetçi muhafazakar akımın yerini aldığını ifade etmiştir. Bu çerçevede Büyükkara’ya göre çeviri faaliyetleri önem kazanmıştır ki bu dönemde Osmanlıca mağlup bir devletin dilini temsil ederken Arapça devrimci umutları ihtiva eden bir gündem vaat emektedir.

“İslamcılığın Milliyetçilikle İmtihanı” üzerine konuşan Mahmut Hakkı Akın, Türkiye’de Milliyetçiliğin ırkçı bir tavırdan ziyade Muhafazakarlık ve İslamcılık ile iç içe geçmiş bir söyleme dönüştüğünü ifade etti. Bu dönüşümün öncü isimleri arasında Necip Fazıl’ı zikrederken, köyünden kente okumak için gelen insanların önceleri Necip Fazıl’ı örnek alan bir yazım tarzını benimsediğini dile getirdi. Bilhassa, İDP çerçevesinde yayımlanan İslamcı dergilerde geçen anahtar kelimelere dair grafiklerde “İslam” ve “Türkiye” kelimelerinin yanında “komünizm” ve “CHP” kelimelerinin de en çok bahsi geçen kelimeler olduğunu görmekteyiz. Akın’a göre bu durum, Necip Fazıl’ın takındığı sürekli düşman üzerinden argüman geliştiren yazım tarzının sonraki kuşak tarafından da benimsenmesi ve sürdürülmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1960-80 arasındaki dönem, inkılap yılları bakiyesi tartışmaları sürdürmenin yanında milliyetçilikten ziyade ümmetçi vurgunun önem kazandığı; bir yönüyle Necip Fazıl tartıştığı konulardan sıyrılmanın gözlemlendiği yıllar olarak da ifade edilebilir.İslamcı Dergiler Paneli iç4

“Çeviri Faaliyetlerinin Türkiye’deki İslamcı Düşünceye Yansımaları” hakkında konuşan Yücel Bulut ise İslamcılık kavramının muğlak olduğu ve üzerine yeterince konuşulmadığı yönünde eleştirilerini sundu. 1980’li yıllarda dışlayıcı bir kavram olarak kullanılan İslamcılığın şemsiye bir kavram olarak hem ulus-devlet tecrübesi hem de öncesi dönemi beraber ele alan biçimde irdelenmesi gereken bir mesele olduğunu aktardı. Modern dönemin bir ürünü olarak nitelediği İslamcılığın Türkiye’de, tercüme faaliyetlerine dayalı bir hareket olması nedeniyle kökü dışarıda olmakla sıklıkla itham edildiğini belirtti. 1950li öncesindeki dönemde Türkiye’de siyasi baskılar ve imkansızlıklar nedeniyle kamusal görünürlüğü sınırlı bir hareket olarak varlığını sürdüren İslamcılığın, Bulut’a göre tercüme faaliyetleri vasıtasıyla İslam dünyasının gündemiyle ilişkisini sürdürülebilmiştir. Yine tercüme faaliyetlerinin, inkılap yıllarında kesintiye uğrayan fakat Osmanlı’da tartışılan ve ancak 1950 sonrası tekrar gündemde kendisine yer bulabilen İslamcı tezlerin sürekliliğini sağlayan en önemli araç olduğunu belirtti. Zaman zaman Devlet eliyle de politik kaygılar çerçevesinde Hintli modernist yazarlar ya da Sovyet tehlikesine karşı ABD ile yakınlaşmanın bir sonucu olarak Alexis Carrel gibi yazarların da metinlerinin çevrildiğini görmekteyiz. Bu sebeple Bulut, çevirilerin maksatlarını gözeten ve çeviri metinleri bu gözle irdeleyen bir bakışın önemli olduğunu ifade etti.

Mamafih İslamcılık; bir dönem, siyasi parti yahut bir siyasi kimlik ile sınırlı olmanın ötesinde modern döneme dair neredeyse tüm tartışmaları bünyesinde barındıran kapsayıcı bir kavram, meseledir. Bu kadar çok veçhesi olan bir meselenin farklı bağlamlar içinde, ilişkili olduğu başka meselelerle irtibatlı olarak ele alınabilmesi için geriye dönük okumaların gerçekleştirilebilmesi elzemdir. Geriye dönük tarama için ise arşiv çalışmalarını önemi tartışmasızdır. İlginçtir Milliyetçilik, Muhafazakarlık, Komünizm, Hilafet, Demokrasi gibi başlıkların yanı sıra bugünün gündemini işgal eden Başkanlık, Kalkınma, Aydınlanma, Feminizm benzeri başlıkların dahi pek çok yönüyle İslamcı dergilere konu edilmiş olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple gündelik tartışmaların tarihsel serencamını seyir açısından da yine bu literatüre göz atmak fayda sağlayacaktır. Filhakika, Türkiye’de siyasi tartışmalar açısından nihil novi sub sole*

İslamcı Dergiler Paneli iç3

Projeye http://idp.org.tr/ adresinden erişebilirsiniz.

*Latince. “Güneşin altında yeni bir şey yok”.

Leave a Comment