Lüks ve İhtiyaç Arasında Değişen Mekân Beğenileri
Lüks ve İhtiyaç Arasında Değişen Mekân Beğenileri, Köksal Alver, 20 Şubat 2016 Çarşamba
Bu seminer ilk olarak konuşmacının tanıtılması ve kendisinin mekan konusunu neden seçtiğini açıklaması üzerine başlamıştır. Daha sonra ise mekan kavramının içine girerek aşağıda açıklanan şekilde devam etmiştir.
Mekânı, insanoğluna ezelden ebede şeklinde verilmiş olan bir kavram niteliğinde ele alarak, insanoğlunun kendisine verilen bu mekânları, kendi inanç sistemi, kültürü, bakış açısı gibi kendine ait olan sistem doğrultusunda yeniden ürettiği, değiştirdiği ve kullandığı gerçeğini ortaya koymaktadır ve esasen insanoğlunun makroyla iletişiminin mikroya yansımasının mekânlar olduğunu belirtmektedir.
Mekân kavramının, insanoğlunun ihtiyacı doğrultusunda var olduğu ve bu mekânların da sınırlı şekilde olduğunu belirtmektedir.
İnsanoğlunun mekânı ne şekilde yeniden üretebildiğini açıklayan konuşmacı bu konunun devamında insan nasıl mekânı oluşturuyorsa mekânda insanı oluşturur teziyle konuşmasına devam etmiştir. Mekânın sınırlı oluşu ve insanında onun içinde bulunuşu gerçeği doğrultusunda, insanın hangi mekânın içerisindeyse, ona ait olan bakış açısı sistematiğinin insana sirayet edeceğini söylemektedir.
Mekânı seçmeye ve onu yeniden üretmeye yarayan şeyin ne olduğu sorusuyla devam eden konuşmada bu soruya cevaben mekânın şekillenmesinin üzerinde insanoğlunun zihniyetinin, inançlarının ve sosyokültürel yapısının çok ciddi rol oynadığını belirtmiştir. Bu bakımdan mekânın, insan ve insan toplulukları hakkında net bir şekilde cepheden gösterimi olduğunu vurgulamıştır. Bu tezini örneklendirerek aynı konut içerisinde farklı dairelerde yaşayan her ailenin hanelerinin fiziksel yapısının birbiriyle aynı olmasına rağmen mekânsal yapısının birbirinden oldukça farklılaştığını anlatmıştır.
Konuşmanın devamında mekân kavramıyla yer kavramının mukayesesi konusuna değinmiştir. Yer kavramını doğrudan bize verilmiş olan bir coğrafya veya alan olarak nitelendirirken mekân kavramını ise insanoğlunun şekillendirdiği bir alan olarak nitelemiştir. Bir alanın insanoğlunun orayı şekillendirene kadar yer olduğu, insaneli değdikten sonra ise mekânsallaşarak aynı alanın tarlaya dönüştüğü örneğiyle bunu detaylıca açıklamaktadır. Insanelinin değmesinin yeniden mekânın üretilmesine ve yeniden değişmesine vesile olan önemli olan kritik bir durum olduğunu belirterek bunun sonucunda mekânın insanın kültürüne ait bir ögeselleşmesinden bahsetmiştir. İnsanoğlu varsa kültür de vardır. Mekânın insanoğluna referans olması işte tam olarak burada başlamıştır. Çünkü insanlar bir şeye elini değdirdiğinde o mekâna kendi damgalarını vurmaktadırlar.
İnsanoğlunun mekân kavramıyla olan bu ilişkisi yakın çevreden uzak çevreye doğru gittiğinde kendi konutu, sokağı ve şehri olarak ilerlemektedir. İnsanın değişiminin mekân değişimini gerçekleştirdiği gerçeğine vurgu yapıldıktan sonra sosyal statüsü değişen insanoğlunun mekânları üzerinde de ne gibi değişikliklere gittiğini anlatılarak bu sürecin çok doğal olduğu ve olumlu yada olumsuz şekilde sürekli olarak devam edileceğine vurgu yapılmıştır.
İnsanoğlu mekân ilişkisine ihtiyaç kavramı üzerinden bakılmaya devam edilerek insanın mekâna muhtaç olduğu ve kendinisini rahat, güvende ve konforda hissedeceği konut mekânlarına ihtiyaç duyduğunu belirtir. Günümüzde değişen mekân biçimleri olarak gecekondu kavramını, mahalle kavramını ve kapalı site kavramını ele almakta ve bu mekânlarında yine insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda oluştuğunu ve kullanıldığını belirtmiştir. Mekânsal biçimlerin insanoğluna sunduğu farklılıkların mahalle biriminde çok daha fazla iken kapalı site birimlerinde bunun kısıtlı bir çeşitlilik olduğunu açıklayan konuşmacı bu durumun ele alınırken insan ve insan ihtiyaçlarının mekânı yeniden üretmesi gibi durumları göz önüne alarak incelenmesinde fayda olduğunu belirtmektedir.
Konuşmanın son bölümünde mekân ile beğeni kavramı arasındaki ilişkiye değinen konuk, insanın mekân seçmesini, mekânı beğenmesini ve mekânın içinde yer almak istemesinin sebebi olarak kendisinin var olduğunu vurgulamaktadır. İnsan kendisini ne derece tanır ve beğenirse mekânı da bu doğrultuda beğeneceğini ve buna göre seçeceğini açıklamıştır. Dolayısıyla beğeni kavramı insanın kendisini çok net bir şekilde ifade edebildiği kavramlardan birisidir.