Milli Gençlik Dergisinde Bir Anket: İlericilik-Gericilik Tartışması

Her dönem belli konular üzerine çeşitli anketler yapılır. Yapılan anketler sayesinde halkın nabzı ölçülür. Ama anketler her zaman doğruyu göstermeyebilirler. Anketörlerin sorularını cevaplandıran kişiler yaşadığı dönemin veya anketin içerdiği soruların içerdiği sosyo-kültürel ve siyasî özellikler nedeniyle doğru yanıtları vermeyebilirler. Fakat her şeye rağmen anket sonuçları bazı durumların tasviri için bize malumat sunarlar. Bu anlamda 1960 – 1970 yıllarında gençlerin benimsediği ideolojileri ve kendilerini nasıl tanımladıklarını o dönemde yapılan anketleri inceleyerek anlaşılabilir. Bu yazıda da İslamcı Dergiler Projesi’nden yararlanarak Milli Gençlik Dergisi’nde yayınlanan bir anket incelenecektir.
1963-1973 yılları arasında İstanbul’da yayınlanan ve sahipliğini Yüksel Çengel, Rasim Cinisli, İsmail Kahraman, Burhaneddin Kayhan, Abid Özmen ve Rüştü Ecevit’in üstlendiği Milli Gençlik Dergisi’nin 9 ve 10. sayılarının birlikte yayımlandığı Temmuz 1964 tarihli nüshasında üniversiteli öğrencilerle yapılan bir anket neşredilmiştir. İslamcı dergi profiline sahip Milli Gençlik Dergisi’nde yayınlanan “Üniversiteliler Konuşuyor” başlıklı ankette öğrencilere “Gericilik Nedir? İlericilik Nedir?”, “Üniversite Dışındaki Toplum Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?” ve “Sosyalist Misiniz? Liberalist Misiniz? Neden?” soruları sorulmuştur.
“Gericilik Nedir? İlericilik Nedir?” sorularına 26 öğrenci yanıt vermiştir. Sorulara cevap verdiği sırada öğrencilerin; on ikisi Hukuk Fakültesi, üçü Edebiyat Fakültesi, dördü İktisat Fakültesi’nde okumaktaydı. Diğer öğrencilerin hangi fakültede okuduğu ise belirtilmemiştir. Bunun dışında bazı öğrencilerin soy isimlerini belirtmekten sakındıkları fark edilmektedir.
“Gericilik Nedir?” sorusuna verilen cevaplar şunlardır:
• Çıkarını düşünen bir takım adamların dediklerini akıl süzgecinden geçirmeden yerine getirmek,
• Hayatın her alanıyla ilgili dogmatik ve değişmez tepkiler vermek,
• Kişinin kendi çıkarına dokunan her hareketi engellemek,
• Toplumu aldatmak, toplumun geri kalmışlığından yararlanmak, toplumu çağdaşlaştırmak için çabalamamak,
• Bilime karşı çıkmak,
• Toplumun mutlu ve sağlıklı yaşamasına yönelik atılan yeni adımlara karşı çıkmak,
• Mantığı/aklı inkâr etmek,
• Cahil ve fazla muhafazakâr olmak,
• Bugünkü hayatı dünkü kalıplarla muhafaza etmek,
• Düşünce ve dünya görüşü yönünden yeniliklere karşı olmak,
• İnsanların eşitliğine karşı olmak,
• Devrimleri (Atatürk İlke ve İnkılâpları) ve batılılaşmayı kalben kabul etmemek ve geleneği tatbik etmeye çalışmak,
• Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için çabalamamak,
• Dinin, kişinin kendi çıkarı doğrultusunda istismar edilmesi,
• Faydalı olan her yeniliğe karşı çıkmak,
• Klasik kalıplardan çıkamamak,
Sorulara cevap veren bazı gençler dinine bağlılığın gericilik olmadığının altını çizmektedirler. Gericiliğin bazı şahısların kendi menfaatlerini korumalarından kaynaklandığı, statik bir yapıya sahip olmasından dolayı sıkıntılara neden olduğu dile getirilmiştir.
“İlericilik Nedir?” sorusuna verilen cevaplar ise şunlardır:
• Toplumsal sorumlulukları yerine getirmek,
• Zamanın koşullarına uymak,
• Toplumu sevmek ve ona saygı duymak,
• Bilinçli bir şekilde kendini topluma adamak,
• Bilime, teknolojiye ve güzel sanatlara önem vermek,
• Toplumun gelişimini sağlamak,
• Hissin yerini mantığın alması,
• Toplumun gelişmelere ayak uydurması,
• Hayatın akışına paralel olarak ortaya çıkan sorunları çağa uygun şekilde çözmek,
• Gericiliğe savaş açmak,
• Kişisel çıkar yerine toplumsal çıkarı gözetmek,
• Her türlü yenilik hareketlerini benimsemek,
• Devrimleri (Atatürk İlke ve İnkılâpları) candan kabul etmek,
• Daima batıya yönelmek,
• Türk milletini muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak,
• Akla ve mantığa göre hareket edilmesi

Yukarıda bahsedilen yanıtların dışında hukuk fakültesinde okuyan Seçkin isminde bir öğrenci sorulara “Cemiyeti dinamik medeniyet anlayışından geri bırakanları Atatürk ezin demiştir. Kanun müsaade etmese bile tepeleyin hatta öldürmek cesaretinden bile kaçınmayın der. Daima batı kültür ve uygarlığına en seri emin yoldan varmak en büyük gayemdir. Daima ve daima ilerleyiciyim.” şeklinde cevap vermiştir. Bu öğrenci dışında sorulara yanıt verenler genelde temkinli cevap vermeye çalışmışlardır. Özellikle toplumun belirli bir kesimini ya da bir dine mensup kişileri zan altında bırakmaya çalışmamışlardır. Fakat aşırı şekilde geleneğe sahip çıkmak ve aklı geri plana atmak gericilik olarak ifade edilmiştir.
“Üniversite Dışındaki Toplum Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?” sorusuna 28 öğrenci yanıt vermiştir. Verilen cevaplar şunlardır:
• Toplum tek kalıp halinde incelenemez. Bundan dolayı toplum, çeşitli imkânlarla hayatın nimetlerinden istifade edenler, edemeyenler ve bunların arasındakiler olmak üzere üçe ayrılır. Hayatın nimetlerinden istifade edenler de üçe ayrılır. Bunlar; (i) ezenler, (ii) ezilenler ve (iii) ne ezen ne de ezilenlerdir.
• Toplumun eğitilmesi gerekir
• Toplum üçe ayrılır. Bunlar; (i) istismarcılar, (ii) samimi olanlar ve (iii) cahiller
• Tüm fertler birbirinin ayağını kaydırmaya çalışmaktadır
• Bilinçten yoksundur
• Toplum kaos hâlindedir.
• Geri kalmıştır
• Akla gereken önemi vermemektedir ve fertler aklı kullanmamaktadır
• Bir şey ortaya koyamamakta sadece geçmiş ile övünmektedir
• Asalaklardan oluşmaktadır
• Maddi tesirler altında kalan, düşündüğünü açıklayamayan ve ifade edemeyen zavallılardan oluşmaktadır
• Gerektiği zaman önemli olaylar karşısında gerekli hassasiyeti gösteremeyecek kadar soğukkanlı ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın bilinci ile hareket etmektedir
• Modern imkânlardan yoksun ve bu eksikliğini gidermeye çalışmamaktadır
• Dayanışma halinde hareket etmekten yoksun bir yapıya sahiptir
• Kendi refah ve saadetini düşünmeyen başka toplumlara veya şahıslara alet olmakta ve hakikati anlamamaktadır

Verilen cevaplar göz önüne alındığında dönemin üniversite öğrencileri topluma olumsuz yönde anlamlar yüklemektedirler. Öğrenciler genelde toplumu neden olumsuz yönde tasvir ettiklerine değinmemişlerdir.
“Sosyalist Misiniz? Liberalist Misiniz? Neden?” sorusuna 25 öğrenci yanıt vermiştir. Bunların on beşi sosyalist, ikisi liberal, dördü ne sosyalist ne de liberal ve birisi de kendini orta yolcu olarak görmektedir. Kendilerinin sosyalist olarak ifade edenler, neden sorusuna şu şekilde cevap vermektedirler:
• Sosyalizm toplum düzenini sağlayacak ve toplumu gericilikten kurtaracaktır
• İnsanlar sosyalizmi menfaat gözetmeden savunmaktadırlar
• Toplumun sorunlarını ancak sosyalizm çözer
• Sosyalizm akla ve sağduyuya en yatkın sistemdir
• Sosyalizm evrensel kardeşliktir ve sömürmeye – sömürülmeye karşıdır
• Devlet iktisadi güce ancak sosyalizmle ulaşır
• Servetlerin doğuştan itibaren adaletsiz bir şekilde dağıtılmıştır ve bu durum sosyalizm ile birlikte düzelebilir
• Çalışanların hakların çiğnendiği ve gasp edildiği yerde düzeni sosyalizm sağlar
• İnsan düşüncesini en mükemmel ürünü sosyalizmdir
• Sosyal adalet sosyalizm ile birlikte gelecektir
Liberaller, neden sorusuna şu yanıtları vermişlerdir:
• Liberalizm gerektiği kadar yumuşamış, sosyal adaleti bulundurmuş ve işçi haklarını düzeltmiştir
• İnsan düşüncesine ve yaşayışına liberalizm daha yakındır
Hem sosyalizme hem de liberalizme karşı çıkanlar ise nedenini şöyle izah etmişlerdir:
• Emek ve alın terini önemseyen bir sistemi savunmaları
• Memleketi hızlı bir şekilde kalkındıracak iktisadî bir teşebbüsü desteklemeleri
• Karma bir ekonomiyi savunmaları

Üçüncü kesime mensup olanlar ile birinci kesime mensup olanlar neden olarak aynı şeyleri söylemektedirler. Ancak üçüncü kesimde bunanlar sosyalizmin mutlak anlamda bir adalet tesis etmeyeceğini düşünmektedirler. Bu anlamda ya liberalizm ile sosyalizm karışımı ya da ikisinin dışında adaleti tesis edecek farklı bir iktisadi sistem benimsemektedirler.
Milli Gençlik Dergisi İslamcı bir profile sahip olmasına rağmen yapmış olduğu anketin cevaplarına sansür uygulamadan yayınladığı görülmektedir. Bu anlamda derginin asıl hedefinin üniversiteli gençlerin toplumu ve kendilerini nasıl tanımladıklarını okuyucularına bildirmek olduğu söylenebilir. Dergi editörü ve yazarlarının söz konusu anket ile ilgili herhangi bir yorumu bulunmamaktadır. Ankete cevap veren öğrenciler gericilik ile ilericiliği tanımlarken aklı, gelişimi, geleneği ve taassubu ön plana almış ve üniversite hayatı dışında varlığına devam eden toplumu gerici, akılsız ve eğitilmesi gereken bir yapı olarak tanımlamışlardır. Öğrencilerin benimsedikleri iktisadi sistemi izah ederken adaleti merkeze aldıkları fark edilmektedir.
27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen darbe sonucunda Türkiye’de büyük kırılmalar meydana gelmiştir. Darbe sonrasında Eski Başbakan Adnan Menderes ve eski bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan olmak üzere birçok kişi idam edilmiştir. 1961 Anayasası’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte gençler üzerinde birçok farklı ideoloji ve akım etkisini göstermeye başlamıştır. Bu dönemde birçok üniversiteli genç, ülke ve üniversite sorunlarını sürekli gündemde tutmaya çalışmış ve 1964 yılında üniversite harç paralarının kaldırılması için bildiriler dağıtmışlardır. 1964 – 1968 yılları arasında öğrencilik koşullarıyla ilgili birçok boykot ve yürüyüş gerçekleştirildi. Bu dönemde öğrenciler arasında sosyalizm etkili ideolojilerden biri olmaya başlamıştır. Öğrenciler arasında kutuplaşmalar oluşmuştur. Yaşanan tarihsel süreç ile Milli Gençlik Dergisi’nde yayınlanan ilgili anketinin sonuçlarını kıyasladığımızda birçok durumun örtüştüğü fark edilmektedir. Bu anlamda geçmişte yapılan anketler aynı zamanda dönemin kısmen tasvirini yapmaktadır. İslamcı Dergiler Projesi (İDP) kapsamında ulaştığımız söz konusu anket o dönemde gençliğinin sahip olduğu zihin yapısıyla ilgili bize bir tablo sunmuştur.

Leave a Comment