Necmettin Erbakan ve Gümüş Motor
Necmettin Erbakan ve Gümüş Motor, Sedat Özgür, 20 Eylül 2014 Cumartesi, 16.30
İLEM Sunumlarda Sedat Özgür’ün, akademik makale oluşturmak hedefiyle araştırmaya başlayıp daha sonrasında onun Milli Görüş hareketinin var oluşu ve teşekkülünün temellendirilmesi olarak tanımlamasına imkân sağlayan “Necmettin Erbakan ve Gümüş Motor” adlı eserinin sunumunu dinledik.
Özgür, sunumuna ilk olarak ‘Niçin Gümüş Motor?’ sorusunu sorarak başladı. Motorlar; hava, kara, deniz ve demiryolları başta olmak üzere birçok alanda kullanılan araç ve vasıtaların en önemli unsurudur. Motorun imalini gerçekleştiren motor sanayinin; iş gücüne doğrudan ve dolaylı olarak temin edeceği istihdam imkânları ve yardımcı sanayinin gelişmesine imkân vermesi gibi birçok açıdan önem arz etmektedir. Özgür, buradan hareketle motor üretimi için yapılan ilk teşebbüslerden örnekler verdi. Özgür, motor üretimi için en önemli adımın 1956 yılında kurulan Gümüş Motor Fabrikası’yla atıldığını belirtti. Özgür’e göre Gümüş Motor, montaj zihniyetinin aksine; bu memlekette, doğrudan doğruya makineyi %100 Türkiye’de üretmeyi savunmuş ve herkesin dışarıdan motor ithal ettiği bir dönemde; bu motorları ithal etmeyip bizzat yapacak fabrikayı kurarak, onları kendimiz yapalım anlayışının ürünüdür. Özgür bu noktada dönemin iktisadi şartlarına değindi ve Müslüman camianın süreç içerisindeki tutumunu konumlandırarak Necmettin Erbakan ve çevresini Gümüş Motor Fabrikası’nı kurmaya yönelten durumu aktarmaya çalıştı.
Türkiye sanayisine dış etkenlerin rolüne değinen Özgür, yaptığı etkiler, getirdiği öneriler ve dış yardımlar bağlantıları yönünden 1948’deki “Hilts Heyeti Raporu”, 1950’deki “Thornburg Raporu” ve yine 1950’deki “Barker Heyeti Raporu” büyük önem teşkil ettiğini ifade etti. Bu raporlar; 1960’lı yıllardan itibaren Türk ekonomisinde ortaya çıkan önemli dönüşümlerin (yabancı sermaye ve petrol yasalarının çıkarılması, montajcı çokuluslu şirketlerin ülkede yatırımlar yapması vb.) yasal, ekonomik ve malî altyapısının oluşturulmasında çok etkili olmuştur. Türkiye‘de tercih edilen bu kapitalist düzen, İslam ahlakının neşet ettiği bir toplumda, İslam kültürüyle yoğrulmuş, buna göre müesseseleşmiş, insanî ilişkilerini, ticaretini, ahlak ve değer yargılarını buna göre belirlemiş olan insanların tepkilerine yol açmıştır. İslam’a göre sosyo-ekonomik yapısını oluşturmak isteyen bu insanlar eğer bu nokta iyi anlaşılabilirse, Gümüş Motor’u ortaya çıkaran fikrî ve ilmî temeller de doğru anlaşılabilir
Özgür’e göre tarihi süreç içerisinde önemli bir yere sahip olan tarikatlar, birlik ve beraberlik duygusunun tesis edildiği, aynı zamanda içinde bulunulan şartlara göre birtakım toplumsal projelerin ortaya çıktığı yerler olmuş; Türkiye’nin gelecek yıllarında etkili olacak düşünür, yazar, mühendis, siyasetçi vb. birçok kişinin yetiştiği birer okul haline gelmiştir. Nakşibendi tarikatına bağlı olan Gümüşhanevi Dergahı da bunlardan biridir. Kökü 19. yüzyıl gibi kadim döneme dayanan dergâh 1950’li yıllarda Gümüş Motor’un ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Bu dergahın üç postnişi ( sırasıyla – Abdullah Hasib Yardımcı, Kazanlı Abdülaziz Bekkine ve Mehmet Zahid Kotku-) Erbakan’ın yetişmesinde ve yaptığı çalışmalarda ona doğrudan veya dolaylı destek olmuşlardır.
Mehmet Zahid Kotku Hoca Efendi, kendi kültürümüze sahip olmak ve Batı’nın pazarı olmaktan kurtulmak için temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir sanayileşmenin, ekonomik ve siyasi bağımsızlığın elde edilmesinde önemli bir güç olduğuna inanır. Türkiye’nin tarım ülkesi olarak görüldüğü ve öylece kabullenildiği yıllarda; ekonomik yönden, özelikle de savunma ve ağır sanayide, dışarıya bağımlı olmamak için sanayileşmek gerektiğini dile getirir. O, Türkiye’nin ekonomik olarak dışarıya bağımlılığının, kültürel bağımlılığı getireceğinin, bunun da Batı’ya tutsaklık anlamına geldiğinin bilincindedir. Bu nedenle Müslümanların, “kalkınma” için birleşmeyi, bir ibadet gibi algılamalarını istemiş ve sürekli sohbetlerinde bu durumu ifade etmiştir. Bu durum ülkesini ve milletini seven insanları harekete geçirerek bir motor fabrikası kurmaya yöneltmiştir. Mehmet Zahid Kotku Efendi’nin manevi öncülüğünde kurulan bu fabrika; aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren kendilerine iktisadi-sosyal olarak bir yaşam alanı açmaya çalışan inançlı insanların ilk ciddi girişimlerinden biri olur. 1956 yılında, 6 milyon liralık sermaye ile Necmettin Erbakan öncülüğünde kurulan Gümüş Motor Fabrikası 1960 yılında Maliye Vekili Hasan Polatkan’ın katılımıyla seri üretime başlamıştır. Fabrikanın Genel Müdürlüğünü Necmettin Erbakan yürütüyordu.
1950’li yıllarda kurulan ve teşkilatlanan DSİ’ye yeraltı sularından yararlanılabilmesi amacıyla gerekli çalışmaların yapılması sorumluluğu Necmettin Erbakan’a verilir. Bu dönem ülkenin büyük oranda geçimini tarımla sağladığı bir dönemdir. Bu ihtiyacı karşılamak için de ancak, derin kuyu pompaları kullanılarak yeraltı kaynak suları çıkartmak mümkündür. Ülkenin bu ihtiyacı, imalata başlayacak olan Gümüş Motor’u sulama alanına sevk eder. Motor fabrikasının kuruluşu Doğu Bloğu tipi ile sağlanmıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de tarımsal üretimi arttırmaya yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Bunun en temel nedeni II. Dünya Savaşı’nın ardından özellikle Truman Doktrini ve Marshall Yardımı çerçevesinde hazırlanan raporlara ve gelen yardımların kullanılmasının şart koşulduğu alanlara baktığımızda Türkiye için biçilen rol Türkiye’nin bir ziraat memleketi olarak kalmasıdır. Bu sebeple fabrika süreç içerisinde birden çok sıkıntıyla karşılaşacaktır. Bunlar İthalat Kotaları ve Yabancı Mamullerin Himayesi, Vergi ve Kredi Politikasındaki Yanlışlıklar, 1958 Devalüasyonu’dur. Bu süreç Gümüş Motor ortaklarının hisselerini Şeker Şirketine satmasına sebep olur ve çoğunluğu ele geçiren şirket Necmettin Erbakan’ı görevden uzaklaştırır.
1963 yılında Genel Kurul kararı ile Gümüş Motor’dan uzaklaştırılan Erbakan, fabrikanın uğradığı sıkıntıları çok iyi bilir. Faizsiz bir anlayışla iş yapabilmenin zorluğu, ithalatçılar, kotalar, vergi ve kredi politikası, kredi dağıtımındaki adaletsizlikler gibi birçok neden, onu, bunların, üzerinde söz sahibi olabileceği bir alana sevk etmiştir. Erbakan mücadelesini sırasıyla Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Sanayi Dairesi başkanlığı, 1966 yılı Mayıs’ında ise Türkiye Odalar Birliği başkanlığına seçilerek sürdürmüştür. Erbakan yaşadığı bu sıkıntılarınçözümünü bir üst makamda görmüştür.Nitekim TOBB başkanlığı yapılmasına müsaade edilmeyen ve polis zoruyla görevinden uzaklaştırılan Erbakan bu hareket karşısında siyaset arenasına girmiştir. Onun siyasetteki varlığı Türkiye’de ve dünyada etki gücü olan düşünce ve oluşumların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Sonuç olarak Erbakan’ı siyasi alana sürükleyen unsurlar Gümüş Motor ile başlamıştır. Gümüş Motor’un kuruluşundaki birlik, kanaat önderlerinin teşvikleri Erbakan’a bu sosyal ortamı hazırlamıştır.