Orta Gelir Tuzağı Nedenleri ve Sonuçları
İLEM İktisat Çalışma Grubu 7 Ekim Cumartesi günü, İLEM Sunumları kapsamında, Kırklareli Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak görev yapan Dr. Furkan Yıldız’ı ağırladı. Furkan Yıldız, “Orta Gelir Tuzağı Nedenleri ve Sonuçları: Kırılgan Beşli Ülkeleri Deneyimi” başlıklı çalışmasını sundu.
Furkan Yıldız, çalışmada ülkeleri orta gelir tuzağına sürükleyen sebeplerin neler olduğunu tespit etmeyi ve Kırılgan Beşli ülkelerinin orta gelir tuzağı karşısındaki pozisyonlarının analizini yapmayı amaçladığını ifade etti. Daha sonra çalışmanın hipotezini oluşturan önermeler, çalışmanın sınırları, çalışmada kullanılan yöntem, orta gelir tuzağı kavramı, ekonomileri orta gelir tuzağına sürükleyen nedenler, kırılgan beşli ve karşılaştırmalı analiz başlıkları üzerinde durdu. Sunum genel değerlendirme, sonuç, öneriler ve gelecekte bu konu ile ilgili çalışmak isteyen araştırmacılar için literatürdeki boşlukların anlatıldığı bölüm ile sona erdi.
Orta gelir tuzağının yalnızca kırılgan beşli ülkeleri özelinde incelenmesi ve çalışmada kullanılan veri setinin yıllık bazda 1960-2015 yılları arasını kapsaması çalışmanın sınırlarını oluşturmaktadır.
Literatürde orta gelir tuzağının genel kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Yıldız’ın çalışmasında, orta gelir tuzağı kavramı, düşük gelir grubunda bulunan bir ülkenin yakaladığı hızlı iktisadi büyüme trendi sonucunda orta gelirli ülkeler grubuna yükselmesinden sonra olumsuzluk yaratan çeşitli ekonomik, beşeri ve kurumsal faktör nedeniyle söz konusu hızlı büyüme trendini sürdüremeyerek bir üst gelir grubuna geçememesi olarak değerlendirilmiştir.
Çalışmada ekonomileri orta gelir tuzağına sürükleyen nedenler; gelir dağılımı eşitsizliği, düşük rekabet gücü, düşük vasıflı beşeri sermaye, kurumsal faktörlerin yetersizliği, teknoloji, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinin yetersizliği, yetersiz alt yapı yatırımları olarak belirtilmiştir.
2013 yılında ABD’nin varlık alımı politikasından vazgeçeceğini duyurmasıyla birlikte bazı gelişmekte olan ülkelerin para birimleri dolara karşı değer kaybetmişti. Çalışmaya konu olan kırılgan beşli ülkeleri ise bu durumdan en çok etkilenen ve Morgan Stanley tarafından kırılgan beşli olarak isimlendirilen Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Türkiye’dir. Bu ülkelerin ayrıca cari açık, enflasyon, işsizlik ve fon bulma noktalarındaki kırılganlıkları gibi başka benzer yönleri de bulunmaktadır.
Ekonometrik uygulama araştırma yönteminde kırılgan beşlinin orta gelir tuzağı bağlamındaki pozisyonu iki ayrı aşamada incelenmiştir. Bu aşamalar yakalama endeksi (catch-up index) ve regresyon analizidir. Birinci aşamada yapılan incelemenin (catch-up index) sonucuna göre Brezilya’nın orta gelir tuzağında olduğu tespit edilirken diğer dört ülkenin henüz orta gelir tuzağında olmadığı anlaşılmıştır. İkinci aşamada yapılan incelemede ortaya çıkan sonuçlar arasında regresyon analizinde elde edilen bulgulara göre yaşam beklentisindeki %1 birimlik artışın, kişi başına düşen GSYİH’yi %1.24 birim azaltıcı etki göstermesi ve bağımlı değişken üzerinde en etkili paya sahip olması göze çarpmaktadır.
Sonuç olarak sürekli ve dengeli bir ekonomik büyüme için yüksek beceri ve yaratıcılığa sahip beşeri sermaye öne çıkan bir faktördür. Orta gelirli ülkeleri orta gelir tuzağına sürükleyen nedenlerden birinin de düşük vasıflı beşeri sermaye olduğu düşünüldüğünde bu ülkeler için eğitim politikalarının ne kadar önemli olduğu çok açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Kırılgan beşli ülkeleri modern ve çağın gereklerini karşılayan, üretim sürecinin her aşamasında nitelikli elemanlar yetiştiren bir eğitim sistemi geliştirmelidir. Ekonomik büyümenin istikrarlı olması ve orta gelir tuzağından uzaklaşılabilmesi için çeşitli politika araçları kullanılarak sürdürülebilir bir enflasyon oranı yakalanmalıdır. Sermaye yatırımlarının artmasını sağlayacak ve yatırımları teşvik edecek kurumlar oluşturulmalıdır. Özellikle zayıf kurumsal yapılara sahip ülkeler göz önünde bulundurulduğunda finansal serbestleşme genellikle ekonomik krizler doğurmaktadır. Küresel anlamda finansal serbestleşmenin bir hayli arttığı düşünülürse günümüzde sıkı korumacı politikaların uygulanması zor bir durumdur. Ancak en azından uluslararası finansal piyasalar dikkatlice izlenmeli ve risk analizleri iyi yapılmalıdır. Bu risklerin oluşturacağı zararları minimum seviyede tutmak için hukuki ve kurumsal anlamda düzenlemeler yapılabilir. Tarım politikalarının daha yenilikçi bir yapıya dönüştürülmeleri hızlı bir iktisadi büyüme sağlayacaktır. Bu anlamda tarımda teknoloji yoğun bir üretim tarzına geçilmelidir. Bununla birlikte sanayide de basit teknolojik altyapıdan kurtulunmalı, sanayide gelişmiş teknolojik altyapıya ve inovasyon faaliyetlerine hız kazandırılmalıdır. Ekonomide fırsat eşitsizliğine ve kaynakların etkinsiz bir şekilde dağılmasına neden olan gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırıcı politikalar üretilmelidir. Yurtiçi tasarruf miktarı arttırılmalıdır. Enformel kurumlar kapsayıcı kurumlar çizgisinde dizayn edilmelidir. Çalışmada orta gelir tuzağına neden olan en önemli unsurun beşeri sermaye eksikliği olduğu görülmektedir. Bu yüzden orta gelirli ülkelerin yapmaları gereken ilk şey iyi bir şekilde organize edilmiş, teori ve pratiğin bir arada öğretildiği bir eğitim sistemi inşa etmektir.
Sunumun son bölümünde bu alanla ilgili olan araştırmacılar için literatürde nerelerde eksiklik olduğu tartışıldı. Çalışmaya göre orta gelir tuzağı literatüründe genellikle hepsi orta gelir seviyesinde olan ülke gruplarının bir üst gelir grubuna geçmek için hangi politikaları uygulamaları gerektiği ya da bu ülkelerin tuzağa düşüp düşmediğini inceleyen çalışmalar bulunmaktadır. Ancak orta gelirli ülkeler ve yüksek gelirli ülkelerin karşılaştırılmasına dayanarak yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu nedenle farklı gelir gruplarında oluşturulacak örneklemler kullanılarak yapılacak karşılaştırmalı analizler orta gelir tuzağı literatürüne önemli katkılar sağlayabilir.