Sanal Alamet Sayı 6

Havasını soluduğumuz şu zamanlar, bireysel hayat döngümüzü dijitale dökmeye doğru yönelten bir süreç. Yavaş yavaş farkında bile olmadan derslerimizi, etkinliklerimizi, alışverişlerimizi, dostlukla içilen çay sohbetlerimizi ve hatta gezilerimizi bile sanal alemde yapmaya başladık. Bu durumdan ne yazık ki kaçışımızın olmadığını gün geçtikçe daha net gördük. “Eskiden daha güzeldi” demenin bir faydası olmadığını fark ettiğimizde, içinde bulunduğumuz şartları daha iyiye dönüştürebilme, sanalı kendimize avantaj olarak sunma şansını yakaladık.

Dijital şartları nasıl daha iyi kullanabiliriz düşünceleriyle 6 arkadaş, gönül coğrafyalarımıza dalıp çıkarken, belki okuyucularımıza keşfedilmemiş bir kıta sunarız hissiyatıyla, yeni döneme ayak uydurmak insanlara dokunabilmek için ne yapabiliriz diye düşündük. Sosyal medyada, sitelerde, bloglarda karşımıza çıkan uzun yazılardan sıkıldığımızın farkına vardık. Zaman kavramı beşerin en kıymetlisi, bizde bunu göz önünde bulundurarak, vakitleri israf etmeden kısa ve öz şeyler ortaya çıkaralım, evde otururken okuyalım, izleyelim, kahve içerken müzik dinleyelim, dergilerle tanışalım, beğendiğimiz sayfaları paylaşalım, gitmeyi özlediğimiz yerleri anlatalım istedik ve hazırlıklara başladık.

Kitaplıklarımızın başına geçip kitaplarımızı taradık, film listelerimizi açtık filmlerimizi yeniden karıştırdık. Müziklerimizi tekrardan dinledik, unutamadığımız parçaları seçtik. Sosyal medyalarımızı, bağlantılarımızı kontrol ettik, paylaşıma açmak istediklerimizi not aldık. Gitmeyi çok sevdiğimiz, manzarasına doyamadığımız ve çok özlediğimiz mekanları hatırımıza getirdik. Dergilerimize elimiz değdi ve bunların her birini yazıya dökelim istedik.

Nasıl yapmalıyız? Sorusuna; klasikten uzak, uzun uzadıya gitmeyen, yazarken zevk aldığımız ve şahsına münhasır yazılar ortaya çıkarmak istediğimiz konusunda ortak bir karara vararak işe koyulduk. Şimdilerde biz, ayda bir düzenli formatta okurumuza yeni keşifler sunmak için içeriklerimizi bir araya getiriyoruz. Önünüze gelen çalışmamızın işleyiş mekanizması bu şekilde. Geriye kalan tek şey sayfayı ilerletip içeriklerimizle tanışmanız.

Güzel vakit geçirmeniz ve faydalanmanız dileğiyle, Değerli Okurlarımız…

Genel Yayın Yönetmeni: Kübra Taşdemir

Editör İşleri: Elif Saylan

Kendi Halinde Yazarlar: Ceylan Sultan Toraman, Elif Saylan, Esra Kamacı, Hatice Uysal, Kevser Betül Kurar, Rabia Yıldırım.

Mayıs kelimesi Antik Yunanca’da Maios, Latince’de ise Maius olarak kullanılmıştır. Eski İngilizce’de de Maius olarak kullanılan kelimenin Fransızcası ise Mai olarak şekil almıştır. Anlamını Roma döneminden, Yağmur Tanrıçası olan Maia’dan almaktadır. Maia; bereket ve bitkileri büyüten Tanrıça olarak da bilinir. Sözcük, Türkçe’ye de Latinceden geçmiştir. Türkçede kelime anlamı “taze, yaş sığır gübresi”dir. Bu dönemlerde yağmur yağışı yüksek oranda olduğundan dolayı bu ismin verildiği düşünülmektedir.

Filistin Araştırmaları Dergisi

Yabancı ve Türk yazarlar tarafından farklı dillerde kaleme alınan makalelerin bir arada bulunduğu Filistin Araştırmaları Dergisi ilk sayısını 2017 yılının Haziran ayında çıkarmıştır. Filistin, İsrail ve Orta Doğu’ya dair entelektüel bir uğraş içinde olan herkesin ilgisine sunulan dergi, disiplinler arası bir anlayış gözetmektedir. Bölgenin kültürel, tarihi, siyasi ve sosyal yönlerinin irdelenmesi adına önemli bir boşluğu dolduran dergi, Filistin- İsrail politikalarını tartışmak, eleştirel bir bakış açısı sunmak için de gereklidir. Derginin Aralık 2021’de yayınlanan son sayısında Filistin’in mimari ve kültürel yapısı, kadınlarının evrensel alandaki yerleri, dünyada değerlendirildiği konum, İsrail ile olan savaşı ve izlenen siyaset ile geçmişten bu yana tarihinde olan önemli olaylarına da değinen makaleler yer almaktadır.

İnternet üzerinden erişim imkanı bulunan Filistin Araştırmaları Dergisini konu hakkında bilgi almak isteyen okuyucularımıza öneriyoruz.

Taha Kılınç - Kudüs Yazıları

2018’de ilk baskısı yapılan Kudüs Yazıları gazeteci yazar Taha Kılınç’ın akıcı dili sayesinde okuması kolay ve bilgilendirici bir deneme-inceleme kitabıdır. Kudüs konulu söylemlerin, seminerlerin, hatta sloganlar atılan eylemlerin artış gösterdiği fakat hakkında az ya da yanlış bilgi sahibi olunan bu şehir üzerine yazılmış “bilgi temelli” içerikleriyle Kudüs seferberliğine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Az sayfadan oluşan ama iç hacmi oldukça geniş olan bu kitap, Kudüs hakkında eksik olan, ezbere dayanan bilgileri doğrularıyla değiştirmek adına bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Kudüs hakkında “Ne yapmalıyız?” sorusunu yönelten kişilere yol gösterici bir kitap olan Kudüs Yazıları, içeriğinde okuma önerileri, önemli kişi ve olaylar hakkında bilgiler barındırmaktadır.

Ön bilgi sahibi olmak için derlenmiş kısa yazılarıyla Kudüs konusunda ortak bir kaygı taşıyan insanlara “Nereden başlamalı?” yönünde rehberlik eden bu değerli kitabı, konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin okuması önerilir.

Nevres Ebu Salih – Üsküdarlı İhtiyar

Filistinli Yönetmen-Yazar Nevres Ebu Salih birkaç kez İstanbul’a gelmiş ve İstanbul’dan çok etkilendiği için 2017 yılında Üsküdar’a taşınmıştır. Yazarın Üsküdarlı İhtiyar kitabı İstanbul’u konu alan eseridir. Nevres Ebu Salih yazdığı romanı için şu cümleleri kurar: “Romanın tüm bölümlerini bir film izliyormuş gibi yaşayabilirsiniz. Ben bu hikayeleri diyalog oluşturmadan yaptım. Olaylar cami, ibadet edenler, caminin içinden geçenler, onların etrafını saran güzellikleri ve İstanbul’daki estetik görüntüyü taşıdım satırlara.” Başarılı bir yönetmenin kaleminden İstanbul ve Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçen bir roman okumak isterseniz, Pınar yayınları tarafından basılmış, Ali Benli’nin çevirmenliğindeki Üsküdarlı İhtiyar kitabını sizlere tavsiye ederiz.

Al Qeeq – Nevres Ebu Salih

Nawras Abu Saleh’in yazıp yönettiği film İsrail hapishanelerindeki ünlü Filistinli gazeteci Mohammad Alqeeq’in açlık grevini anlatır. Al-Qeeq kısa film alanında Cannes Film Festivalinde gösterilmiştir. Nawras Abu Saleh bir konuşmasında “tercihlerinde çok politik davranan Cannes’ın, bir gazeteci ile ilgili bu şekilde bir filmi reddedemediğini, ama filmin tek seferde, kurgusuz bir film olmasının da seçimde etkili olduğunu düşündüğünü” söylüyor. Al-Qeeq, Nevres’in Cannes’a seçilen ilk filmi değildir. Daha önce 2011 senesinde de 2008’de yaşanan Gazze savaşını anlattığı filmli Ateşkes‘de (Truce) kısa film bölümünde gösterilmiştir.

Al-Qeeq ise İsrail’in zulmüne direnişi ele alan başarılı bir filmdir.

Beyaz Taç - Hanin Jaber

Beyaz Taç, Hanin Jaber yönetmenliğinde çekilen Filistinlilerin hayatını bizlere aktaran, gerçek bir hikayeden uyarlanmış kısa filmdir. Filmin ana karakteri Kudüs’te bir Filistinli olarak yaşayan genç bir adamdır. Hasta annesine bakmaya çalışan ve evlenmek için maddi manevi rahata erişmeyi bekleyen biridir. Vatanında mülteci olmayı iş yerinden sokağa şehrin her yerinde yaşayan Filistinlilerin hikayesini anlatan Beyaz Taç, Kudüs’te Müslümanların uğradıkları zulmü anlattığı gibi bizlere sıklıkla unuttuğumuz psikolojik şiddetin insan onurunu ne kadar kırıcı bir durum oluşturduğunu hatırlatmaktadır. Filmin ismi ise ana karakterin nişanlısına düğün için hazırladığı beyaz taçtan gelir.

Arap Üniversitesi’nden mezun olan gençlerin iş bulamadığı, İsrailli iş verenlerin Filistinli çalışanlara hak ettiklerini asla vermediği ve gençlerin hayallerinin yaşamak derdinden unutulduğu Filistin’e dair çekilen bu hikaye biz izleyenleri, hep okuduğumuz haberlerin gerçekliğine yaklaştırmaktadır.

“Biliyorum ki Kudüs’te yaşamanın bedeli kana bulanmış ekmeği yemek…”

Kudüs – Bir Şehrin Hikayesi

Bir mikro site formatında olan “Kudüs: Bir Şehrin Hikayesi” gzt.com internet sitesinin içindeki Mecra’da yer almaktadır. İçeriği ve organizasyonu ile dijital ortamda mini bir ansiklopedi formunda olan platformda bilgiler yedi ana başlık altına toplanmıştır. Bütün platform, başlıkları;

  1. Zaman Tüneli (kronolojik şekilde sunulan tarihi olaylar)
  2. Aktörler (bölgede yaşamış veya tesiri olmuş önemli isimler)
  3. Mescid’i Aksa (mekan olarak Aksa arazisi içinde bulunanlara dair bilgiler)
  4. İşgal Altındaki Kudüs (bölgedeki Yahudi işgali hakkında ayrıntılar)
  5. Haritadaki Değişimler (Yahudi işgali ile topraklardaki sınır değişiklikleri)
  6. Barışı Arayan Şehir (Kudüs’ün işgale direnişi)
  7. Kudüs Kitaplığı (ileri okuma yapmak isteyenlere tavsiyeler) olan bölümlerle derlenmiştir. İslam coğrafyasının kalbi niteliğindeki Kudüs’ün tarihine, mekanlarına, önemine, yolu bu topraklardan geçmiş önemli isimlere dair ayrıntılı bir derlemenin yapıldığı bu platform fotoğrafları, videoları ve grafikleri ile Kudüs üzerine kapsamlı bir öğrenme rehberi niteliğindedir.

Kudüs Araştırmaları Platformu

Kudüs Araştırmaları Platformu ilk olarak Marmara Üniversitesi çatısı altında 2018 yılında Kudüs Araştırmaları Kulübü adıyla Filistin üzerine akademik çalışmalara başlamak amacıyla kurulmuştur. Mart 2020’den itibaren dünyanın her yerinden Filistin üzerine çalışma yapan kişileri bir araya getirmeyi hedefleyen çevrimiçi bir platform olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Kudüs Araştırmaları Platformu, yaptığı çalışmalarla Türkiye’de Filistin’e karşı mevcut duyarlılığı sağlam bir bilgi zemini üzerine inşa etmeyi hedeflemiştir. Feraseti düstur edinen ve bölgenin sıkışmışlığı karşısında kalıcı bir çözüm arayışı içerisinde “tohum saç bitmezse toprak utansın” şiarıyla hareket ederek çalışmalarını yürütmektedirler. Filistin üzerine çalışmalar yapmak isteyen, bu alanda kendini geliştirmek isteyen, gönüllülük esasıyla çalışmak isteyen herkesin katılımına açık olan bir kuruluştur.

We Are Not Numbers

We Are Not Numbers (WANN), Gazze Şeridi’nde gençlerin önderlik ettiği Filistinli bir kuruluş ve kar amacı gütmeyen bir projedir. WANN, 2015 yılının başlarında Amerikalı gazeteci Pam Bailey tarafından kurulmuştur. Proje, Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med Monitor) yönetim kurulu başkanı Dr. Ramy Abdu tarafından hayata geçirilmiştir. WANN, Euro-Med çatısı altında kayıtlıdır ve mali sponsoru bir ABD kuruluşu olan Nonviolence International’dır.

Dünyanın dört bir yanından “söz sanatçıları”, Gazze’deki ve şimdi Lübnan’daki gençlerle We Are Not Numbers’ı (WANN) yaratmak için bir araya gelmiştir.

Bu platform aracılığıyla, genç yazarlar ile genç aktivistlerin çalışmalarını ve hikayelerini paylaşmaktadırlar. WANN’ın misyonu, seslerini duyurmak için Filistin davasında köklü bir değişikliği bir araya getirebilecek yeni nesil Filistinli yazarlar ve düşünürler yaratmaktır.

Şeyh Ahmed Yasin Biyografi Belgeseli

Şeyh Ahmed Yasin 1937-2004 yılları arasında Filistin’de yaşamış ve Filistin’de şehit olmuştur. Filistin direnişinin dünya çapında simgesi olarak öne çıkan isim Şeyh Ahmed Yasin’nin hayatını anlatan belgesel Youtube’da Gzt-Mecra sayfasında yer almaktadır.

10 dakikalık kısa videolarda anlatılan Şeyh Ahmed Yasin’in hayatını merak eden okuyucularımıza önerimizdir.

Halilürrahman Camii - el-Halil

Halilurrahman Camii, önemine kıyasla az bilinen bir camidir. Ümmetin 4. haremi olarak da bahsolunur. İşgal altındaki Kudüs’ün otuz kilometre kadar güneybatısında Batı Şeria’da sulak ve bereketli bir arazide kurulmuş olan el-Halil kenti İslam aleminde Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra en çok kıymet verilen ve Haremeyn-i Şerifeyn adıyla anılan bir şehirdir. Adını Hazreti İbrahim’in (a.s.) Halilürrahman –Allah’ın dostu– sıfatından alır. Kentin tarihi ve dini bakımdan önemi, Harem-i İbrahim olarak da bilinen Halilürrahman Camii’nden kaynaklanır.

Camii’nin altında Hazreti İbrahim ve zevcesi Sare, Hazreti İshak ve zevcesi Rebeka, Hazreti Yakup ve hanımı, Hazreti Yusuf’un kabirleri ve türbeleri bulunmaktadır. Tarih boyunca şehir savaş ve istilalarla elden ele geçerken Harem-i İbrahim de çeşitli değişikliklere uğrayarak Mescid-i İbrahim denilen son halini almıştır.

Emevi ve Abbasi dönemlerinde inşa edilen cami, Haçlı seferleri ile yıkılıp kiliseye çevrilmiştir. Sonrasında Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü fethettikten sonra kiliseyi tekrar camiye çevirmiş ve Osmanlı sultanları dört yüz yıllık idarelerinde buraya ayrıca ihtimam göstermişlerdir.

Camiinin mimarisindeki farklı üslup özelliklerinden revaklarla çevrili avlusuna, içerdeki türbelerin tezyinatlarından duvarlarında ve mihrabındaki mozaik, çini ve kalem işi bezemelere kadar görülmeye değer pek çok unsur barındırıyor.

1187’de bölgeyi haçlıların işgalinden kurtaran Selahaddin Eyyubi tarafından camiye yerleştirilen, Fatımiler dönemine ait ceviz ve abanoz ağaçlarından yapılmış kufi kitabeli minber.

Fotoğraf: Muhammed Furkan Gurbetoğlu

Kutsal Kabir Kilisesi

Kutsal Kabir Kilisesi, Ortodokslar tarafından Yeniden Diriliş Kilisesi olarak adlandırılır. Kudüs’ün eski şehir duvarları içerisinde yer alan bir Hristiyan kilisesidir. Eski şehrin Muristan isimli Hristiyan bölgesinden birkaç adım ileride bulunmaktadır.

Kilise’ye birçok Hristiyan Golgotha yani Yeni Ahit’te geçen, İsa’nın çarmıha gerildiği tepe olması nedeniyle hürmet göstermektedir. Bu yer aynı zamanda Hz. İsa’nın kabrine gömüldüğü yer olduğu da söylenir. Bu nedenle Yeniden Diriliş Kilisesi Hristiyanlar için önemli hac noktalarından biridir.

Eriha’da Balık Yetiştiriciliği

Batı Şeria’nın doğusunda bulunan Ağvar bölgesinde, dünyanın en alçak yeri Lut Gölü yakınlarındaki Eriha kenti dünyadaki ilk yerleşim yeri, ilk şehir olarak kabul edilir. Bazı nehirlerce taşınan balıklarda da gölün tuz oranının yüksek olmasından dolayı hemen ölmektedirler. Balıklar tuza bulanmış bir biçimde sahilde görülür.

Müslümanların Lut gölüne gitmeyi pek tercih etmezken tuz oranı çok yüksek olduğu için suyun üzerinde çabalamadan gazete okumak isteyen Hristiyan ve Yahudilerin tercih ettiği söylenir.

Çarpıcı zıtlıkları içinde barındıran “parfüm” anlamına gelen ve çölle çevrelenmiş vahada harika kokulu çiçekler ile donanmış, yeşil bir bitki örtüsü barındıran Eriha’da -İncil’deki ismiyle palmiyelerin şehri- Filistinli mühendisler, sahip oldukları tuzlu suyu balık yetiştiriciliğinde kullanarak iç piyasaya taze ve ucuz balık tedarik etmektedir.

İsrail yönetiminin Gazze’ye ambargo uygulaması nedeniyle iç piyasaya sadece İsrail ve 1948’de işgal edilen topraklardan getirilen balıkların kilosu 12 ila 70 dolar arasında değişmektedir. Çoğunlukla dondurulmuş olan bu ürünler halk nezdinde pek rağbet görmez. Eriha’daki Deniz Mahsulleri Derneği Başkanı Cevdet Isıyd Filistin pazarında balığa duyulan ihtiyacın fazla olması nedeniyle geliştirilen projenin başarılı olduğunu ve müşterilerden çok büyük ilgi gördüklerini söylemiştir.

Kidron Vadisi

Filistin topraklarında bulunan Kidron vadisi, Zeytin Dağını Tapınak dağından ayırır. Vadi boyunca Yahudi mezarlıkları bulunur. Vadide aynı zamanda iki sahabenin de mezarının bulunduğu rivayet edilir. Kidron Vadisi’nin doğu tarafında yer alan üç anıt mezar, Antik Kudüs’ün en bilinen simge yapılarındandır. Bunlar kuzeyden güneye; Yehoşafat’ın Mezarı’nın önünde yükselen Absalom Mezarı, Benei Hezir (Hezir rahip ailesi anlamındadır) ve Zekeriya Mezarı. Vadi kutsal kitaplarda da bulunduğu için dinler açısından büyük önem taşımaktadır. Kral Yehoşafat’ın İsrail’in düşmanlarını devirdiği düşünülen vadi bu vadidir. Yahudilerin Yoel Kitabı, Tanrı’nın tüm ulusları “Yehoşafat Vadisi”nde bir araya getireceğinden bahsetmektedir.

Yeni Ahit’e göre Hz. İsa, Kudüs ile Beytanya arasında seyahat ederek vadiyi birçok kez geçmiştir. Vadi, İsa’nın çarmıha gerilmeden önceki gece dua ettiği Getsemani Bahçesini de içerir. Vadi, herhangi bir dine mensup tüm Filistin ziyaretçilerinin önemli tarihi duraklarından biridir.

Filistin Mutfağı

Dünya üzerinde her toprağın kendine ait yemeği ve yemek kültürleri vardır. O kültürden gelen birkaç yemek daha çok ünlenerek dünya mutfaklarında yerini alır. Filistin’den Dünya mutfağına giren yemeklere baktığımız zaman ilk sırada Falafel’in yer aldığını görebiliriz. Falafel’i takiben Humus, Maklube ve naneli şekerli çay gelir. Filistin kültüründe Maklube özel olarak Mescid-i Aksa’da Murabıtalar tarafından yapılarak ters çevrilmiş bir şekilde servis edilir. Falafel ve Humus’u ise Filistin sokaklarında gezerken küçük dükkanlarda servis edilirken görebilirsiniz. Gaziantep’te esnaflara zahterin, Diyarbakır’da menengiçin dağıtılması gibi Filistin’de de naneli şekerli çaylar sokaklar arasında dağıtılır.

Falafel ya da diğer adıyla Tamiya, nohut köftesi de denen ve orijinalinde kuru bakla da katılan çeşitli baharatlarla karıştırılarak yağda kızartılmasıyla yapılan ara sıcak tarifidir. Şef Ferhat Bora’nın YouTube Falafel yapımı videosundaki lavaş ve zeytin salatasından yapabilirsiniz. Hepsi birlikte bizce daha güzel.

Pazar Hikayeleri Fotoğraf Sergisi

Kudüs, Gazze, Nablus, El-Halil, En-Nasıra, Yafa ve Akka kentlerinde gerçekleştirilen etkinlik, sivil toplum kuruluşu Filistin İnsaniyyat Derneği’nin 14 gençlik kuruluşunun iş birliğiyle 2021 yılı Haziran ayında organize edildi. Sergi yetkililerinden Şerif Serhan aynı anda 7 ayrı şehirde sergilenmesinin Filistin birliğini göstermek adına planlandığını söyleyerek serginin Filistinli gençler arasında bir bağ oluşturarak birlik ve dayanışma içinde olmaları için yapıldığını dile getirdi. Sergide Filistinli 25 fotoğrafçının objektifinden pazarlardaki günlük hayatın çeşitli yönlerinin anlatıldığı 105 fotoğraf yer aldı. 1 ay süren sergi Filistin halkının yoğun ilgisiyle karşılandı. Gazze sergisi yıkılan bina enkazının önünde yapıldı.

Elia Kısa Film Festivali

İsmini ünlü Filistinli yönetmen Elia Süleiman’dan alan Elia Kısa Film Festivali Filistin’e ait bir kuruluş olan “Sinemamız Var” tarafından 2019 yılında düzenlendi. Lübnan, Ürdün, Mısır, Tunus ve Cezayir gibi çok sayıda Arap ülkesinden festivale katılım sağlandı. Zaher Jureidini’nin yönettiği Lübnan Kısa Filmi “280 km Tafar“, Elia Kısa Film Festivali kapsamında ilk kez Kudüs şehrinde prömiyerini yaptı. Festival 17 ülkeden 60 kısa filmle yapıldı. Türkiye’den yönetmenliğini Abdullah Şahin’in yaptığı “Krampon” ile Merve Çirişoğlu’nun yönettiği “The Box” filmleri de yer aldı.

Devrimin Vicdanı: Naci El Ali

Tam adı Naci Selim Hüseyin el Ali olan ve Filistinlilerin devrimin vicdanı dedikleri, çizdiği Hanzala karikatürü ile tanınan Naci el Ali, 1936 yılında Filistin’de Taberiyye ile Nasıra arasındaki Şecere köyünde dünyaya geldi.

1948 yılında, 12 yaşındayken İsrail’in işgali sebebiyle Nekbe/Nakba (Büyük Felaket)’yi yaşadı ve ailesi ile beraber birçok Filistinli gibi Lübnan’a sürüldü. Lübnan’dayken Ayn’ül Hilva mülteci kampında yaşadı. Filistin mülteci kamplarını sonraları da defalarca ziyaret eden Naci el Ali, 1982 yılında yaşanan Sabra ve Şatilla katliamlarına da tanıklık etti. Naci el Ali, 1960 yılında Lübnan sanat akademisine girdikten bir yıl sonra Lübnan polisi tarafından tutuklandı. Okulunu hapishanede bitiren Ali, 1961 yılında çığlık adlı bir dergi çıkardı. Hanzala ise bu tarihlerde ortaya çıkmaya başladı. Naci el Ali, 10 yaşında olan Hanzala karakteriyle Filistin halkına yapılan zulmü çocukların gözünden göstermeye çalıştı. Naci el Ali, Hanzalayı; “10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak. Doğanın kanunları ona işlemeyecek. Her şey vatanına döndükten sonra normalleşmeye başlayacak. Onu yoksul ve acının sembolü olarak resmettim ve adını Hanzala koydum. Basit fakat sert bir çocuk. İşte bu nedenle insanlar onu sahiplendi ve kendi duygularını temsil ettiğini hissetti, cümleleriyle anlattı.

Naci el Ali, 1979 yılında Arap Karikatüristler Birliği Başkanı seçildi. Tüm dünyada tanınır hale gelmesi İsrail tarafından ölüm tehditleri almasını da beraberinde getirdi. 22 Temmuz 1987 yılında Londra’da suikaste uğradı ve uzun süre komada yaşam mücadelesi verdi. 29 Ağustos 1987’de hayata veda etti. Naci el Ali Birleşik krallığında Brookwood Mezarlığına defnedildi. Ardında Hanzalayı bıraktı ve onu bize emanet etti.

“Ben Hanzala. Babamın adı: Önemli değil. Annemin adı: Nakba yani ‘büyük felaket günü’. Kız kardeşimin adı. Fatıma. Ayakkabı numaram: Bilinmiyor. Çünkü ben hep yalın ayakla dolaşırım.”

Rim Banna – The Sun of Love

Rim Banna (d. 8 Aralık 1966 – ö. 24 Mart 2018) Filistinli bir şarkıcı, besteci, aranjör ve aktivisttir. Geleneksel Filistin şarkılarını modern tarzda yorumlamasıyla ve Filistin şiirlerini müzikle kaynaştırmasıyla tanınan Banna, kendi şarkılarını da bestelemiştir. Müziğini kültürel bir kendini ifade etme aracı olarak tanımlayan sanatçı eserlerinde genellikle Filistinlilerin acılarına odaklanan mesajlara yer vermiştir.

Röportajlarının birinde müziği aracılığıyla Filistinli kimliğini ve kültürel hafızasını güçlendirmeyi amaçladığını belirten Banna, zamanla Filistin direnişinin sesi haline gelmiştir. Uzun yıllar savaştığı kansere karşı 51 yaşında yenik düşen şarkıcı, 2018’de memleketi Nasıra’da hayatını kaybetmiştir. Geride bıraktığı eserleri Filistin’i hem kültürel olarak hem de topraklarında verdikleri direniş yönünden anlatmaya çalışan mesajları ve melodileriyle dinleyicilerin kalbine dokunmaya devam etmektedir. The Sun of Love müziği ise İbn-ül Arabi’ye ait bir şiirin bestelenmesiyle oluşturulmuştur.

Rapçi Abdullah

Filistin’in, İsrail tarafından işgal edilmiş bölgelerinden olan Gazze Şeridi’nde yaşamını sürdüren 11 yaşındaki Abdullah, İsrail zulmünün bitmesine yönelik isteğini rap şarkıları ile aktarmaktadır. Pek çok ünlü tarafından destek görmekle kalmayıp STK’lardan da destek alan Abdullah’ın 2021 yılında İsrail zulmünün arttığı sırada paylaştığı şarkısının sözleri şu şekildedir:

“Filistin on yıllardır işgal altında ama yüzyıllardır bir vatan

Bu topraklar ailemin nesiller boyu anılarıyla dolu

Bu barış sembolünü ekip büyüttüğü zeytin ağaçları insanların aç kalmayacağının temini

Kısıtlamalarla yaşamak, işgal ile bastırılmak/Acıyı mı görmek istiyorsun?

İnsanların yüzlerine bak

Bildiğiniz tek evden kovulduğunuzu hayal edin

Bizler canlarımız için dua ederken onlar evlerimize sahip olmak için dua ediyorlar

Tüm bu olanları kelimelere dökmek kolay değil

Küçük kız kardeşime bakıyorum, o bunu hak ediyor mu?

Eşit şekilde muamele görmediği, doğduğu yer yüzünden özgürce yaşamasını reddeden bir dünyada büyümeyi

Bu toprakları işgal etmek istiyorlar ama hayır aklımı işgal etmelerine izin vermeyeceğim”

DABKE DIHHİYE

Lübnan ve Filistin’in ulusal halk oyunudur. Irak, Ürdün, Mısır, Türkiye ve Suriye’de de özellikle düğün ve kutlamalarda oynanır. Kelime anlamı Dabke, birlikte ayağı yere sertçe vurma olarak ifade edilir. Filistin’de daha çok güney kısımlarında yaygındır.