UMAD Gençlik Çalıştayında İLEM Perspektifi
Yazar: Hasan Remzi Eker
Uluslararası Müslüman Alimler Derneği (UMAD) komisyonların Gençlik Komisyonu 29.05.2021 tarihinde 19 sivil toplum kuruluşunun davetli konuşmacı olarak hazır bulunduğu bir çalıştay gerçekleştirdi. Çalıştayın üst başlığı ise “21. Yüzyılda İslam Gençliğinin Durumu ve Gelecek Perspektifi” şeklindeydi. Programın moderatörü Dr. Mustafa Cabir Altıntaş idi.
Çalıştay açılış ve protokol konuşmaları ile başladı. Bu kısmı değerlendirecek olursak gerek sivil toplum kuruluşlarından gerekse kamu penceresinden gençliğin durumuna dair bir programın hazırlanıyor olması memnuniyetle karşılanmış olsa da bu türden programların yaygınlığı ve tespitlerin benzerliği eleştirisi hakimdi. Bu noktada tespitlerin benzerliği yanlış olarak görülmedi aksine tutarlı ve geçerli olarak değerlendirildi. Ancak buna rağmen eylem planı, bütüncül okuma, üst bir düzeyde meseleyi ele alış gibi eksiklikler vurgulandı. Bu bölümden elde ettiğim izlenim meselenin sonuçlarına odaklanmanın getirdiği çeşit ya da tespit fazlalığıydı. Rahatsız olunan bu duruma dair bir arayışı hissetmek ise gelecek adına olumlu bir eğilim olarak görülebilir.
İLEM’in de dahil olduğu oturumlar bölümüne bakacak olursak her bir kurum genellikle kendi bakış açılarını kendi eylemleri üzerinden kurdular. Gençlik bu konuşmalarda ortak bir kabul ile olumlu değerlendirilmeli, mevcut durum olumlu görülmeli telkinleri baskındı. Gençliğin cevher oluşu ve ümit vadediyor olduğu sıklıkla vurgulandı. Her bir konuşma ile ortaya çıkan tabloda STK’ların gençlere yönelik birçok programı, personeli ve faaliyet planı mevcut gözükmektedir. Yine de İslami Gençliğin arayışı sürmektedir.
İLEM olarak konuşmamda alfabetik olarak sonlarda olmanın avantajı ile birçok STK’nın düşüncelerini izleme imkanı buldum. Böylece meseleye baktığımız yerin önemini hissettim. Hazırladığım metne bir ilave ya da konuşmaya bir düzenleme ihtiyacı olmadığını fark ettim. Tabii ki yazılı bir metnin akışta düzenlenmesi olarak bu durumu görmedim ama baktığımız yerden mesele iyi görünememiş gibi bir yargıya varmadığımı ifade etmek isterim. Çünkü İLEM olarak vurgumuz gençliğin evvela gençlik olarak 18 yaşından itibaren üniversite kurumsallığının içerisinde olması ve buradaki üniversite literatürüne hazırlıksız olmasıydı. Bu noktada özellikle İLEM Eğitim Programı ile meseleye sunduğumuz katkı ve çıktılarla bu noktanın ne denli önemli olduğunu açıklama imkanı buldum. Böylece düşünce temelli eylemlerle ilerleyen çalışmalarda nasıl bir “İslam gençliği” ve “nasıl bir Müslümanca yaşamın (arzu duyulan)” mümkün olabileceğini “sivil akademi” işareti ile sabitlendirdik.
Elbette her bir sivil toplum kuruluşunun bu çalıştayda sunduğu gayret takdire şayandır. Yapılan tespitler ve gençliğin durumu üzerine sunulan yorumlar geçerlidir. Ancak meselenin dinamiğini oluşturan üniversite ve onun bilgi ile başlayan ve davranış alanını kapsayan ilerleyişi ve İslam gençliğinin bu bağlamla yoğun ilişkisi ıskalanmamalıdır.
Sonuç olarak, bu çalıştayda açılış konuşmaları ile vurgulanan durum tespitlerinin benzerliği ve tekrarı sorununa İLEM perspektifinin bir yön gösterebileceğini düşünüyorum. Bununla birlikte bu tespitleri değerlendirebilecek ortak bir bağlamın da gelecek perspektifi olarak sunduğumuz “sivil akademi” ile geçişini mümkün görüyoruz. Tekrardan UMAD’a çalıştaya İLEM’i davet etme nezaketinden dolayı teşekkür eder, kendilerinin belirttiği üzere bu çalıştay sonrası devam edecek çalıştaylar serisine dair başarı temennilerimizi iletmek isterim. Bu değerlendirme ve çalıştayın hazırlanacak raporunun emeği geçenler başta olmak üzere İslam gençliği ile ilgili gayret gösteren tüm paydaşlara faydalı olmasını dilerim.
UMAD Gençlik Online Çalıştayı Tebliği Metni
Sayın hocalarım, açılış konuşmalarını icra eden kıymetli konuşmacılar, çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen UMAD mensupları ve bu etkinlik vesilesiyle görüşlerini dinlediğimiz ve dinleyecek olacağımız çok değerli katılımcılar, sözlerime sizleri selamlayarak başlamak isterim.
İlmi Etüdler Derneği adına “21. Yüzyılda İslam Gençliğinin Durumu ve Gelecek Perspektifi” üst başlığıyla tertip edilen bu çalıştayda yer almaktan dolayı duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim. Davetiniz için çok teşekkür ederiz. Çalıştayın hedeflerine ulaşmasını canı gönülden dileriz.
İlmi Etüdler Derneği (İLEM) 2002 yılından bugüne çalışmalarını İLKE Vakfı çatısı altında sürdüren bir sivil toplum kuruluşudur. İLEM olarak “geleneğin birikiminden yeni bir düşüncenin inşasına…” vizyonu dahilinde yolculuğumuzu sürdürmekteyiz. Bu bakış açısından da anlaşılacağı üzere düşünce temelli bir faaliyet alanı derneğimizin öne çıkardığı unsurdur. Bunun için de İLEM çalışmalarında belirli tespitleri hafızasında tutmaktadır. Bunlar; batılılaşma istikametinde ilerleyen ve ana akım olarak akademik ortamlara tek yönlü bakışı kurucu unsur olarak kabul ettiren entelektüel ortamın ilan ettiği çalışmaların neticesinde ortaya çıkan ve aşılamayan sorunlar, yükseköğretim içerisinde hazırlanmış müfredatların disiplinler arası ve bilim felsefesi gibi kurucu eylemleri içinde barındıran yaklaşımlardan örtük olması, beslenilen ve yönlendirilen kaynakların bir başka ifadeyle ana akım literatürün belirli coğrafyalara ve belirli akıl yürütmelere dayalı olarak hem baskın hem de indirgemeci tutumunun varlığı gibi ifade edilebilir.
“İLEM olarak “geleneğin birikiminden yeni bir düşüncenin inşasına…” vizyonu dahilinde yolculuğumuzu sürdürmekteyiz. Bu bakış açısından da anlaşılacağı üzere düşünce temelli bir faaliyet alanı derneğimizin öne çıkardığı unsurdur.“
Gelenek ve yeni düşünce bu noktada kendisine başvurulmasının önemini hissettirmektedir. Yeni düşünce, gelenek ve birçok yönden tespiti yapılan günümüz mekanı içerisinde yer alan bizlere dair teklif sunma adına bir başka deyişle bir yaşam tecrübesini (Müslümanca yaşamayı) sürdürebilmek için kaçınılmazdır. İLEM olarak bu durumun bir veçhesini “Türkiye’de kendi ilim ve düşünce geleneğimizden beslenme söyleminin yaygınlaşmasını ve bu yöndeki girişimlerin artması” şeklinde ifade ediyoruz. İlmi bir ele alış teklif eden bu tutumu “…modern bilimsel üretim geleneğinin ve onun araçsallaşmış insan, tarih ve toplum öğretilerinin açıklandığı bir zeminde dünya tarihine ve coğrafyamızın tarihine ilişkin doğru bir kavrayış oluşturmayı” izahıyla ameli bir sonuca da ulaştıracak şekilde ifade etmiş oluyoruz.
Yukarıda çizdiğim çerçeve içerisinde çalıştayın konusuna baktığımızda İslam gençliğinin durumu ve gelecek perspektifini iki bölüm olarak düşünebiliriz. Bu bölümleri ele alırken de İLEM olarak gençlerle en çok bir araya gelmemize vesile olan İLEM Eğitim Programını önde tutarak, İLEM olarak gerçekleşen faaliyetler kaynak gösterilecektir. Böylece derneğimizin çalıştay konusuna katkı sunabileceği tecrübesiyle sizleri karşılaştırmak hedefi olacaktır.
Yükseköğretimin yaygınlığının en çok artış gösterdiği dönemin içerisindeyiz. Böylece gençlerin yükseköğretimin lisans düzeyinde yer almasının (okullaşma oranı) oldukça yüksek olduğu vakıadır. Bu durum da sözlerimin en başında söylediğim gibi akademik ortamlarda dayatıcı bilgi ve metodolojisi ile karşılaşma tecrübesinin gençler arasındaki yaygınlığına işaret etmektedir. Ülkemizde İslam gençliğinin zihin yapısında batı geleneğini taşıyan bilimsel bilginin egemenliğini hissettiğimizde bir gencin bir olguyu ele alışından varacağı sonuçlara kadar bilimsel yöntemlerin ilkelerine içkin bir tavırda olacağı düşünülebilir. Bu sebeple, İslam gençliğinden burada bulunan her bir sivil toplum kuruluşunun çalışmalarında karşılaştığı katılımcıların zihinsel olarak yoğrulduğu içerik baskın olarak üniversite literatürüdür. Gençlik döneminde ortaya çıkan bu baskın durumun öncesinde ise aileden ve dini kurumlardan gelen İslami İlimler bilgisi var oluyor olsa da bir üniversite metodolojisi kadar belirgin ve sistemli bir akışı çoğu zaman karşılayamamaktadır. Sonuç olarak da yükseköğretimdeki bir genç için geçen süreyle orantılı olarak epistemolojik tutum bilimsel ele alışa kaymaktadır. Ancak “bilimsel bilgi nedir?” konusunda mevcut literatürün açıklayıcı olmayıp dayatıcı oluyor olması ve batı düşüncesine göreliğini evrenselmiş gibi sunuyor oluşu bir problemdir. İslam gençliğinin kaçınılmaz bir biçimde üniversitede okuyor olmakla karşılaştığı problem açıktır. Bu noktada eğer bilimsel bilginin türleri, bilimsel yöntemin çeşitleri, bilim tarihinin seyri, dünya tarihinin durumu, tarih yazıcılığının ne’liği gibi tartışmalar açılmazsa mevcut olan olması gereken ve tek olan bir bilgi gibi değerlendirilerek İslami ilimler ile bir çatışma içerisinde gencin zihninde kalabilir. Bu çatışmanın öne çıkan sonucu ise Müslümanca bir yaşamdan gençleri uzaklaştırma ihtimalidir. Bu sonuç da halihazırda yaşam içerisinde farklı akımların gençler arasında yaygın olduğuna dair haber veren durumlarla kendisini sunmaktadır. Geldiğimiz noktada, gençlerin yükseköğretimle olan ilişkisinin yaygınlığı ve bu ilişkide yaşamlarına gelen tehdit ortaya çıkarılmıştır.
“Eğer bilimsel bilginin türleri, bilimsel yöntemin çeşitleri, bilim tarihinin seyri, dünya tarihinin durumu, tarih yazıcılığının ne’liği gibi tartışmalar açılmazsa mevcut olan olması gereken ve tek olan bir bilgi gibi değerlendirilerek İslami İlimler ile bir çatışma içerisinde gencin zihninde kalabilir. Bu çatışmanın öne çıkan sonucu ise Müslümanca bir yaşamdan gençleri uzaklaştırma ihtimalidir.”
İLEM’in çalışmalarında İLEM Eğitim Programı öne çıkmaktadır. Bu program kapsamında üç yıllık bir süreçte üniversiteye başlamış ve ilk yılını tamamlamış (tercihen üçüncü sınıfta olan) lisans öğrencilerine yönelik olarak geleneği bilen, entelektüel ortamlarda çalışmalarını sürdüren ve mevcut literatürün dinamiğini bilen ve bunlara dair soruşturmaları çalışmalarında barındıran akademisyenler eşliğinde dersler yapılmaktadır. Bu derslerin örgüsü titizlikle hazırlanmaktadır. Dersler, yüksek lisans ve doktora öğrencilerden oluşan danışman kadrosu ile yürütülen kitap tahlilleri ile desteklenmektedir. Böylece her bir öğrencinin danışmanı da bulunmaktadır. Bunlara ilaveten programın üçüncü yılında atölye çalışması ile öğrenciler bilimsel ortamlarda kabul gören nitelikte yayınlar üreterek önemli bir tecrübe edinmektedir. İLEM Eğitim Programı içerisinde hem hoca-öğrenci ilişkisini hem danışman-öğrenci ilişkisini hem de akran öğrenmesini barındırmaktadır.
“İLEM Eğitim Programı içerisinde hem hoca-öğrenci ilişkisini hem danışman-öğrenci ilişkisini hem de akran öğrenmesini barındırmaktadır.”
Bu faaliyet alanı içerisinde derneğimiz gençlerle karşılaşmakta ve birlikte uzun bir süre geçirmektedir. Faaliyet içerikleri göz önünde tutulduğunda bu birliktelik gençliği dinlemek ve gençlerle çalışmalar yapmak fırsatını taşımaktadır. İLEM’e sosyal, fen, sağlık ve ilahiyat alanlarından katılan öğrenciler eğitim programı içerisinde aldıkları dünya tarihi, İslam düşüncesi, siyaset düşüncesi, modernleşme temalarını içeren derslerle ve kitaplarla karşılaştıklarında mevcut ile asıl olan arasındaki farkı hissedebilmekte, İslam düşüncesinin zenginliğini görebilmekte ve ana akım akademik aktarımın ötesinde bir zeminden öğrencisi oldukları disiplinlere bakabilmektedir. İslami gençliğin bu konularda farkındalık kazanması neredeyiz sorusunu sorabilmek, nereden geldiğini anlamak ve nereye gitmesi gerektiğini belirlemek için temel bir karşılaşmadır. Halihazırda bu türden bir içerikle karşılaşmış olmak ve olmamak arasındaki fark düşünce temelinden başlayan ve gündelik pratiklere kadar etki eden bir farktır. İLEM bu noktada İslami gençliğin hangi konular etrafından var olduğunu ve günümüzde nerelerde olmak ve çalışmak gerektiğine dair doğru ve geçerli karar vermek noktasında gelenekle öğrenciler arasında köprü kurmaya mekan oluşturuyor denebilir.
İLEM’de öğrencilerin çalışmalar gerçekleştiriyor olması da İslami gençliğin perspektifine dair yine bize bilgi verebilir. Bugün tıp, mühendislik, eğitim, psikoloji, ilahiyat ve sosyoloji gibi birçok alanda öğrenci olmakla birlikte bu alanlarda özgün ve sahih çalışma yapacak öğrenciler bulmak güç olmaktadır. Çoğu zaman gençler bilmeden belirli bilimsel paradigmaların ve yöntemlerin çıktıları için gayret sarf eden pozisyonu taşımaktadırlar. Bu bir nevi sömürü gibidir ve gençlerin perspektifini, nerede olmak istediklerini de doğrudan etkilemektedir. Bu yüzden İLEM mevcut durum içerisinde gençlere bir fotoğraf göstererek neredeyiz sorusuna dair ele alış biçimi kazandırmak ve sarf edilen çabaların şuurlu olmasının önündeki engelleri kaldırmak için bir perspektif sunmaya gayret etmektedir. Bu zeminde zaten Müslümanca bir bakış kendisine yer bularak bizler için belirli olan düzeni ve yaklaşımları her bir genç içerisinde olduğu disiplinde temsil edebilecektir.
“İLEM mevcut durum içerisinde gençlere bir fotoğraf göstererek neredeyiz sorusuna dair ele alış biçimi kazandırmak ve sarf edilen çabaların şuurlu olmasının önündeki engelleri kaldırmak için bir perspektif sunmaya gayret etmektedir.”
Bu düşüncelerle tekrardan çalıştayın üst başlığına geri dönecek olursak İslam gençliğinin mevcut durumunda üniversite ile birlikte inşa edilen ve ana akım olan zihinsel durumun önemine işaret edilmiştir. Bu durumun tespitiyle İLEM’in çalışmaları ilişkilendirilmiştir. İslam gençliğinin gelecek perspektifi için de her bir disiplinde bulunan gençlerin gelenekle temas etmesi ve yeni düşünce gereksinimini hissedeceği bir müfredatla karşılaşmasının neticeleri örtüştürülmüştür. Bir başka ifade ile gençlerin mevcut durumlarını anlamlandırmak gayreti sonrasında gelecek perspektiflerini belirleyerek Müslümanca yaşamın teklifine yol açabilecektir. Bunun için bazı kurucu gelecek perspektifi önerilerimizi sizinle paylaşacağım:
- Bilginin akışkanlığı ve hareketliliği sağlanmalıdır. Dünyada bir fikirden daha özgür ve akışkan başka bir şey yoktur. Fikirlerin sınırı yoktur, fikirler sınırları kolayca aşarlar. Dünya tarihi sınırlandırılmaya bastırılmaya çalışılan fikirlerin belirlediği bir seyre sahiptir.
- Bilgiyi kim akışkan hale getirirse o gelişme dinamiklerine hükmeder. Gençlerle bu akışkanlığı sağlayacak bir bilinç içerisinde buluşmalar gerçekleştirmeliyiz. Dünyada kimin (hangi devletin, hangi şirketin, hangi örgütün) yükseleceğini anlamanın en kolay yolu yaratıcı zihinlerin ayak izlerini takip etmektir.
- Sivil akademik kurumların rolü bilgiyi akışkan hale getirmektir. Maalesef bugün bu kurumlarında yazı dahilinde atıf yapılan üniversite yaklaşımı gibi müfredatlarla sınırlandırılmış, aşırı yapılandırılmış ve çıktı standardizasyonu için özgünlüğünü sınırlandırmış olduklarını görüyoruz.
- Bugün tüm insanlığı kuşatacak bir evrensellikte bilgi üretme zorunluluğu var. İnsanlığın meselelerini kendi meselelerimiz görmemiz ve “ilmi milliyetçiliğe” düşmememiz lazım. Bu anlamda cezbeden “bizim medeniyetimiz” vurgusunun artık eleştirel olmaktan çıkıp muhafazakar bir vurguya dönüştüğünü görebiliyoruz. Bizim medeniyetimiz açılımcı ve etkileşimli bir medeniyetti. Onu içe kapattığımızda sadece tarihsel bir model ortaya çıkar, güncel ve kabul edilebilir bir fikri yapı oluşmaz. Gençlerin bu düşüncede olması gerekir.
- Ulvi bir amaç dahilinde bir araya gelmiş ilmi bir topluluğunun örnek bir çalışma ahlakını da geliştirmesi gerekir. Söze sadakat, ilme hürmet, aşkla hizmet bunun şiarları olmalıdır. Gençlerle bu hasletleri kuşanmış olarak akran öğrenmesi, danışman ilişkisi ve hoca-öğrenci ilişkisi kurmak gerekmektedir.
Sonuç olarak, tekrardan bizleri bu çalıştaya davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Çalıştayda birçok sivil toplum kuruluşundan kıymetli katılımcıların düşüncelerini dinleme fırsatı bulmanın memnuniyetini hissettiğimizi de paylaşmak isterim. Bu vesile ile hem sizlere çalışmalarımızı detaylı aktarmak hem de birlikte bu türden konuları istişare etmek üzere derneğimizin merkezine, Üsküdar’a davet etmekten şeref duyacağımızı da sözlerime eklemek isterim.
Dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.