Kredi Ekonomisi, Adaletsizlik ve Gelir Dağılımı

Değerlendiren: Mervan Selçuk

Kredi Ekonomisi, Adaletsizlik ve Gelir Dağılımı, Başak Işıl Çetin, 08.03.2014 Cumartesi, 16.00

İLEM ev sahipliğinde İstanbul Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Başak Işıl Çetin, “Kredi Ekonomisi, Adaletsizlik ve Gelir Dağılımı”  başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Çetin sunumunda, TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Anketi mikro veri setleri kullanarak ve 2002-2009 yılları arasında elde edilen gelir türlerini Shorrocks Ayrıştırma analizine tabi tutarak günümüzün sorunlarından biri olan yoksulluğa eşlik eden finansal liberalizasyon süreci ve kredi ekonomisinin, gelir dağılımının üzerindeki etkilerini katılımcılara açıklamaya çalıştı.

İlk olarak konunun bir bütün olarak algılanabilmesi için ekonomik sistemlerden bahseden Çetin, bu sistemlerden sadece kapitalist sistem ve karma ekonomik sistemin kredi ekonomisine izin verdiğini, diğer sistemlerde faizin yasaklandığına vurgu yaptı. Çetin, insanların, sosyal devlet tarafından karşılanamayan ihtiyaçlarını bankalara başvurarak elde ettiklerini sözlerine ekledi. Çetin, insanların, kredi kartlarını kullanarak veya finans kurumlarından çektikleri krediler sonucunda faiz ödemek zorunda kaldıklarını sözlerine ekledi. Bu adaletsizlik ve eşitsizliğin mevcut duruma neden olduğuna dikkat çeken Çetin, günümüzdeki finansal kapitalizmin üretim boyutunu eksikliğinin birçok soruna neden olduğunu, bunlardan en önemlisinin ise gelir adaletsizliğini oluşturan bileşenlerden faiz kaleminin olduğunu söyledi.

Çetin’in kullandığı veri setleri ile ulaştığı nihai sonuç, gelir dağılımı eşitsizliğine en büyük katkıyı yapan gelir türü faiz gelirleridir. Bu durum, iktisadi kriz dönemlerinde daha belirgindir. Faiz gelirleri kendi içindeki dağılımında da en adaletsiz dağılan gelir türü olduğunu ortaya koydu. Faiz, kar ve rant gelirlerinin eşitsizliğe katkıları, ücret ve transfer gelirlerinin katkısından fazladır. Daha genel bir yorum yapılırsa emek gelirlerini içermeyen gelir bileşenleri gelir eşitsizliğine daha fazla etki etmektedir. 2008 küresel krizinin etkileri bir yandan reel sektörde ve sosyal alanda yansımasını bulurken, diğer yandan hane halkalarının elde ettikleri gelir bileşenleri içinde de göreli eşitsizliği arttırmıştır. 2001 ve 2008 finansal krizlerinin hemen sonrasındaki yıllar olan 2002 ve 2009 yıllarında faiz gelirlerinin eşitsizliğe etkisi son derece yüksek seviyelerde görünmektedir. Sosyal amacı ağır basan transfer gelirleri ise toplam eşitsizliğe beklenmedik katkı yapmaktadır.

Çetin sunum esnasında şu bilgileri de katılımcılar ile paylaştı. Türkiye’deki sermaye piyasasının işlemlerinin %90’ına yakını bankalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde bankacılık sektörünün 2009 yılında 20 milyar lira kar elde etmiştir. Krizden hemen sonrası olmasına rağmen bu rakamın, bu kadar büyük olması dikkat çeken bir husus olmuştur. Tüm sektörlerin zarar ettiği bir zamanda bankacılık sektörü %49 oranında kar elde etmiştir. Ayrıca TCMB verisine göre 2010 yılında kişi başına düşen kredi miktarı 6500 TL iken, kişi başına düşen tasarruf miktarının 3300 TL civarında olması, kredi ekonomisinin belirgin işareti olmuş ve nüfusun %57’sinin kredi sistemi içerisinde olduğunu göstermiştir.

Çetin, elde edilen bulgulardan ve bu sonuçların ortaya çıkmasından dolayı bazı önerilerde bulundu. Bu önerilerin temel amacını ise eşitsizliğin azaltılması ve hak edenin hak ettiği geliri almasını sağlamak olarak yorumladı. Çetin’e göre emek gelirlerinin, emek içermeyen gelir türlerine nazaran daha eşit dağıldıkları göz önüne alınarak, istihdam politikalarına daha çok önem verilmelidir. Faiz ve kar gelirlerinin etkili bir biçimde vergilendirilmesi eşitsizliğe en çok katkı yapan gelir türleri olarak faiz ve kar gelirlerini azaltacak, bu sayede eşitsizlik üzerinde etkisini azaltacaktır. Bu vergilerin gelirin yeniden dağıtımında etkin olarak kullanılması ise eşitsizliğin giderilmesinde önemli rol oynayacaktır. Ayrıca bazı nedenlerden dolayı transfer gelirlerinin eşitsizliği azaltıcı etkisini engellemektedir. Bu nedenle transfer gelirlerinin toplam eşitsizliğe yaptığı katkıların azalması için sosyal politikalar daha dikkatli tasarlanmalıdır. Türkiye’ye has, Türkiye’nin hem demografik hem de sosyoekonomik özelliklerini yansıtan verilerden yaralanarak eşitsizliğin ölçeğinin tahmin edilmesi ve doğru olarak tanımlanması gerekmektedir.

Çetin sunumda son olarak kapitalizmin itici gücü olan finans kurumlar ve bankaların pazarlama stratejilerine örnek olarak yaptıkları reklamlardan derlediği fotoğraflar paylaştı. Fotoğrafların ortak noktası, bankaların insanların kültürel kodlarına göre pazarlama yaparak, kelime oyunları ile gelir eşitsizliğine neden olan faiz gelirlerinin alınmasında insanları nasıl ikna ettiklerini ortaya koymuş oldu.

Leave a Comment