Tüketim Kültürü, Reklamlar ve Konut

Tüketim Kültürü, Reklamlar ve Konut, Hümeyra Kılıç, 14 Kasım 2015 Cumartesi, 17.00

Hümeyra Kılıç, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamladığı yüksek lisans tezini İlmi Etüdler Derneği’nde dinleyicilere sundu. Türkiye’de yükselen inşaat piyasasına paralel olarak bir hayli ilgi çekici olan konu, yalnız mevcut piyasayı değil, piyasayı doğrudan etkileyen kültürel dönüşümleri de ele aldığından bir hayli tartışmalı bir alanı ele almaktaydı. Kılıç, tez sunumuna öncelikle konuyu nasıl belirlediğini anlatarak başladı.

Herkeste Bir Konut Alma Derdi

Mimarlık mesleğini halen sürdüren araştırmacı Hümeyra Kılıç, arkadaş çevrelerinde konut ve konut alma konusundaki sohbetlerin kapalı sitelerin isimleri üzerinden gerçekleşmeye başladığını fark etmesiyle konutun anlamının değişip değişmediğini incelemeye karar verdiğini belirtti. Kılıç, temelde insanın barınma ihtiyacını karşılamak için ortaya çıkan konut kavramının bugün genel olarak insanlara neyi ifade ettiği sorusunu irdelediğini ifade etti.Tüketim Kültürü, Reklamlar ve Konut

Konuyla ilgili kavramsal yaklaşımını açıkladıktan sonra literatür çalışmalarından bahseden Kılıç, alan çalışmalarını İstanbul genelinde Ekim 2014 – Nisan 2015 tarihleri arasındaki altı aylık süreçte tamamladığını belirtti. Satış aşamasında olan, bir veya birkaç kez lansmana çıkmış 707 adet konut projesinin pazarlama stratejisini kentle kurdukları ilişki açısından incelediğini ifade etti. Projelerin seçim kriterlerinin ise kapalı konut sitesi özelliğinde olması ve lansman için kullanılan bir internet sitesinin bulunması olduğu belirtti. Kılıç, 707 adet projenin künye analizleri (yerleşimi, konut tipleri vs.), kavramsal analizleri (kimlik değerlendirmesi, vurgulanan kavramlar/söylemler/sloganlar) ve şirket temsilcileriyle yapılan mülakatların tezin yöntem olarak üç ana başlığını oluşturduğunu söyledi. Devamında Kılıç, tüketim kültürü üzerine ve günümüz post modern piyasa kültürünü nasıl değerlendirdiğini açıkladı. Bu bağlamda üretilen kapalı konut sitelerinin piyasada hangi argümanlar/söylemler ürettiğine ve hangi sanal ihtiyaçlar üzerinden kimlik üretildiğini katılımcılar ile paylaştı.

İnsanlar Prestij Elde Etmek için Konut Peşindeler

Kılıç, bireylerin kendi kimliklerini bireysel ihtiyaçlar, zevkler ve modalar üzerinden tanımladığı ve bunun da günümüzdeki kapalı konut piyasasının hitap ettiği müşteri profilini anlamak adına önemli olduğu belirtti. Kılıç, bireylerin prestij elde etme adına kapalı konut sitelerine yöneldiklerini ve kendilerini ait hissettikleri sınıfsal gruba dahil olma sürecini bu sitelerden konut alarak gerçekleştirmeye çalıştıklarını vurguladı. Küresel sermayenin Türkiye’deki merkezi olması ve büyük bir metropol olması, İstanbul’un bu tez kapsamında inceleme alanı olarak seçilmesinin en önemli nedeni olduğuna değindikten sonra Türkiye’deki konut projelerinin 1950-60’lı yıllardan itibaren pazarlama yöntemleri ve tip (1930-40/müstakil, tekil (modern),1950-60 /apartman ve 1980-90 sonrası/ site) olarak dönüşümünden kısaca bahsetti.

Kılıç, 707 projenin arazi analizlerine, kentteki konumlarına, konut türleri/tiplerinin(karma kullanım, daire, villa, rezidans) dağılımına ve bu dağılımın nasıl gerçekleştiğine, teslim tarihi analizlerine ve son olarak satış sloganlarının analizlerine değindi. Burada inşaat firmalarının, konut tiplerinin semtlere göre nasıl dağıldığının analiz yöntemlerinden biri olarak, yemek sepeti (yemeksepeti.com) sitesinden yapılan sipariş oranına baktıklarını ve bu sayede aile veya tek kişilik konut ihtiyacının tespit ettiklerini belirtti.

Konut Piyasasının Konseptleri ve Üst Gelir Grubu

Kılıç, sunumun devamında bu konutların pazarlama stratejilerini ve söylemlerini kategorilere ayırdığını, sosyo-kültürel kimlik, kentsel kimlik (kentsel konum), mekânsal kimlik (fiziksel özellikler), milli kimlik (geleneksel vurgusu), küresel kimlik (simülasyon modelleri) gibi ayrı başlıklarda vurgular olduğunu belirtti. Mülakatlarda sorulan sorular ve verilen cevaplardan da bahsederek, bazı çıkarımlar yapılabileceğini söyleyen Kılıç, özellikle üst gelir grubuna hitap eden site projelerinde hedef kitleye ulaşma konusunda çeşitli stratejilerin geliştirildiğini belirtti. Bu stratejiler arasında operatörlerden temin edilen 400 TL üzeri telefon faturası, çok ünlü markaların mağazalarında bulunma ve müşteri olma durumunun tespit edilmesi örnek olarak verildi. Projenin hedef kitlesinin daha çok ekonomik durumla ilişkili olarak belirlendiğini bunun da projenin en başında arazinin metrekare başına verim fiyatıyla ilişkili olduğu ifade edildi. Daha sonra proje için düşünülen konsept kısmı ve sosyo-kültürel altyapı, hedef kitlenin belirlenmesinde ikinci aşama olarak sunuldu. Mülakatların çoğunda insanların konutları itibar nesnesi olarak gördüğü tespiti yapıldığını söyleyen Kılıç, insanların yaşamayı istedikleri konutun ismini ve ‘orada oturmayı’ satın aldıkları belirtti ve tezin sonucunda bu kanısının kuvvetlendiğini ifade etti.

Arapların Çok Konut Aldığı İddiası: Türkiye Piyasasına Spekülatif Bir Müdahale

Kılıç sunumunun sonunda katılımcıların sorularını yanıtladı. Yabancı sermayeden özellikle Arap vatandaşların İstanbul’dan çok fazla konut aldığı algısıyla ilgili bir soruya cevap olarak Kılıç, mülakatlar sırasında bu durumla çok fazla karşılaşmadığını üst gelir grubu için düşünülen konutlar da dahil çoğu alıcının Türk vatandaşı olduğunu söyledi. Bu algının biraz da spekülatif olabileceğini, zannedildiği kadar konut alımı olmayabileceğini bir kenarda tutmak gerektiğini ifade etti ve tezin kapsamı dışında kendi duyumlarından örnek vererek bunun aslında çok da temelsiz bir algı olmadığını da ekledi.

Son olarak konut piyasasının, farklı disiplinlerin bir arada düşünülmesini zorunlu hale getirdiğinden bahsetmek gerekiyor. Hümeyra Kılıç’ın çalışmasında da görülebileceği gibi, mimarlığın ağırlıklı meselesi ve şehirleşmenin etkili bir faktörü olan konut meselesi otantik düşünceden epey uzak bir yerlerde seyrediyor. Türkiye’de ve Müslüman dünyada, yaşamın nasıl birimlerde şekilleneceği, barınmanın ev halinden bir hayat inşası düşüncesine nasıl evrileceği meselesi daha pek çok yeni çalışmayı hak eden esaslı bir mesele olarak karşımızda duruyor.

Leave a Comment