İslamcı Dergilerde Yabancı Okullar: Robert Koleji Örneği

İslamcı Dergiler, Türkiye kültür ve yayıncılık tarihinde zengin bir birikimi temsil ediyor. İslamcı Dergiler Projesi kapsamında çok sayıda dergi taranıp araştırmacıların hizmetine sunuldu. Biz de bu yazımızda Osmanlı Devleti’nin son döneminden itibaren iç ve dış politikada belirleyici öneme haiz olan yabancı okullar meselesini Robert Koleji özelinde İslamcı dergiler üzerinden inceleneyeceğiz.

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891) vefatının ardından Eyüp’e defnedilmek istemektedir. Ancak Rumelihisarı’nın üst tarafındaki arsayı Amerikalılara sattığı ve neticesinde buraya Robert Koleji kurulduğu için bu isteği olumlu karşılanmayacaktır. II. Abdülhamid’in “Protestanlara arsa satan adam, kıyamete dek onların çan sesini dinlesin.” emriyle Rumeli Mezarlığına defnedilecektir.

Muhtelif kaynaklarda yer alan bu rivayetin tarihî sıhhati bizim konumuzun dışındadır. Burada önemli olan nokta yabancı bir okulun kurulmasının hangi duygulara zemin hazırladığı ve nasıl algılandığıdır. Bu yazıda Robert Koleji örneği üzerinden Türkiye’de kurulan yabancı okulların İslamcı dergilerde nasıl algılandığı anlaşılmaya çalışılacaktır.

1969 yılında Pınar dergisinde çıkan ve Robert Koleji ve Faaliyetleri başlığını taşıyan yazıda müellif, Hristiyanlığın İslam alemini yıkmak için tarihi süreçte çok sayıda Haçlı Seferi düzenlediğini ve şimdi ise Haçlı Seferleri’nin form değiştirerek “içimize gönderdiği misyonerlerin kurduğu üslerle kaleyi içten fethetmeye” çalıştıklarını söylemektedir. Yazara göre zikredilen Hristiyanların Türkiye’deki en önemli merkezlerinden birisi Protestan misyonerler tarafından kurulan Robert Koleji’dir.

Müellife göre buradaki kilit tarih Kırım Savaşı’dır (1853-1856). Bu savaşla birlikte başlayan Osmanlı-İngiliz yakınlaşması misyonerlerin Anadolu topraklarına akın etmesine zemin hazırlamıştır. Bu zemini kullanan Amerikalı misyoner Dr. Cyrus Hamlin ise 1863 yılında Rumeli Hisarı yanındaki Ermeni Keşiş Mektebi’nin bir dairesinde 30 Bulgar öğrencisiyle okulu açmış ve eğitime başlamıştır. Burada dikkat çeken nokta buokulun ilk öğrencilerinden olan P. M. Mateef’in söyledikleridir: “Dr. Cyrus Hamlin, Müslümanlık İstanbul’a nereden girmişse Hristiyanlığın da oradan girmesi için Rumeli Hisarı’nın en yüksek kalesi üzerinde bir kolej açmak istiyordu.” Bu ifade okulun ilk öğrencilerinden birisinin söylemesi nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu beyandan anlaşılacağı üzere Pınar dergisindeki habere göre okulun kurulmasındaki amaç İslam alemini manevi ve kültürel yönden fethetmektir.

Okulun kurulmasından 15 yıl sonra 1878 tarihinde ise okula yardım eden Robert adlı bir Hristiyan’ın adı okula verilmiştir. Bunun gerekçesi ise yazının müellifine göre Dr. Hamlin’in misyonerlik faaliyetlerini gizlemeye çalışmasıdır. Okulun Hamlin’den sonra yönetimine geçen Dr. Washburn’un Türkiye’de Elli Sene isimli kitabından alıntı yaparak “Robert Kolej, Bulgaristan devletini kurmak için hazırlanan, Bulgar talebelerini Hristiyan terbiyesine göre yetiştirdi” pasajını aktaran yazar daha sonra kendi yorumunu eklemektedir. Buna göre, yetiştirilen bu öğrenciler 1876 yılındaki Batak olayının “elebaşlığını” yapacak olan “Bulgar İhtilalciler” olarak karşımıza çıkacaklardır. Böylece dergide yer alan habere göre Robert Koleji Bulgar komitacılar yetiştirerek Bulgaristan’ın bağımsızlığa kavuşmasını sağlamıştır.

1971 yılında Yeniden Milli Mücadele dergisinde ABD’nin‘Robert’ına Karşı ‘Fatih Üniversitesi’ olsun başlığı ile verilen haberde bu dönemde Robert Koleji’nin yüksek eğitim kısmının Türk Devleti’ne teslimi noktasında son safhalara gelindiğinin bilgisi verilmiştir. Teslim safhası tamamlanınca okulun adının “Boğaziçi Üniversitesi” olacağı söylense de “bilindiği üzere, okul kasten Rumeli hisarının üstüne inşa edilmiş ve kurucusu Cyrus Hamlin, “Fatih, İstanbul’u nereden aldıysa, biz de oradan alacağız” diyerek asıl gayesini belirtmiştir. Okulun isminin Robert olmasının nedeni ise bu okulun kuruluşunda büyük yardımı dokunan Robert isimli bir kişidir. Okulun havadan çekilen fotoğraflarına bakıldığı zaman ise okul, Rumelihisarı’nın üstüne kurulmuş bir kale mahiyeti arz etmektedir. “Sanki iki kale yan yana durmaktadır.” Bütün bu bilgileri aktardıktan sonra haberin başlığına gönderme yapılarak şunlar söylenmektedir. Robert Koleji’nin Fatih Sultan Mehmet’e düşmanlık amacıyla açıldığı düşünülecek olursa Türk yetkililerin yapması gereken de bu okula “Fatih Üniversitesi” adını vermek olmalıdır. Çünkü “düşmanın Robert’ına karşı, Fatih Üniversitesi, en millî hareket olacaktır.”

1979 yılında İslami Hareket dergisinde çıkan haber ise Robert Koleji (lisesi) bir misyoner ocağıdır başlığını taşımaktadır. Bu okulun kurucusu Türkiye’yi Hristiyanlaştırmak için Amerika’da kurulan birkaç papaz cemiyetinden birisinin azası olan misyoner Dr. Hamlin adlı kişidir. Bu haberde de aktarılan bilgiler yukarıda verdiğimiz iki haberle aynıdır. Yalnız bu haberde ağırlık verilen nokta ise Bulgar meselesi olmuştur. Okulun müdürü Dr. Vuşbirn’den iktibas edilen şu alıntı bu bağlamda oldukça önemlidir. “Benim mektebi terkettiğim 1904 tarihine kadar Bulgar meseleleri ile uğraştık. Bulgarları yetiştirdik. Benden sonrakiler de mektebin ananesine riayet edeceklerdir.”

Mevcut olan bu üç haber üzerinden bir değerlendirme yapmamız gerekirse bu haberlerin dergilerde verilen üst başlıklarına göz atmak bize farklı bir bakış açısı sağlayabilir. Yayımlanan yazıların üst başlıkları sırasıyla Yabancı Okullar, İdeolojiler Kavgasından Akisler ve Çocuklarımız Kimin Tezgahından Geçiyor şeklindedir. Görüldüğü gibi üç haberin de vurguladıkları temel noktalar ve kullandıkları kaynaklar aynıdır. Mevzunun temeli İstanbul’a Müslümanlığın girdiği yere bir okul inşa etmek, Müslümanları manevi ve kültürel yönden fethetmek ve bu okulda Bulgarları yetiştirerek onlara bağımsızlıklarını kazandırmaktır.

Üç haberin de bu eksendeki söylemleri gerçekten dikkate değerdir. Yabancı Okul meselesinin bu anlamda özellikle Pınar dergisinde çıkan haberde vurgulandığı gibi bir nevi “İslam aleminin manevi ve kültürel yönden fethedilmesi” amacına matuf olduğu düşüncesi kendisini İslamcı dergilerdeki “Yabancı Okullar” konulu yazılarda da göstermektedir. Yabancı Okullar ve Kültür Emperyalizmi, Yabancı Okullar ve Yabancılaşma Konusu ve Müslüman Memleketlerinde Misyoner Orduları !gibi başlıklar, Türkiye’de kurulan bu okulların İslamcı dergilerdeki akislerini göstermektedir. Bu okulların kültür emperyalizmi ile eş tutulması ve bu şekilde düşünülmeleri meselenin İslamcı dergiler literatüründe ana hatlarıyla olumlu bir etkisinin olmadığını göstermektedir.

Peki ya bu olumlu olmayan etkinin olumlu hale getirilmesi için yapılması gereken nedir diye sorduğumuz zaman İslamcı dergilerde şöyle bir cevap bulunabilir: Millileştirme. Yabancı Okullar Millileştirilmelidir gibi başlıklar da bunu göstermektedir. Robert Koleji örneği üzerinden Yabancı Okullar tartışmasına İslamcı dergilerin nasıl yaklaştığını anlamaya çalıştığımız bu yazıda haberlerin ana vurgusu yabancı okulların temel amacının kültür emperyalizmi olduğu ve misyoner yetiştirdikleridir. Bu faaliyetlerin önünü kesmek için yapılması gereken ise bu okulların millileştirilmesidir.

19. yüzyılla beraber gündeme gelen ve ciddi anlamda etkilere sahip yabancı okullar tartışması 20. yüzyılda da devam etmiştir. İslamcı Dergiler bu okulların kuruluş amacının salt bir tedristen ziyade belli amaçlara matuf olduğunu düşünmektedir. 1974 yılında Yeniden Milli Mücadele dergisinde çıkan bir haberdeki Yabancı Okulların Kültür Emperyalizmi Devam Ediyor İktidarda Ses Yok! başlığı bu meselenin basit bir konu olmadığını ve hükümetin bir an önce harekete geçmesinin istendiğini göstermektedir.

Leave a Comment