2008 Küresel Krizi ve İslami Finans

İLEM sunumlarda 2016-2017 eğitim-öğretim yılının ilk sunumu Oğuz Karasu’nun 2008 Küresel Krizi ve İslami Finans Yüksek Lisans tezi ile başladık. Karasu tezinin 3 başlıkta sundu. Bu başlıklar; a) 2008 Küresel Krizi ve Krizlerin doğası, b) İslami Finans’ın özellikleri ve işleyişi, c) Büyüme ile İslami Finans Varlık Hacimlerinin arasındaki ilişkinin incelenmesi.

İlk başlık altında krizin reel ekonomiler ile sanal ekonomiler arasında açılan fark sonucu oluştuğundan konuya giren Karasu, 1600’lü yıllarda dünyanın çeşitli yerlerine görülen krizlerin yöresel özelliğini koruduğunu fakat 1860 ve sonrasındaki krizlerin nispeten daha bölgesel olduğunu bizlere iletti. Bunun özellikle gelişen ulaşım ve iletişim ağlarından kaynaklandığı ayrıca ekonomik faaliyet alanlarının uluslararası düzlemde genişlemesinin de bir sonucu olduğu aşikardır. Oluşan finansal balonların; yani reel ekonomiden bağımsız gelişen ve aşırı büyüyen finansal ekonomideki genişlemenin, insanların tercihleri sonucu gerçekleştiğini, çeşitli araçlara biçilen değerlerin ve bu araçlarla gerçekleştirilen işlemlerin sonunda patladığını, bu patlamaların reel krizlere yol açtığını belirtti. 2008 krizinin Küresel medyana gelmesinin, uluslararası ticaretin dolar üzerinden yürümesi ve krizin ABD’de patlak vermesinden kaynakladığını söyledi. ABD’deki finansal ürünlerin ve türevlerinin AB’nin ve diğer ülkelerin finansal piyasalarında kullanılması krizin derinliğini artırdı, küresel ölçekte bu krizden etkilenmeyen hiçbir ülkenin kalmadı.

Karasu’nun belirttiği üzere, 1929 yılındaki Büyük Buhranı’nın tersine 2008 Krizine likidite bolluğu yol açtı. Düşük gelirli ve yüksek riskli kesime verilen kolay kredilerin geri dönmemesi ve son kredi mercilerinin krizi telafi edici yönünün sürekli planda tutulması, ekonomik birimlerin işlemleri sahte bir güven havası içinde sürdürmelerine sebep olarak krizin önlenemeyecek seviyeye gelmesine yol açtı. Krizin bu dereceye gelmeden önce kabul edilmediği, bunun kabulünün sistemin sorunlu oluşunun kabulü olacağı gerekçesiyle son kredi mercilerinin ideolojik yaklaşımını bizlere anlatan Karasu, 8 trilyonluk bir zararın ortaya çıktığını ve bu zararın vergiler yoluyla orta gelir seviyesindeki insanlara yansıtılmasını da sistemin işleyişinin bir sonucu olduğunu belirtti. Rakamların arkasındaki hayatlara değinerek, krizin bedelinin doları elinde tutan veya dolarla işlem yapan dünyadaki herkese yansıdığını yaptığı alıntılar ve örneklerle tasvir etti. Gelişmekte olan ülkelere sunulan krizden çıkış reçetelerinin ülkelerin kültürel, iktisadi,sosyal altyapılarına bakılmaksızın sunulduğunu ve kriz sonrası karşılaşılan sonucun sistemden nemalanan tarafların değil de daha düşük seviyedeki insanlar tarafından karşılandığını bildirdi.

Sunumun 2. Başlığı altında İslami Finanstan bahseden Karasu, bu alanın 1970’ten sonra gelişmeye başladığını 2000 yıllardaki yükselişini grafiklerle açıkladı. İslami finans, finansal ekonominin reel ekonomiden bağımsız büyümesini engelliyor. Bunu hem Şer’i yollarla denetleyerek hem de 2.cil piyasalarda gerçekleşecek işlemlerin çok düşük sayıda İLEM İHTİSAS SUNUM-DİZİ SEMİNER RAPOR TASLAĞI 2 kalmasıyla sağlıyor. Sukuk, icara, mudarebe gibi İslami Finans ürünlerinden kısaca değinerek bu alanda çalışmalar yapan ülkelerden bahseden Karasu, genişleyen İslami Finans sektöründe özellikle Türkiye’nin yer alması gerektiğini vurguladı.İslami Finans daha az risk daha az kazanç sağlayan bir sektör. Sadece Müslümanlar için değil, Müslüman olmayanlar içinde güvenli bir alan.

3. Analiz kısmında 19 ülkenin verilerini değerlendiren Karasu, kriz sonrası İslami Finans sektörüne olan talebin arttığını ve sektörün gücünün gelecekte insanların talepleri doğrultusunda artacağını hatta ötesinde sisteme entegre olmaktansa alternatif bir sistem oluşturulabileceğini söyledi. Bu alanda önümüzde uzun bir yol olsa sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için bunun gerekliliğini krizin sonrasında oluşan yıkımlardan çıkartmamız gereken bir sonuç olduğunu da belirtti.

Değerlendiren: Abdullah Talha Genç

Leave a Comment