Ahlak Duygusu Hayvanların İnsanoğluna Mirası mıdır?
Ahlak Duygusu Hayvanların İnsanoğluna Mirası mıdır?, Tuğba Torun, 3 Ocak 2015 Cumartesi, 16.30
İLEM Sunumlara bu hafta Marmara Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Tuğba Torun, Ahlak Duygusu İnsanoğluna Hayvanların Mirası mıdır? sorusuyla konuk oldu.
Çeşitli sorular ışığında gerçekleşen sunuma Torun, ilk olarak “Biyolojik evrim teorisinin alanı sadece biyolojik var oluşla mı alakalı yoksa daha geniş bir alanı mı kapsamaktadır?” sorusunun açıklamasıyla başladı. Bu açıklamasında öncelikle sıkça tartışılan evrim teorisini özetledi. Daha sonra evrimcilerin gözünden, insanlarla hayvanlar arasındaki benzerliklere değinerek “Hayvanlarla ahlak bakımından ortak yönlerimiz nelerdir? Hayvanlarla insanlar arasındaki benzerlikler hangi noktadadır?” sorularına yanıtlarıyla açıklık getirdi.
Başta Darwin olmak üzere evrimciler, evrim teorisinde insanlarla hayvanların ortak bir atadan geldiğini savunur. Ortak bir atamız varsa biyolojik, bedensel, zihinsel ve ahlaki yönden de ortaklıklarımızın var olduğunu ileri sürerler ve ahlakın evriminden bahsederler. Ahlak, insana özgü bir özellik olduğu için evrimciler teorilerinde, hayvanların da ahlakının olduğunu, evrimsel varoluşun, içinde neleri ihtiva ettiğini tartışırlar. Darwin; duyguların da evrim geçirmiş olduğunu, beyin yapımızda hayvanlarla ortak yönlerimiz varsa duygusal olarak da ortak yönlerimizin olduğunu ve ahlakımızı da hayvanlardan almış olduğumuzu savunur.
Evrim teorisinde, hayvanların beyin yapılarındaki özellikler onların bir takım ahlaki içgüdülerinin olmasına sebep olmuştur, denir. Hayvanların ayak uydurma çabaları sonucunda, onlara faydalı özelikler kazandıran bir evrim vardır. Onlar için evrim sürekli ilerleyen bir süreçtir. Yine de bizim sahip olduğumuz ahlaktan ziyade hayvanlardakinin içgüdüsel olduğunu savunurlar. Zaman içerisinde evrimsel ilerlemeyle bu içgüdüler, beyin ve sinir yapılarının gelişmesiyle yavaş yavaş bilinçli ve iradeli bir şekilde sergilenir hale gelmiş ve insan ortaya çıkmıştır. İçgüdü olan potansiyel, gelişe gelişe daha karmaşık biyokimyasal ve sinirsel gelişmelerle bilinçli ve iradeli davranış haline dönüşmüştür, yorumu yapılır. Hayatta kalmak ve varlığını sürdürmek temel ilkesiyle bu ilkenin doğurduğu fiiller sonucu içgüdüsel olarak var olan ilk ahlaki duygu davranışları olan öfke, korku ve bencilliği doğurmuştur.
Darwin, doğal ortamlarında hayvanları inceleyerek hayvanlarla neleri paylaştığımızın, nelerin ortak olduğunun sorularına cevap aramıştır. Memeli ve sosyal hayvanların grup halinde bir hayat yaşamaları, bir mekânı topluca paylaşmaları tabi bir ahlakın olduğuna işarettir, sonucuna varmıştır. Darwin, sosyal takdir arzusu, sempati, başkalarının duygularına ortak olma gibi davranışları hayvanlarda görerek onların da bir takım ahlaki duygulara içgüdü olarak sahip olduğunu söyler ve hayvanlar, bizim kadar gelişmiş olmamakla birlikte bir takım ahlaki yeteneklere sahiptir, der. Torun, sosyal hayvanların dünyasından ahlaki davranış örnekleri olarak at, köpek, karınca gibi birlikte yaşayan sosyal hayvanları örnek gösterdi. Mesela bir köpek kendi grubundan ayrıldığında mutsuz olurken, başka köpeklerle beraber mutlu olur, oynar. Evrim teorisinin iddiaları doğal hayatta gözlemlenmiş. Doğal hayattan hareketle belirlenmiştir. Bu noktada Buffalo ve sürü köpeklerinin grup hayatlarından örneklerine değinen Torun, özgecilik, yardımlaşma gibi bir takım ahlak duygularının bu hayvanlarda da vardır görüşüne dayanak oluşturduğunu ifade etti. Fakat özgeci duyguların dışında hayvanlardaki davranışların bencil davranışlar olduğunu söyledi.
Sonuç olarak, içgüdü olarak hayvanların sahip oldukları davranışlara tabi ahlak, bilinç ve iradeyle insanların sahip olduğu davranışlara ise kesbi ahlak denir. Bir davranışa ahlaki nitelik kazandıran, o davranışın bilinçli ve istekli yapılmasıdır. Programın sonuna doğru, evrim teorisinde bugün de tartışmalar olduğundan, bunun genetik üzerinden nasıl yürütüldüğünden bahseden Torun, çeşitli örneklerle ahlakın beyinle ilişkisine değinerek sunumunu sonlandırdı. Sunum sorular ve tartışmalarla sona erdi.