Arap Ayaklanmalarının Ekonomi Politiği ve Demokrasiye Geçiş Denemesi: Mısır Örneği
İLEM sunumlarının 25 Şubat 2017 tarihli oturumunda Taha Eğri, “Arap Ayaklanmalarının Ekonomi Politiği ve Demokrasiye Geçiş Denemesi: Mısır Örneği” isimli çalışmasının sunumunu yaptı. Arap ayaklanmaları ve Mısır, medyada popüler bir konu olmasına rağmen bu alanlarda akademik çalışmaların yetersiz olması daha detaylı bir araştırma yapılmasını gerekli kılmıştır. Arap ayaklanmalarında ülke bazında inceleme yapılması önemlidir çünkü bu ülkeler birbirinden birçok noktada farklılık arz etmekteler. Mesela Mısır’ı incelerken ekilip biçilen arazinin ülke topraklarına oranına az olmasını ve nüfusun da bu alanlarda toplanmış olmasını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Hüsnü Mübarek’in istifasından, Abdel Fettah Al-Sisi’nin darbesine kadar geçen süredeki demokrasiye geçiş denemesi incelenecektir. Mübarek’in devrilmesine yol açan olaylar, neden ve sonuç ilişkisi bağlamında değerlendirilerek; monarşi sistemini sonlandıran 1952 darbesi sonrasında Mısır ordusunun ekonomi ve siyaset içerisindeki rolü tartışılmak suretiyle siyasal sistemin dönüş(eme)mesindeki etkinliği ele alınacaktır. Çalışma, çeyrek asırdan uzun bir süre iktidarını sürdüren askeri-otoriter bir rejimin yıkılmasına rağmen, kısa bir sürede, iktisadi ayrıcalıklarını korumak için ordunun yönetimi yeniden ele geçirmesinin analizi açısından önem arz etmektedir.
Mısır 4 tane zaman dilimine bölünerek çalışma anlatıldı. Bu dönemler 1922-1952, 1952-1970, 1970-1981 ve 1981’den günümüze gelen, farklılaşan uygulamaların olduğu dört zaman diliminden oluşuyor. Bu zaman dilimlerinin dinamiklerini iyi anlamak Arap ayaklanmalarının sebeplerini gözlemlemek açısından önem arz etmektedir. 1922-1952 dönemi özetle açık ekonomi ve serbest ticaretin desteklendiği bir dönem. Dönemin sonlarına doğru serbest ticarete yönelik artan tepkiler oluyor ve sonunda darbe ile bu dönem kapanıyor. 1952-1970 dönemi ise hegemonik elitlerin gücünün yavaş yavaş azaltması ve özel şirketlerin devletleştirilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Dönemin sonlarına ekonominin büyük bir çoğunluğu devletin eline geçiyor ve ordu da askerin ihtiyacı olan sektörlere girmiş bulunuyor. 1970 dönemi ise batıyla daha yakın ilişkiler kuran ve dışarıya açık bir dönem. Dışarıya açık bir şekilde iyi yönetilemeyince ülke dönemin sonlarına doğru cari açık sorunlarıyla karşılaşıyor. Enver Sedat’ın ölümüyle artık Hüsnü Mübarek dönemi başlıyor. Çalkantılarla başlayan bu dönem, ilerleyen zamanlarda dışarıdan gelen yatırım ve yardımlarla güzel bir büyüme trendi yakalıyor. 90’lı yıllara gelindiğinde ise istikrarlı büyüme sürdürülemediği görülüyor ve ülke borç krizine giriyor. Sonrasında IMF ile yapılan müzakereler döneme damgasını vuruyor.
Çalışmanın temelde 2 tane parçası var. Birincisi, ayaklanmaların ortaya çıkmasındaki ekonomik sebepler. İkincisi ise Mübarek istifasıyla başlayıp Sisi darbesiyle sonuçlanan bu geçiş sürecinin ekonomi politik olarak incelenmesi. Çalışmada metot olarak kurumsal iktisadi metotları uygulanıyor.
Ekonomik sebepleri 4 tane başlık altında toplayabiliriz.
- Yoksulluk, kalkınma ve gelir dağılımı
- Yüksek işsizlik ve işçi hareketleri
- Özelleştirmeden duyulan rahatsızlık
- Hükümet etkinsizliği
Arap ülkelerinde ekonomik büyümenin yeterli olmasına rağmen sağlıklı bir büyüme olmadığını görüyoruz. Daha çok dış kaynaklarla beslenerek oluşturulan bir büyüme görüyoruz. Mısır’da yoksulluğa baktığımızda ise 2005 sonrasında ciddi bir bozulma görünmekte. Ekonomideki dalgalanmalar halkın tepkisini çekmeye başlamıştır. Özelleştirmelerle beraber işsizlikte de bir artış yaşanıyor.
İkinci kısma geçersek, burasını da kurumsal iktisadın temel araçlarından yola çıkarak açıklamaya çalışacağız. 2004 sonrasında ordu ve siyasal elitler arasında bir ayrım oluşuyor. De Facto güç ordunun elinde dururken De Jure güç ise ülkeyi yöneten siyasilerin elinde oluyor. Mübarek bu ayrıştırmayı kendinden sonra başa geçmesini planladığı oğlu için yapıyor. Orduya dayalı bir sistemden elitlere dayalı bir sisteme 2004 yılından sonra geçiş yapılıyor.
Sunumun sonunda ise yazar katılımcılara ordu ve elitlerin yapabilecekleri stratejileri oyun teorisi modeliyle açıklayarak sunumunu tamamladı. Katılımcılardan gelen sorular ve Taha Eğri’nin cevapları ile oturum sona erdi.