Batı düşüncesi: Felsefi Temeller – Kasım Küçükalp, Ahmet Cevizci

Batı Düşüncesi – Felsefî Temeller, Kasım Küçükalp, Ahmet Cevizci, İsam Yayınları, İstanbul, 2014, 252 s.

Batı düşüncesi – Felsefi Temeller kitabı Prof. Dr. Ahmet Cevizci ve öğrencisi Doçent. Dr. Kasım Küçükalp tarafından Batı düşüncesinin mahiyetine ve tarihi sürecine odaklanmak amacıyla kaleme alınmış ve 2009 yılında ilk baskısı yapılmıştır. 2014 yılında ise İsam Yayınları tarafından yayınlanan kitap 252 sayfadır.

Günümüzde tüm dünyada kültürden, sanata, ilimden siyasete her alanda etkin bir güce sahip olan Batı’yı anlamak ve anlamlandırmak için tam da her alana kaynaklık eden Batı Düşüncesinin mahiyetini bilmek biz Batılı olmayanlar için kaçınılmazdır. Batı Düşüncesi kitabı, diğer düşünce geleneklerinden farklı olarak “Batı” ya özgü olan düşünme tarzını tarihsel anlamda kaynaklarını göstererek günümüze kadar yaşadığı değişim ve dönüşümlerle birlikte bizlere anlatmaktır. Bu düşünme tarzı da kaynaklarını Grek düşüncesine kadar götürüp tarihini Antik Yunan’la başlatmış, Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlığın etkisiyle devam etmiştir. Rönesans ve bugün modern olarak adlandırdığımız bilim ve felsefenin doğuşuyla temellenmiştir. Yirminci yüzyıldan itibaren de bu düşünme tarzı çeşitlenmiş ve temelde modern düşünme tarzını devam ettiren felsefelerle bu düşünce tarzını ciddi bir şekilde birçok alandan eleştiren felsefelerin olduğunu söyleyebiliriz. Bu kitap da tarihsel olarak klasik, modern ve çağdaş olarak ayrımını yaptığı Batı düşüncesinin temel taşlarını ilişkiler kurarak bağlantılı bir şekilde anlatmış, okuyucunun zihninde Batılı anlamda düşünme tarzının temellerini ve mahiyetini anlamasını kolaylaştırmıştır.

Kitabın konuyu anlatım şekli ve üslubuna değinecek olursak, kitabın başında Batı düşünce tarihinin şemasını çok iyi oluştururarak kitap boyunca bu şemayı adım adım takip ettiğini söyleyebiliriz. Bu sayede kitapta birbirinden kopuk bilgilerden ziyade birbiriyle bağlantılı neden-sonuç ilişkisi oturtulmuş sistemli bilgiler okuyoruz. Diğer bir taraftan Batı düşünme tarzının oluşum sürecini okuyucuya sade bir dille adım adım bilgileri inşa ederek anlatmış. Örnek olarak yapılan ayrımlar klasik, modern ve çağdaş felsefeyi birbirinden ayrı ve kopuk olarak anlatılmamış aksine değil yaşanan değişimleri sebepleriyle anlatılmış En başta çizilen genel şemaya verilen aynı özeni biz kitabın içindeki ayrıntılarda da görebilmekteyiz. Ayrıca bir felsefe kitabı için dili gayet sade ve anlaşılabilir. Bir felsefe öğrencisi olarak diyebilirim ki zihnimdeki dağınık birbirinden kopuk bilgileri belirli bir sistemde anlamamı ve daha iyi kavramamı sağladı.

Kitaptaki temel fikirlere değinecek olursak, ilk kısımda Klasik Batı Düşüncesi başlığı altında Antik Yunan ve Ortaçağ Hristiyan felsefesi anlatılmıştır. Bu dönemki düşünce tarzı için diyebiliriz ki felsefi anlamda insanı aşkın bir hakikat algısı vardı ve bunun üzerine felsefe inşa ediliyordu. Sorulan temel soruların başında evrenin özünün ne olduğu, ilk maddenin ne olduğu soruları vardı. Ortaçağ felsefesi bir anlamda bu felsefeyi Hristiyanlık dogmalarını rasyonel bir biçimde kanıtlamak için kullanmıştır. Descartes’le birlikte başlayan Modern düşüncenin ise ekseni insan merkezli olmuş ve sorduğu sorular değişmiştir. Artık ontolojik temelli varlık soruları yerini epistemolojik temelli-bilgi sorularına bırakmıştır. Ben neyi, nasıl bilebilirim sorusu temel soruların başında gelmiştir. Kitapta da belirtildiği üzere Çağdaş Batı Düşüncesi için diğer iki kategoride yaptığımız gibi homojen bir düşünce algısından bahsedemiyoruz. En temel olarak onu da iki alt başlığa daha ayırarak Analitik Felsefe ve Kıta Avrupası Felsefesi adı altında çeşitli filozofların farklı düşüncelerinden bahsediyoruz. Analitik felsefe, modern felsefi düşünceyi çizgisinde devam ettiren bir akım olmuş ve ortak payda olarak birçok filozof dil felsefesi üzerine odaklanmıştır. Kıta Avrupası Felsefesi de modern düşünceyi eleştirerek ve yorumlayarak bir düşünce sistemi oluşturmuştur.

Leave a Comment