Disiplin Kurulu Karar Defterleri Işığında Lise Gençliğinin Değişen Değer Tutumları
Disiplin Kurulu Karar Defterleri Işığında Lise Gençliğinin Değişen Değer Tutumları, Arife Gümüş, 1.2.2014 Cumartesi, 18.00
İLEM tez sunumları programı dâhilinde Şubat ayının ilk konuğu olarak İLKE araştırmacılarından Arife Gümüş’ü ağırladık. “Liselerde Disiplin Cezasına Konu Olan Davranışların Değerler Perspektifinden İncelenmesi (Üsküdar Örneği / 1980-2010)” başlıklı yüksek lisans tezini sunan Gümüş, liselerde disiplin cezalarına konu olan davranışların zaman, okul türü, cinsiyet ve sınıf değişkenlerine göre ne tür değişimler geçirdiğinden ve bu değişimlerin değerler açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiğinden bahsetti.
Veri toplama aracı olarak nitel ve nicel yöntemlerinin kullanıldığı tezde, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bulunan beş faklı lisenin disiplin kurulu karar defteri incelenmiş. Çalışma kapsamında, bahsi geçen beş okulun disiplin kurulu karar defterlerinde 1980-2010 yılları arasında disiplin cezasına konu olan davranışların tetkik edildiği doküman incelenmiştir. Disiplin kurulu karar defterlerine yansımayan davranışların neler olduğunu tespit etmek için -disiplin kuruluna başkanlık eden- müdür başyardımcıları, disiplin işleyişinde önemli rol üstlenen rehberlik servisleri ve ders içeriği itibariyle okulların disiplin gidişatına etkisi olduğu düşünülen DKAB öğretmenleriyle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Sunumda temel olarak disiplin kurulu karar defterleri ve öğretmen görüşmelerinden elde edilen bulguları değerler perspektifinden analiz eden Gümüş, konuyu temel olarak “disiplin olaylarında okul türü, sınıf, cinsiyet ve yıllara göre farklılaşan niteliksel değişimler” ve “disiplin cezasına konu olan davranışlar ve değer ilişkisi” başlıkları altında bizlerle paylaştı. Gümüş, söz konusu değerlendirmelerini, kimliksiz hitap biçimleri olarak değerlendirdiği “kanka, kanki, panpa” gibi kavramsallaştırmalarla ve “tükettiğim kadar değerliyim!” gibi sloganların analizi ile zenginleştirdi.
Disiplin olaylarının okul türüne göre farklılaşan niteliksel değişimler gösterdiğini söyleyen Gümüş, genel lise türleri arasında en çok disiplin sorununun yaşandığı okul türünün “Ticaret Meslek Liseleri” olduğunu tespit etmiştir. Gümüş, bunun sebebinin öğrencilerinin akademik başarılarının düşük olması ve bu durumun, öğrencilerin okul ve aileleri ile olan iletişimlerini olumsuz yönde etkilemesi olduğunu ifade etti. Bunun yanında, farklı türde okulların kendi içinde disiplin anlayışlarının farklı olduğunu ve buna bağlı olarak değer yargılarının değişiklik gösterdiğine dikkat çekti. Söz gelimi diğer okullar için normal görülen yahut hafif cezalara tekabül eden davranışlar, “İmam Hatip Liseleri”nde ciddi cezalara tekabül edebiliyor. Yıllara göre disiplin cezalarının değişimi söz konusu olduğunda ise özellikle iletişim teknolojilerinin yaygılaşması ile birlikte geleneksel değer yargılarında büyük değişimlerin yaşandığı gözleniyor. Bu anlamda öğretmenlerin de zaman içinde itibar kaybı yaşadığını tespit eden Gümüş, zamanla okullarda öğretmene yönelik sözlü ve fiziksel şiddete daha çok rastlandığını belirtti. Değişen öğrenci-öğretmen ilişkisinde öğretmenin saygınlığını yitirmesinin ardından, öğretmen-veli ilişkisinde de değişimler yaşanmış. Bu bağlamda Gümüş, “eti senin, kemiği benim!” anlayışından, “her şeyi benim!’’ vurgulu çocukerkil aile yapısının teşekkülüne geçildiğini ifade etti.
Disiplin cezalarına konu olan davranışların, cinsiyet oranlarına göre değişimi söz konusu olduğunda zamanla gençler arasında cinsiyet farklılığının azaldığı görülüyor. Gümüş, incelediği otuz yıllık disiplin kayıtları ışığında zamanla dayak atan, çete kuran, toplu kavgalara karışan, kabadayı tavırlarına sahip olan kız öğrencilerle karşılaştığını ifade etti. Zira 80’li ve 90’lı yılların aksine 2000’li yıllarda disiplin vakalarında kız öğrencilerin sayıları erkeklere paralel olacak şekilde artış gösterdiği de tespitleri arasında. Özellikle gençler arasında kullanılan yaygın hitap şekillerinden olan “kanka, kanki, panpa” gibi kullanımların, herhangi bir duygu yahut cinsiyete tekabül etmediğini ifade eden Gümüş, böylelikle gençlerin, aralarındaki ilişkiye cinsiyetler üstü bir konum imajını verdiklerini ifade etti.
Gümüş, disiplin cezalarına konu olan davranışlar ve değer ilişkisi bağlamında gençlerin zamanla toplumun gözlem alanında değillerse istediklerini yapabilecekleri kadar özgür oldukları fikrine kapıldıklarından bahsetti. Gençlerin, marka ürünleri kullandıkları, tükettikleri kadar değerli oldukları ve kendi değerlerini kullandıkları ürünlerin “maddi” değeri üzerinden tayin ettiklerini dile getiren Gümüş, sorumluluk almayı kabul etmedikleri fakat haklarını talep ettikleri ve elde edemedikleri konusunda bir mücadele yöntemi olarak kavgayı kullandıkları hususlarını tespit etmiş. Bu tespitlerini, “gözlenmiyorsan dilediğini yap!”, “Tükettiğim kadar değerliyim!”, “Sorumluluğu olmayan hakların peşinde!” ve “Sahip olmama haksızlığı ile bir mücadele yöntemi olarak kavga” başlıklarında özetleyen Gümüş, paylaştığı öğrenci hikâyeleriyle de zaman zaman gülümseten, zaman zamansa gençlerin dünyalarındaki bu değişim üzerine yeniden ve incelikli şekilde düşünmeye sevk eden ayrıntılara yer verdi. Bu noktada Gümüş, öğrencilerin gerçek dünyadan kaçmak amacıyla sanal gerçeklik alanı oluşturduklarını ve günlük hayatta savunulan değerlerin formlarını değiştirerek yeni kimlikler inşa ettiklerini belirtti. Gümüş, burada sanal hayatın bir getirisi olarak, sınırsız özgürlük, emeksiz başarı, para ve cinsel arzuların tatmininin temel değerler olarak ön plana çıktığını vurguladı.
Sonuç itibariyle Gümüş’ün, Üsküdar ilçesindeki farklı türlerde beş okulun disiplin kurulu karar defterlerinin 1980-2010 yılları arasındaki tutanaklarını incelediği çalışması, otuz yıllık süreçte gerek eğitimciler gerekse öğrenciler zaviyesinden değer algısının nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor. Gümüş’ün tezini özgün ve güçlü kılan ise, tezin araştırması kapsamında gerçekleşen doküman incelemesi ve bu yöntemi destekleyen derinlemesine görüşmeler. Tezde disiplin arşivine yansıyan ceza gerektiren davranışların zaman içinde nasıl ve ne yönde değiştiği ortaya çıkıyor. Öğrenci-öğretmen, öğrenci-idare ve öğretmen-veli ilişkisinde açıkça görülen bu değişim, öğrencilerin kullandıkları dil ve davranışlarında da kendisini gösteriyor. Gümüş, bu durumun öğrencilerin değer algısının değişimi ile ilgili olduğunu tespit etmiş. Bu noktada okullarda uygulanan “değerler eğitimi”nin ön plana çıkarılması ve toplumun her kesimi tarafından bu eğitimin desteklenmesini de çözüm önerisi olarak sunulmuş. Tezin din eğitimi alanına önemli bir katkı sunmasının yanında, özellikle değerler eğitimi alanında çalışanlara yöntem anlamında bir örnek sunduğu muhakkak. Hâlihazırda YÖK’ün tez arşivinden tamamına ulaşılabilen bu tezin, yakın gelecekte makale olarak yayımlanacağının müjdesini de vermek isterim.