Emek Neydi?

Yazar: Kevser Rabia Mumcuoğlu

Emek kelimesinin sizde çağrıştırdığı mana nedir? Çalışmak mıdır veya çabalamak? ‘Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü’ demiş Türk Dil Kurumu bu kelimenin manası için. Emek günümüzde noksandır, onu daha kapsayıcı bir şekilde izah etmek gerekmektedir, bu sebeple bunca basitleştirilmiş bir anlam yeterli olmayacaktır. Bunun aksi ne denli inkâr edilirse edilsin, modern dünyamız bu ahlaki ve zaruri olgudan epeyce yoksundur. İnsan güç kullanmayı, kafa yormayı bir kenara bırakmış ve bunları kendi yerine yapan robotların esiri olmuştur. Bunun neticesinde emek, batmakta olan bir güneş gibi insanlığın üzerinden el etek çekmiştir.

Filvaki, denilebilir ki insanın esiri oldu dediğiniz robotlar da bir emeğin ürünü ve neticesidir. Ancak benim emek demekle kastettiğim bu değil. Bir misal vererek size bunu izah etmek istiyorum. Son zamanlarda bir aile tarihi yazmak gayreti ile kolları sıvamış ve bu hususta aile büyüklerim ile uzun uzadıya sohbetlerde bulunmuş idim. Öyle hadiselere misafir oldu ki kulaklarım, yaşadığım çağdan yüz çevirdim. Döndüm yüzümü Anadolu’nun emekçi vakitlerine. Kâh halamlarla tarlada sabahtan akşama orak salladım, kâh dedemle ekmek parası için bir İstanbul bir Çankırı arası mekik dokudum. Ne denli rahat, ne denli fuzuli yaşıyor olduğumuzu anladım onların çocukluklarına, gençliklerine gidip geldikçe; verdikleri emeklere, yaşadıkları zorluklara şahitlik ettikçe.

Zorluk, emek demem ile anlamayın ki bunlar geride bırakıldıkları için şâd olunan zorluklar veyahut sanmayın ki onlar için dönülmek istenmeyecek vakitler bunlar. Aksine! Her muhabbetimizde iki kelamlarından biri şuydu muhakkak: sorsan ya dönmek ister miyim o vakitlere yine, elbette isterim, hem de çok isterim. Sebebi nedir bu arzunun peki, zira demezler mi insan hiç tekrar yaşamak ister mi aynı zorlukları? Derler demesine, ancak insan ister. Zorluğun peşinden mutluluk varsa, huzur varsa ister. Şayet o mutluluk, o huzur, o sükûnet bir emek neticesinde alın teriyle, gönül rahatlığıyla elde edilmiş ise elbette ister.

Amcam dedi ki bir gün: “Eskiden hep emek vardı, yorulmak vardı. İnsanlar huzurluydu, duyguluydu, arı duruydu beyinler.” Şimdi nasıl? Şimdi biz değil miyiz zihnini de kuvvetini de beşer icadı nesnelere yükleyen. Emek verilmeyen meşgalelerin ardından huzur aramaya, başarı aramaya çalışmaya başladı insanoğlu. Böylece emek kavramını Anadolu’ya, emeğin ekmek olduğu, huzur olduğu coğrafyaya gömdü. Emek olmaksızın ekmek olmayacağını unuttu. Emek olmaksızsın kul olamayacağını unuttu. “وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ” diyor Allah da zaten kuluna; ki insanoğlu onu da unuttu. “Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur.”

Leave a Comment