İslam Bilimlerinde Dönemlendirme Sorunu
İslam Bilimlerinde Dönemlendirme Sorunu, Ömer Türker, 20 Mart 2015 Cuma, 18.00
“İslam Bilimlerinde Dönemlendirme Sorunu” adlı sunumunda Ömer Türker, İslam ilimlerinde dönemlendirme probleminin bu ilimlere yönelik bizzat farkındalığın oluşması açısından tartışılması gerektiğine işaret ederek başladı.
İslami ilimlerde genel anlamda bir mütekaddimûn ve müteahhirûn dönemlendirmesi yapıldığını vurgulayan Türker, mütekaddimûn tabirinin disiplinlerin inşa dönemi için; müteahhirûn tabirinin ise inşa sürecindeki teorilerin disiplinin temel düşüncesi ile tutarlılığını sağlayan dönemler için kullanılageldiğini ifade etti. Türker, İslam ilimleri dönemlendirmelerini belirleyen dört temel ölçütten bahsetti. Bunlardan birincisi: ilmî disiplinlerin kuruluşu, kuruluş sürecinin tamamlanması ve iç problemlerin ele alınıp yeni bir sürece girilmesi bakımından yapılan dönemlendirmedir. Türker, konuyla alakalı olarak klasik anlamda yapılan dönemlendirmelerin herhangi bir teori değişikliği üzerinden değil disiplindeki teşekkül süreci dikkate alınarak yapıldığını vurguladı. Dolayısıyla disiplinlerin mütekaddim ve müteahhir dönemleri arasında temel konularda hassaslaşmalar söz konusu olmuşsa da genel anlamda bir teori değişikliğinden bahsedilemeyeceğini savundu.
Türker’e göre dönemlendirmenin ikinci ölçütü ilimler arası geçişlilik ile alakalıdır. Zira bir disiplinin kendi teşekkülü için diğer disiplinlerin teorilerini kullanması ve bu kullanım sonucunda diğer disiplinleri etkilemesi bir dönemlendirme ölçütü olmuştur. Üçüncü ölçüt ise İslam ilimlerinin kendi klasiklerini oluşturma sürecidir. Bu klasikler bir disiplinle ilgili daha önceki çalışmaları da kendi içerisinde tartıştığı için önceki çalışmalara dönmeyi gerektirmeyecek nitelikteki çalışmalardır. Dördüncüsü de siyasi vakaların ilmi çalışmalar üzerindeki etkileri açısından yapılan dönemlendirmedir. Buna önek olarak Moğol istilası gösterilebilir. Zira Moğol istilası sırasında kütüphanelerin imha edilmesinden dolayı İslam ilimlerindeki kaynak eserlerin ortadan kalkması problemi baş göstermiş ve ansiklopedik eserlerin yazılması söz konusu olmuştur.
Türker konuşması esnasında, klasik dönemlendirmelerin bazı sorunlarına değindi. Bunlardan bir tanesi dönemler arasında zannedilenin aksine keskin bir geçişin olmadığı idi. Ona göre dönemler arasında uzun bir süre bulunmaktadır. Mesela kelam ilminde müteahhirûn dönemi zannedildiği gibi Gazzâlî ile değil Cüveynî ile başlamış ve Fahreddîn Râzî’ye kadar sürmüştür. Diğer bir problem ise bir disiplindeki teşekkül süreçleri ile ilgili dönemlendirmenin genelleştirilmesi ve diğer bir ekole uygulanması problemidir. Ona göre her bir disiplinin dönemlendirmesi kendi içerisindeki teşekkül süreci ile alakalıdır ve bu yüzden hiçbir disiplinin dönemlendirilmesi diğer bir disiplininin dönemlendirmesine denk gelmez. Hatta bazen bir disiplinin teşekkül süreci genel İslâmî ilimlerin gidiş sürecinin aksine bir yol izleyebilir. Buna Endülüs’teki ilmî süreç örnek verilebilir. Zira Endülüs’te genel İslâm ilimlerinin aksine müteahhirûn dönemi, eskiye (selefe) bir dönüş şeklinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla dönemlendirmelerin tüm İslam coğrafyasındaki ilimleri kapsadığı söylenemez.
Türker’e göre diğer önemli bir problem de okumalarımızdaki mütekaddimûn ve müteahhirûn genellemesi problemidir. Özellikle İslam felsefesi dönemlendirilmesinin Platon ve Aristo’yu kapsayan bir dönemlendirme olduğundan dolayı felsefenin klasik İslam ilimlerinden farklılık arz ettiğine dikkat çeken Türker, bu problemin müteahhirûn olan filozofların mütekaddimûn olarak değerlendirilmesine yol açtığını ve yanlış anlamalara sebebiyet verdiğini ifade etti.
Türker’e göre başta İbn Haldun tarafından yapılan dönemlendirme olmak üzere klasik dönemlendirmeler, modern çalışmalarımızda her ne kadar bizler için bazı sorgulamalarda bulunma konusunda kolaylık sağlamışsa da, süreç içerisinde ekollerde ne oranda teori değişimlerinin olduğu konusundaki takibimizi zorlaştırmaya sebep olmaktadır. Bu anlamda dönemlendirmeye sebep olarak gösterilen gaye sapması aslında tam aksine gaye perçinlenmesi olabiliyor. En güçlü dönemlendirme yazarı İbn Haldun’un yaptığı dönemlendirmeleri stilistik olarak yorumlayan Türker, İbn Haldun’un ilimleri gaye sapması problemi üzerinden dönemlendirdiğini ve teorilere hiç atıfta bulunmadığını iddia etmektedir. Ona göre gaye sapması bir sebep değil bir sonuçtur.
Temelde İslami ilimlerdeki dönemlendirme probleminin ekollendirme probleminden kaynaklandığını düşünen Türker’e göre özellikle aklî ilimlerde ekollendirme konusunda bir muğlaklık söz konusudur. Bu muğlaklık ekollendirme ve dönemlendirme problemlerine zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla Türker yeniden bir dönemlendirme çalışmasına ihtiyaç olduğunu bunu ortaya çıkaracak olan şeyin de doğru bir ekollendirme çalışması olacağını ve bu çalışmanın da teorilerin doğru takibiyle olabileceğini düşünmektedir.