TARİHTE ANLAM SORUNU

Yazar: Kevser Rabia Mumcuoğlu

İstanbul Üniversite’si Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı’nda doktora öğretim üyesi olup tarih felsefesi alanında çalışmalarıyla bilinen Arzu İbişi Temelli tarafından gerçekleştirilen “Tarihte Anlam Sorunu” başlıklı konuşma, tarih felsefesinin en temel konularından biri olan anlam kavramı üzerinedir. Konuşma kavramlar ve tarih felsefesinin farklı anlayışları etrafında şekillenmekte, bahsedilen kavram ve anlayışların anlam sorunu etrafındaki görüşlerini ve konuşmacının bu yaklaşımlara eleştirilerini içermektedir. Temelli, genelden özele şeklinde konuyu izaha başlamakta, tarih felsefesinin sınırları ve alanları üzerine konuşup sonrasında temelde iki ayrı tarih felsefesinin varlığından bahsederek konuya asıl konuya giriş yapmaktadır. Bu iki felsefi görüşten ilki tarihin bilim anlamındaki kullanımını ön plana çıkartan “analitik tarih felsefesi” iken diğeri, Temelli’nin çalışma alanı da olan, “spekülatif tarih felsefesi”dir.


Tarih’te anlam sorunu, Temelli’nin konuşması çerçevesinde “spekülatif tarih felsefesi” alanının bir konusu olmakla birlikte bu konuda konuşurken hareket edilmesi gereken nokta tarihte nihai bir anlamın olup olmadığı sorusudur. Anlam arayışı, Temelli’nin bahsettiği üzere, felsefeci Karl Löwith’e göre, insanı amaç kavramına sürüklemektedir. Bu bakımdan gerçekleştirilen bu konuşmanın hareket noktası da amaç kavramıdır. Konuşma, bütünüyle bir sorular ve bu sorulara yönelik cevap ve eleştirilerden oluşmaktadır. Bu noktada Temelli’nin ortaya attığı sorulardan temel olanları ise tarihte belirli nihai amaçların olup olmadığı ve bu nihai amaçların arka planında insanlığı kurtuluşa erdireceği düşünülen bir nihai plan olup olmadığıdır. Bu soru da beraberinde kurtuluş kavramını konuşmanın bir unsuru yapmaktadır.

Arzu İbişi Temelli’nin konuşması, devamında tarih felsefesinde iki öncül yaklaşım olan “ilerlemeci tarih anlayışı” ve “döngüsel tarih anlayışı” üzerinde ilerlemektedir. İlerleme fikrine göre konuşmanın evvelinde bahsedilen amaç, insanı aşan ve insanın zorunluluk gereği kendisine doğru yöneldiği bir amaçtır. Temelli, tarihin öznesinin kim olduğu sorununu doğuran ve tarihte insanın rolünü indirgeyen bu yaklaşımı gerek konuşmanın bütününde gerekse sonunda eleştirmektedir. İlerlemeci tarih anlayışının karşısında ise döngüsel tarih tasarımı bulunmaktadır. Bu tasarıya göre tarih bir çöküş teorisi üzerinden açıklanmakta ve ilerlemeci anlayışın pozitif yöndeki gelişme teorisine karşın negatif yönde bir çöküşü içermektedir. Bu iki görüş konuşma seyrinde Temelli tarafından, karşılaştırmalı olarak etraflıca ele alınmaktadır.

Konuşmanın yarısına değin açıklanagelen kavramlara, diğer yarımda bir dizi kavramın daha eklendiği görülmektedir. Bunlardan biri geçmiş kavramıdır ve bu kavram döngüselci anlayışlar için büyük önem taşımaktadır. Yüzünü ileriye dönük tutan ve hep bu doğrultuda bir yönelimi benimseyen ilerlemeci yaklaşımın aksine, döngüselci yaklaşımlar geçmişi aydınlatma amacı gütmektedir ki bu da geçmişi bilmekle beraber tarihe bir anlam yüklemeyi gerekli kılar. Yine konuşmanın ikinci yarısında bir dizi yeni soru da dinleyicilerin zihinlerine çağrıştırılmakta ve bunlara eleştirel bir bakış ile yaklaşılmaktadır. Konuşmasının daha öncesinde de Temelli’nin değindiği gibi tarihte bir belirlenmişlik durumu ve tarihte öznenin kim olduğu soruları bu bölümde de ele alınmaktadır. Bu sorularla akabinde özgürlük ve zorunluluk kavramları da tarihte anlam sorununu aydınlatmak amacıyla konuya dâhil edilmiştir. Tarihte belirlenmiş bir nihai amaç var ise ve bu amaç bir aşkın varlık tarafından yerleştirilmiş bir zorunluluk hali teşkil ediyor ise burada insanın özgürlüğünden nasıl söz edilebileceği ve bunun sonucunda tarihin öznesinin kim olduğu sorunun yeniden ortaya çıkabileceği üzerine konuşulmaktadır.

Konuşmanın nihayete ermeden evvelki kısmında Temelli, ihtiyaç ve fayda kavramları ekseninde ilerlemeci tarih anlayışına karşı olan eleştirisini dinleyiciye sezdirmektedir. İhtiyaç kavramı, insanın tarihini anlamlandırırken kendini anlamlandırma ihtiyacına tekabül etmektedir. Geçmişe yönelik bu anlamlandırma kaygısı ilerlemeci anlayışa bir tezat oluştururken fayda kavramı ise daima iyi ve ideal bir yaşam arzusuna karşılık gelmekte ve ilerlemeci tarih tasarısını desteklemektedir. Temelli’nin eleştirilerinden birisi ise bu ilerlemenin ölçeğinin ne denli kapsayıcı olacağı üzerinedir. Bahsedilen ilerleme küçük bir toplumu mu yoksa tüm insanlığı mı kapsayacaktır? Arzu İbişi Temelli, ilerlemeci tarih anlayışının fazlaca iyimser olan daimi gelişme tavrına katılmamakta ve tarih sürecinde ilerlemenin temel olduğu ancak zaman zaman karşılaşılan sorunlar ile gerilemelerin de kaçınılmaz olduğunu belirtmektedir. Nihai olarak Temelli’nin yaklaşımı konuşmanın bütününde yer alan anlayış ve tasarılar karşısında itidalli bir tavır aksettirmektedir.

Arzu İbişi Temelli: 1985 yılında İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İstanbul Üniversitesi Felsefe (Anadal) ve Tarih (Çift Anadal) Bölümlerinden mezun olmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı’nda yürütülen “Giambattista Vico’da Tarih Sorunu” başlıklı yüksek tezini 2011 yılında tamamlamıştır. “Tarih Metafiziğinde Anlam Sorunu” başlıklı doktora tezini ise, yine aynı Anabilim Dalı’nda 2016 yılında tamamlamıştır. Tarih felsefesi, ütopyalar-distopyalar, kimlik sorunu gibi konularda çalışmaları bulunmaktadır.

Leave a Comment