Toplumsal Değişme ve Müzik Beğenileri
Toplumsal Değişme ve Müzik Beğenileri, Zeynep Uğur Güven, 5 Mart 2016, 17.00
5 Mart tarihinde İLEM’de Zeynep Uğur Güven, ‘Toplumsal Değişme ve Müzik Beğenilerinin Değişimi’ üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Panel temel olarak müziksel beğenilerdeki değişimi inceler görünse de esasında insanlık tarihi boyunca üç devrim üzerinden bir değerlendirme gerçekleştirildi.
Temelde müzik tercihlerini belirleyen olgular sosyoekonomik bir arka plana göre şekilleniyor. Yani esasında gündelik sanat pratikleri doğrudan bu dönüşüm üstünde belirleyici rol üstleniyor. Yani aslında toplumsal değişim denilen olgunun belirleyiciliğinin temel sebebi bu beğenilerin doğrudan bu yapıyla şekillenmesinden ötürü bu beğenilerin dönüşümü toplumsal dönüşüm pratikleri ile birlikte okunabilir kılınıyor.
Kültür tanımları çok kolay kullanılabilen şeylerden biri olsa da aslında bu hususta da pek çok farklılık mümkün görünüyor. Bu sunumda referans olarak “bir toplumun üyesi olarak insanın edindiği bilgi ve inançların bütünü “ olan tanım kullanılacaktır. Kültürün önemli olmasının sebebi ise içinde çatışma ve uzlaşı öğeleri barınabilmesinden ötürü kaynaklanıyor. İşte bu yüzden döngüsellik bu noktadan şekilleniyor.
Müzik alanları kavramı da kafa karıştırıcı bir öğe olarak karşımıza çıksa da Alan Feel ‘in belirlediği mot a mot çevirisi, ‘müzik küresi’ olarak görülen kendi içe
risinde ve dışında bir döngüsellik bulunan bir kavram olarak görülebilir. Bu müzik alanları üç temel başlığa ayrılır: Sanat. Popüler. Halk.
Sınıf ayrımı da bunlar üstünden okunabilir. Sanat müziği genel olarak üst zümre müziği olarak okunabilir. Halk müziği ile popüler müzik ilk başta aynı görünse de daha farklı bir anlama sahip zira pop müzik müziğin kitleselleşmesi ile ortaya yeni çıkan bir olgu olarak görülebillir. Ancak müziğin temel manada dönüşümü 1877’de fonograf ile başlıyor. Müziğin temel olarak kaydedilip saklanabilir hale dönüşümü üretim nesnesinin üreticisinden bağının kopması bakımından mühim bir durumu ifade ediyor. Esas olarak bu müziğin ulaşım alanını salondan çıkartıyor. Böylelikle sanatın popülerleşmesinin yolu açılıyor.
Ancak yine de müziğin bugünkü anlamda popülerleşmesi henüz yeni bir süreci ifade ediyor. 70’lerde ortaya çıkıyor ve hızla yükseliyor. Tabi ki bu süreçte kitle iletişim araçlarının keşfi ve aktif kullanımı da oldukça önemli bir yerde duruyor. Bu konu ile ilgili sosyal bilimlerin kavramsallaşmasına dair ilk çalışma da 1981 yılında yapılan bir pop müzik konferansı. Bu konferansta pop müziğin gerek müziksel üretim araçları bakımından gerekse varlığı bakımından bir inceleme nesnesine dönüşmesini izliyoruz.
Dönüşüm bahsine geri dönecek olursak beğenilerin dönüşümü oldukça çok boyutlu süreçler olarak karşımıza çıkıyor. Caz müzik örneğini ele alırsak başlangıçta bir alt kültür müziği olarak ortaya çıkan bir müzik türü olarak hayatımıza giriyor. Ardından Tim Penali’nin elinde popülerleşmeye başlayan süreçte birden üst zümreye ve popüler kültüre aynı anda hitap eden bir müzik türüne dönüşüyor. Bu dönüşüm o kadar farklı mecralara yayılmasına sebep oluyor ki pek çok alt tür doğuruyor. Hatta bir süre sonra bu türü tanımak için bir caz standartları tabirine ihtiyaç duyuyoruz. Zira bugün çağımızı anlamakta bizi zorlayan şeylerde olduğu gibi bu anlamda da ciddi bir muğlaklık karşımıza çıkıyor. Örneğin günümüzde emprovize caz olarak karşımıza çıkan şey Adorno’nun ciddi müzik olarak tanımladığı şeyin bir parçası olarak okunabilir. Zira izleyicinin tam olarak olaya kitlenmesini gerektiriyor. Oysa tersten değerlendirdiğimizde o dönemde caz, Adorno’nun müzik olarak dahi adlandırdığı bir şey değil. Çok ağır bir popülerliğe sahip geniş kapsamlı bir müzik türü olarak görünüyor.
Bir alt–kültür müziği hızlıca yukarı doğru tırmanabilirken yukarıdaki bazı türlerinden de toplumsallaşabildiğini görüyoruz. Örneğin, Mercan Dede Sufi-Tasavvufi olarak tanımlayabileceğimiz sanat müziğini pop ve rock ritimlerle harmanlayarak popüler kültürün bir parçası haline getirebiliyor. Yahut halk müziği çeşitli sanatçıların elinde pop parçalarına dönüşebiliyor.
Yukarıda da dile getirildiği gibi toplumsal değişmeye neden olan olgular doğrudan müzik beğenilerini de yeniden inşa ediyorlar. Örneğin küreselleşme tüm dünyada batı müziğinin bir beğeni nesnesi haline gelmesi ile sonuçlanabilir bir olgu olarak karşımıza çıkabiliyor. MTV’nin bu hususta benimsediği “tek gezegen tek müzik” sloganı bu durumun önemli bir işareti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında tıpkı diğer durumlar gibi MTV de bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşüm sonucu Türkiye’de ilk kurulduğunda pek çok formatı içinde barındıran MTV’nin bugün müziğin belli alanlarında farklılaşmış ve müzik yayını yapmayan bazı kanallara bölündüğünü görüyoruz. Sadece konser yayını yapan dizi yayımlayan kanallar gibi farklı tarzları ile karşımıza çıkıyor. Bu noktada aslında Glocalization kavramı da mühim her yerde yerel renkler taşıyan küresel öğeleri gözlemleyebilir oluşumuz hep yabancı parçalar yayınlayan MTV’nin Türkçe popa yer vermesine sebep oluyor.
Müzik sosyolojisi farklı bir disiplin alanı. Hareket alanı oldukça geniş bir dalı anlatıyor. Bir, sosyoloji olması nedeniyle kentli olanı öncelemesinin yanı sıra temel araştırma alanın dinleyiciler olması nedeniyle sınıfsal kavramların da konuya dâhil edildiği bir disiplin olarak inşa edilmiştir. Bu yönüyle etnomüzikoloji disipline yakın bir noktada ama ciddi nüanslarla farklılaşan bir alanı ifade eden bir kavramdan söz ediyoruz.
Ancak yine de müzik sosyolojisi tabiatı anlama gayretinde olan bir olgu olan müziği inceleyen ve önemi gün geçtikçe artan bir araştırma alanı olarak karşımıza çıkıyor.