Modern Hadis Tartışmaları Bağlamında Muvatta’daki Mürsel Rivayetler

Modern Hadis Tartışmaları Bağlamında Muvatta’daki Mürsel Rivayetler, Rahile Kızılkaya Yılmaz, 20 Aralık 2014 Cumartesi, 16.30

Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Hadis Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak çalışmalarını sürdüren Rahile Kızılkaya Yılmaz, Modern Hadis Tartışmaları Bağlamında Muvatta’daki Mürsel Rivayetler adlı doktora tezinin sunumunu İLEM’in ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Yılmaz, tezinde modern hadis çalışmalarında oryantalistlerin hadislerle ilgili dile getirdiği, isnatların geriye doğru büyüme eğilimi ve ıslah iddialarını ele almış ve bunlara karşı geliştirdiği iddiaları, oryantalist çalışmalara çokça konu olan İmam Malik’in Muvatta’ından seçtiği bir grup rivayeti analizinden elde ettiği neticelerle desteklemiştir.
Yılmaz sunumuna, böyle bir çalışma için Muvatta’ı tercih etme sebebinin, hem hadis hem de fıkıh ilimlerinde önemli bir yere sahip olan erken döneme ait bir eser olmasının yanında, içerdiği malzemenin zenginliği açısından oryantalistlerin isnatla ilgili iddialarını takip edebilme imkanı sağlaması olduğunu açıklayarak başladı. Ardından kısaca tezini oluşturan üç bölümün içeriğinden bahsetti ve ele alınan konu oldukça teknik olduğu için, dinleyici kitlenin tamamının hadis ilminde kullanılan terminolojiye aşina olmamaları ihtimalini göz önünde bulundurarak, sunum esnasında değineceği bazı terimleri açıkladı.
Her bir bölümün kendi içinde bir iddia barındırdığını ifade eden Yılmaz, bu bölümleri ayrı ayrı ele aldı. Hadis Tarihindeki Konumu Açısından Muvatta’ adını taşıyan birinci bölümde Muvatta’ın yazılış sürecine dair İslam âlimleri ile oryantalistlerin görüşlerini mukayeseli olarak aktardı. Ardından, Muvatta’ın tarihlendirilmesi ile ilgili görüş bildiren oryantalistler arasında öne çıkan ve kendisinden sonraki oryantalist çalışmaları da etkilemiş olan Norman Calder’ın (ö. 1998) iddialarını dile getirdi. Calder bu eseri, Sahnun’un (ö. 240) Müdevvene’si ile karşılaştırmış ve Müdevvene’de otoritenin Malik, Muvatta’da ise Hz. Peygamber olması nedeniyle Muvatta’ın daha sonra ortaya çıktığını öne sürmüştür ki bu hicri 250-270 yılları arasına tekabül eder. Calder’ın böyle bir çıkarım yapması, oryantalistlerin fukahanın sözlerini zamanla kendisinden bir üst otoriteye atfedilerek güçlendirildiği ön kabulüne dayanır. Fakat Yılmaz, Abbasi Halifesi Cafer el-Mansur’un İmam Malik’e söz konusu eserinin İslam toplumunda otorite haline getirilmesine yönelik yaptığı teklifin tarihi ve Muvatta’ın başka bir müellifi olan ve hicri 183 yılında vefat eden İbn Ziyad el-Absi’nin eseri Afrika’ya götürmesi gibi sebeplerden hareketle onun 150’li yıllarda son şeklini aldığını ortaya koymaktadır.
İkinci bölümde, isnadın kullanılmaya başladığı dönem hakkındaki klasik görüş ile oryantalist görüşleri mukayese eden Yılmaz, isnat kullanımının bir neticesi olan irsal ve ittisal kavramlarına dikkat çekti. Bu terimlerle bağlantılı olarak, oryantalistlerin ortaya attığı, isnatların zamanla sağlamlık açısından gelişme eğilimi göstermesi ve mürsel rivayetlerin, isnatlarına raviler dahil edilerek mevsul hale getirilmesi anlamına gelen hadislerin geriye doğru büyüme eğilimi ve ıslah iddialarını ele aldı. Yılmaz burada, klasik hadis literatüründe isnatla ilgili problemleri konu alan ilel, cerh ve ta’dil gibi ilimlerin varlığından hareketle isnatlarda kasten veya kasıtsız olarak yapılan değişikliklerin gizli kalmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Yılmaz tezin ana bölümünü oluşturan ve daha önce verilen teorik bilgilerin pratikteki yansımalarını görme imkanı sağlayan üçüncü bölümünde, mürsel rivayetlerin kasten mevsul hale getirilip getirilmediği sorusuyla yola çıkarak, Muvatta’daki on iki mürsel rivayeti nasıl analiz ettiğini isnat ve metin şemaları üzerinden gösterdi. Bu on iki hadisi Muvatta’da mürsel olarak bulunduğu halde başta Kütüb-ü sitte olmak üzere diğer kaynaklarda muttasıl isnatla yer aldığını tespit ettiği, toplamda on iki raviden gelen 163 hadisten, her ravinin tek hadisini tercih etmek suretiyle seçtiğini belirtti. Daha sonra, seçtiği hadisleri önce farklı Muvatta nüshalarında ve onunla muasır kaynaklarda, daha sonra Kütüb-ü sitte’de yer alan tariklerini hem isnat hem de metin açısından karşılaştırarak incelediğini ifade etti. Genellemelerden kaçınarak, hadislerin tek tek ele alınmasının önemini vurgulayan Yılmaz    taranan kaynaklarda mevsul rivayetlerın yanında mürsel versiyonlarının olmasının, isnatlara sonradan ekleme yapıldığı iddiasını çürüttüğünü ortaya koydu. Nitekim eğer böyle bir şey söz konusu olsaydı, ekleme yapılmamış hali olan mürsel rivayetler eserlere alınmaz, bunlar unutulurdu. Fakat uygulamada görülen, ravilerinin daha sağlam olması durumunda mürsel rivayetlerin mevsullere tercih edilebildiğidir. Yılmaz ayrıca incelenen rivayet grubunda oryantalistlerin iddia ettiği gibi bir ıslah faaliyetinin izine rastlanmadığı, Malik’in mevsul rivayetler kullanmasına dair herhangi bir eleştiriyle karşılaşmadığına değinerek sunumunu tamamladı.

Leave a Comment