Kadın Sahabe Kimliklerinin Siyer Romanlarında Ele Alınış Biçimleri
Kadın Sahabe Kimliklerinin Siyer Romanlarında Ele Alınış Biçimleri, Gönül Yonar, 15 Şubat 2016, 18.00
Gönül Yonar, sunumunun başında 2000 sonrası Türk edebiyatında görülmeye başlanan, siyer konulu romanlarda kadın sahabelerin ele alınış biçimlerine genel hatlarıyla değineceğini ifade etti. Bu konuda yaptığı araştırmada, romanlarda geçen kadın kahramanların ne şekilde ele alındığı, hangi özelliklerinin öne çıkarıldığı, toplumsal cinsiyet bağlamında nasıl yorumlandığını incelediğini ve bunları bizlerle paylaşacağını belirtti.
1970’lere kadar Müslümanlar roman türü ile üretim anlamında çok fazla ilgilenmedi. 1970’lerden sonra ise siyerden konu alan romanlar ortaya çıkmaya başladı. Hz. Zeynep, Hz. Hatice gibi figürler Müslüman kadın için bir örneklik, bir prototip teşkil etmekteydi. Bu tür öncü karakterleri öne çıkararak, 2000 – 2015 yılları arasında çoğunluğu Müslüman kadınlar olan yazarlar, konusunu siyerden alan romanlar yazmaya başladılar. Bunu yaparken siyer külliyatları ve menkıbeler gibi anlatılardan yararlandılar. Ama burada Müslüman romancıların karşılaştığı handikap, artık ideal tipler oluşturulamamasıydı. O halde Müslüman romancılar da, sahabe kadınların bize benzeyen yönlerini ortaya çıkararak karakterlerini oluşturmaya başladılar. Sahabe kadınların da “bizden” çok farkı olmadığını gösterecek biçimde benzetmeler ile hem iki dönem, hem de iki kadın tipi arasında bir tür özdeşlik kurdular.
Yonar’ın bu gözlemi yapmasına olanak sağlayan ise, 2000 sonrası ‘roman’ sanı ile yayımlanan ve konusunu siyerden alan 18 roman üzerinde yapılan eleştirel tematik incelemedir. Başlıcaları Hümeyra’nın Anıları (Mehmet Coral), Dürr ve Sadef (Emine Beledli), Nil’in Melikesi (Sibel Eraslan), Aşka Adanmış Bir Ömür (Nurdan Damla), Aişe (Sibel Eraslan), Çöl Deniz (Sibel Eraslan) ve Canfeda (Sibel Eraslan) gibi eserlerin oluşturduğu bu seçkide, yazarın anlatıcı vasıtasıyla ya da kendisini ele vererek oluşturduğu kurgulardan hareketle sunduğu tezlerin, ortaya koyduğu bakış açısının, anlatım tarzı, üslup ve söylemin problematikler içerdiği tespit edilmiştir. Bu romanlarda kadın sahabeler tüketici ve modern insan tipine yakınlaştırılarak anlatılmakta ve yukarıda zikredilen özdeşlik bu şekilde oluşturulmaktaydı.
Sonuç olarak Yonar, yaptığı bu çalışma sonucunda, kadın sahabelerin modernist, kapitalist ve pragmatist çizgilerle modern metinlerde yer aldığı, yazarların kadın sahabeleri günümüze yaklaştırırken modernist mantaliteden hareketle yorumladıklarını gözlemlediğini ifade etti. Roman yazarlarının, kurgusal yapı içinde kadın sahabeleri ele alırken, mevcut toplumsal cinsiyet kodlarını eleştirmeksizin pekiştirdikleri ve sessiz, silik, pasif kadın profilleri ürettikleri sonucuna varmıştır.