Dil, Söz ve Fesahat Üzerine

Yazar: Arife Doğan

İslam bilim tarihi ve İslam düşünce gelenekleri Kur’an’ın doğru anlaşılma, aktarılma ve ilahi mesajların hayata geçirilme fikri etrafında şekillenmiş ve genişletilmiştir. Kur’an’ı anlama noktasında başlayan dil çalışmaları ilk evrelerinde nahiv geleneği üzerinden cümle yapıları, gramatik kurallar, sesbilim gibi alanlarla İslam bilim serüvenine giriş yapmıştır. İslam’ın getirmiş olduğu bilgiler sistematik bir yapıya dönüştükçe kelam, mantık, fıkıh ve belagat gibi dille dolaylı olarak bağlantı kuran dallar ortaya çıkmıştır. Bu ilim dallarında dille bağlantılı konular üzerine gerçekleşen tartışmaların dil felsefesi alanının oluşmasına sebebiyet verdiğini söylemek mümkündür. Bu noktada ise dili merkeze alarak teori oluşturan Abdülkâhir el- Cürcânî alanın kurucusu olarak literatürde yerini almaktadır. İçinde bulunduğu zamanın ihtiyacına binaen özgün eserler veren bu dâhî âlimin ortaya koyduğu teoriyi bir bütün olarak sunan, İslam düşüncesinin son dönemlerinde örtük kalmış dil felsefesi alanındaki boşluğu dolduran Dil, Söz ve Fesahat adlı eser yazında yerini almaktadır.

Dil Söz ve Fesahat Abdülkâhir el-Cürcânî

Dil Söz ve Fesahat Abdülkâhir el-Cürcânî’nin Sözdizimi Nazariyesi adlı eser M. Taha Boyalık tarafından kaleme alınmış ve 2016 yılında yayınlanmıştır. Temel ilgi alanları tefsir, belagat, dilbilim, dil felsefesi ve müteahhir dönem İslam düşüncesi olan yazarın bahsi geçen alanlarda makale ve kitap çalışmaları bulunmaktadır. Eserin temelleri yazarın 2014 yılında hazırladığı “Abdülkâhir el-Cürcânî’nin Sözdizimi Nazariyesi ve Tefsir Geleneğine Etkisi” başlıklı doktora tezine dayanmaktadır. Araştırmasını sözdizimi nazariyesinin tefsire etkileri üzerinden dar bir çerçevede ele alırken bu eserde yazar sözdizimi teorisinin gelişmesine kaynaklık eden tartışmaları da çalışmaya dahil ederek konuyu genişletmiştir. Eser, giriş, iki bölüm ve sonucun yanı sıra önsöz, dizin, kaynaklar ve eklerden oluşmaktadır.

Giriş kısmında yer verilen Cürcânî’nin hayat hikayesi müellifin ortaya koyduğu teorilerin ve ilmi gelişmelerin temelini oluşturmaya yardımcı olurken kitabın bölümlerine de ışık tutmaktadır. Cürcânî ilmi serüveninin ilk dönemlerinde sesbilim, biçimbirim ve cümle yapısı gibi alanlarda çalışmalar sunmaktadır ki Boyalık eserin ilk bölümünde bu çalışmalardan söz etmektedir. İlmi çalışmalarının ikinci döneminde Mu’tezile propagandalarına sessiz kalmayan Cürcânî dilbiliminden kopmadan çalışmalarının yönünü edebi eleştiri, belagat ve dil felsefesi alanlarına yöneltmiştir. Cürcânî’nin yaşamış olduğu dönemde var olan tartışmalar onu dilbilim alanında mevcut ihtilaflara cevap niteliğinde özgün eserler veren konumundan kurucu rol oynayan eserlerin müellifi konumuna taşımıştır. Yazarı sözdizimi nazariyesinin kuruculuğuna taşıyan tartışmalar ilk olarak nahivciler ve mantıkçılar arasında cümle yapısının esası üzerine, ikinci olarak ise Mu’tezile ve Eş’ari arasında sözün hakikati üzerine gerçekleşmiştir.

Cürcânî’nin yaşamış olduğu dönemde var olan tartışmalar onu dilbilim alanında mevcut ihtilaflara cevap niteliğinde özgün eserler veren konumundan kurucu rol oynayan eserlerin müellifi konumuna taşımıştır.
Doç. Dr. Mehmet Taha Boyalık

Tartışmalar sonucunda Cürcânî’nin ortaya koyduğu ve çalışmanın en önemli kavramı olan sözdizimi nazariyesi, kısaca, kelimelerin bir araya getirilmesidir. Fakat bu dizilimde mantıkçılar ile yapılan tartışmaların neticesinde Cürcânî’nin üzerinde durduğu ve sözdizimi teorisinin en mühim kavramlarından biri olan “nahvin anlamları” (meani’n-nahv) kavramı göz önünde bulundurulmalıdır. Cürcânî’nin bahsettiği dizilim anlamdan, zihin ve düşünceden uzak lafızların bir araya getirilmesi değildir. Bilakis gramatik anlamlar dil, düşünce gibi pek çok unsuru bir arada bulundurarak çok boyutlu zihin çalışmasına sebep olmaktadır. Bu durum dili salt gramatik kurallardan arındırıp birçok bilimin temelinde yer alan, kelam, mantık, felsefe gibi bilimlerle köprü oluşturabilen derin boyuta taşımaktadır. Cürcânî beslendiği tartışmalar ve farklı bilim alanları sayesinde ortaya koyduğu sözdizim teorisi vasıtasıyla İslam bilim tarihinde dil felsefesinin temelini atmıştır.  

Delâ’ilü’l-İ‘câz – Abdülkâhir el-Cürcânî

Cürcânî’niyi sözdizimi teorisine taşıyan ve ortaya çıkışına zemin hazırlayan mevcut tartışmaların yanı sıra i’caz mektebinin katkısı göz önünde bulundurulmalıdır. Mevcut tartışmalara farklı bir bakış açısıyla cevap sunan ve yeni teorilerin üretilmesine vesile olan Cürcânî Kur’an’ın i’cazı meselesinden yola çıkarak “belagat”, “i’caz” ve “fesahat” kavramlarından sözdizimi teorisine ulaşmıştır. Edebiyat ve şiirin zirvede olduğu cahiliye döneminde nazil olan Kur’an’ın üstün edebi üslubuna karşı Arapların meydan okuması cevapsız kalmıştır. Bu durum dönem âlimlerini i’caz meselesi üzerine araştırmaya yönlendirmiştir. Konu üzerine yoğunlaşan âlimlerin içerisinde yer alan Cürcânî konuya dair kaleme aldığı Delâ’ilü’l-İ‘câz adlı eserinde nihai olarak fesahat kavramına ulaşmıştır.

Cürcânî’nin bahsettiği dizilim anlamdan, zihin ve düşünceden uzak lafızların bir araya getirilmesi değildir. Bilakis gramatik anlamlar dil, düşünce gibi pek çok unsuru bir arada bulundurarak çok boyutlu zihin çalışmasına sebep olmaktadır.
İLEM’de 2015 yılında kitap üzerine gerçekleşen konferans

Boyalık, Dil Söz ve Fesahat’in ikinci bölümünde yer alan “Edebi Açıdan Sözdizimi Nazariyesi” başlığı altında Cürcânî’nin hangi fikirlerden yola çıkarak fesahate ulaştığını ve sözdizimi teorisini dayandırdığı delilleri kapsamlı ve ilgi çekici bir şekilde ele almaktadır. Fesahat ve belagat kavramlarının sesin düzgün kullanımı, akıcı konuşma ve i’rab hatasından hali bir hitabet olarak görülmesi Cürcânî’nin eleştirdiği ve onu dizim kavramına ulaşmasına yol açmaktadır. Cürcânî sözlerin seçkinlik kazanmasını kelimelerin sözlük anlamlarıyla değil gramer gerçeğini göz önünde bulundurarak cümle içerisindeki dizilimine dayandırmaktadır. Müellifin bu yaklaşımı lafız ve anlam ikilisi arasına sıkışmış olan fesahat kavramını “nahvin anlamları”, ve “sözdizimi” mefhumlarıyla geniş bir çerçeveye taşımıştır. Farklı ilimlerden beslenerek ortaya koyduğu bu yaklaşım ilerleyen zamanlarda belagat ve tefsir ilminin yolculuğunu etkilemiştir.

Zemahşeri (1075-1144)

Sözdizimi teorisi Zemahşeri tarafından Kur’an tefsirinde sistematik olarak kullanılmıştır. Dil, Söz ve Fesahat Cürcânî’nin gerek etkilediği gerekse etkilendiği alanlar üzerinden dilbilimin etkileşim içerisinde olduğu geniş ilmi alanı okuyucuya sunmaktadır. Bu sunum günümüzde sadece dilin gramatik kısmına odaklanılması sebebiyle örtük kalan klasik dil bilimleri alanlarının ve dil felsefesi alanının gün yüzüne çıkmasına sebebiyet vermektedir. Bu noktadan bakıldığında Boyalık’ın eserinin dilbiliminin sarf ve nahiv öğretiminin üstünde köklü bir yapıya sahip olduğunu, dayandığı ilim dallarını, dil üzerine yapılan tartışmaları ve kurulan teorileri ele alması sebebiyle kıymeti katlanarak artmaktadır.

Müellifin bu yaklaşımı lafız ve anlam ikilisi arasına sıkışmış olan fesahat kavramını “nahvin anlamları”, ve “sözdizimi” mefhumlarıyla geniş bir çerçeveye taşımıştır. Farklı ilimlerden beslenerek ortaya koyduğu bu yaklaşım ilerleyen zamanlarda belagat ve tefsir ilminin yolculuğunu etkilemiştir.

Aynı zamanda eser dilbilimi üzerine araştırma yapmış pek çok alime ve teorilerine yer vermesi, alimlerin tartışmalar esnasında yarım kalan noktaları birleştirerek küçük bir alandan dilbilimini büyük bir deryaya dönüştürmelerini ele alması sebebiyle alana ilgi duyanlar için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Alana dair kavramların açıklanması farklı alanlardan kişilerin eseri okumasını kolaylaştırmaktadır.  Dil felsefesinin önünü açması ve literatürde çok örneği bulunmayan eser olması sebebiyle yeni çalışmalara öncülük edecek ve pek çok araştırmanın başlamasına sebep olacak kıymetli bir eser olduğunu söylemek mümkündür.

Arife Doğan

Ümraniye Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun olmuştur. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Arapça Öğretmenliği 3.sınıf öğrencisidir. Aynı zamanda İLEM’de 1.kademe öğrencisidir.

Leave a Comment