Türkiye’de Yayıncılık: Nokta Yayın Grubu
Röportaj: Betül Üce
Günümüz dijital çağında yayıncılık sektörü, büyük bir dönüşüm yaşıyor. Geleneksel basılı yayıncılık, dijital platformlarla rekabet ederken, okuma alışkanlıkları ve içerik tüketim biçimleri de köklü bir değişim içerisinde. Bu dinamik süreçte, Türkiye’nin köklü ve yenilikçi yayıncılarından biri olan Nokta Yayın Grubu, sektördeki gelişmeleri ve kendi stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Nokta Yayın Grubu, İLKE Vakfı çatısı altında oluşturulmuş bir grup olup bünyesinde Nokta Kitap, Fikir Kitap, Mesken Kitap ve İktisat Yayınları’nı bulundurmaktadır.
Yusuf Temizcan Aşina Yayınları ve Okur Dergisi’nin kuruluşunda yer almıştır. Dergilerde ve yayınevlerinde editörlük ve yazarlık yapan Temizcan Nokta Yayın Grubunda genel yayın yönetmenliği görevine devam etmektedir.
Bu röportajda, Nokta Yayın Grubu’nun Türkiye yayıncılığındaki rolünü, sektörün geleceğine dair öngörülerini ve dijitalleşme sürecinde nasıl bir pozisyon aldıklarını keşfedeceğiz.
- Nokta yayın grubunun kuruluş öyküsünden ve faaliyet alanından bahseder misiniz?
Nokta Yayın grubu, esasen İLKE Vakfı bünyesinde 2023 Ağustos ayında resmi olarak oluşturulmuş bir yayın grubudur. Bünyesinde 4 farklı yayınevi, 3 farklı hakemli dergi bulunmaktadır. Yayınevleri Nokta, İktisat, Fikir ve Mesken. Dergiler de İnsan & Toplum, Tujise ve İş Ahlakı. Bu yayınevleri ve dergiler hali hazırda daha evvel farklı kurumlar bünyesinde faaliyet gösteriyordu. İLEM yayınları İlmi Etütler bünyesinde 2015-2016’dan bu yana faaliyetlerini gösteriyordu. Ben de bir dönem İLEM yayınlarının yayın yönetmenliğini yapmıştım. Nokta Kitap nispeten daha yeni İLKE Vakfı bünyesinde faaliyetlerine başlamıştı.
Biz İLKE çatısı altında bir süredir bu farklı farklı kurumlar bünyesinde faaliyet gösteren yayınevlerini bir araya getirmeyi ve onların işleyişlerini biraz daha profesyonelleştirmeyi hedefledik. Editoryal süreçlerini daha planlı, programlı ve profesyonel yürütmek, tasarım süreçlerini de aynı şekilde yürütmek ve biraz daha satış odaklı perspektif kazandırmayı istiyorduk. Bununla ilgili bir süredir görüşmeler vardı. Olgunlaşıp sonuçlanması 2023 Ağustos ayına denk geldi.
İLEM Yayınları isim değişikliği yaparak Fikir Kitap oldu. YEKDER Yayınları da isim değiştirerek MESKEN Kitap oldu. Bu şekilde bu yayınevleri Nokta Yayın Grubu altında toplanmış oldu. Dolayısıyla kurumlar kendi faaliyet alanlarını İLEM Eğitim gibi, proje yapmak gibi faaliyet alanlarına, YEKDER aynı şekilde çocuklar ve aile konularına, İLKE de düşünce kuruluşu olarak faaliyet yapmak üzere yoğunlaştı. Yayın işinin ise ayrı bir ekip tarafından daha profesyonel bir şekilde yürütülmesi niyetiyle bu yayın grubu oluşmuş oldu.
Dergilerimiz de aynı şekilde bahsedilen kurumlar bünyesindeydi. Hepsi Nokta Yayın grubuna alınmış oldu. Dergilerle ilgilenen süreli yayınlar sorumlumuz var. Yayınevleriyle ilgilenen 2 tane editör arkadaşımız var. Profesyonel bir tasarımcımız var. Ayrıca satış ve tanıtım süreçleriyle ilgilenen 1 arkadaşımız var. Nokta yayın grubu içerisinde bir de stüdyomuz var. Stüdyomuz temelde İLKE ve kurumlarına hizmet veren, onların prodüksiyon ihtiyaçlarını gideren, video yapan video kurgulayan ve fotoğraf çeken bir birim var. Burada 3 kişi çalışıyor. Onlar da bu yayın grubu bünyesinde dahil oldu. Toplamda 10 arkadaşımız ile burada faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Yayıncılık yapıyoruz.
- Nokta yayın grubunun kurulmasında temel misyon ve vizyonunuz nedir?
Pek çok yayınevi haklı olarak popülerlik kaygısı güder. Bünyesinde popüler isimler bulundurmak, popüler kitaplar çıkarmak, çok satmak ister. Bunlar çok haklı gerekçeler. Çünkü, o yayınevlerinin kendilerini döndürebilmeleri ve sürdürülebilir olması lazım. Bizim orada biraz daha ayrışan kısmımız çok fazla kitap satmak, aşırı derecede niceliğin öne çıkması gibi kaygılarımız yoktu. Sadece iyi, güzel, kaliteli az sayıda da olsa niş işler yapma kaygımız var. Dolayısıyla bu hedef doğrultusunda yürüyeceğiz.
- Yayın grupları kendilerini tanıtan isimler seçiyor. Peki sizin yayın grubuna “Nokta” ismini vermenizin anlamı nedir?
Nokta yayın ismini vermemizin arka planda şöyle bir nedeni var. Nokta kitap markası vardı zaten. Bu ismi çatının ismi haline getirmek istedik. Diğer taraftan da özgür bir isim arayışımız oldu. Biraz daha yayıncılık içerisinde daha az bilinen daha az kullanılan fakat çağrışımı da güçlü olan, harf sayısı da az olan bir şey bulmak istedik. Akılda kalıcı bir şey olsun istedik. Dolayısıyla “Nokta” bizim için şu oldu: “yeni başlangıçlar için şimdi bir nokta” diyebileceğimiz, bahsettiğim slogana da uygun olacak şekilde bir isimlendirme yaptık. Mutluyuz. Nokta bence buraya yakıştı. Fakat isimlerden ziyade içerik her zaman daha önemlidir. İçerik ne kadar kaliteli olursa, nitelik ne kadar yüksek olursa yaptığınız işlerin değeri de o kadar yüksek olur. Öbür türlü isimler gelip geçici, kişiler gelip geçicidir. Biz burayı başka zamanlarda başka arkadaşlarımıza da devredeceğiz sonuçta. Önemli olan içeriğin kaliteli kalıcı olması ve ümmet için insanlık için hayırlı hizmetler yapabilmektir.
- Nokta Yayın grubunun çıkmasında diğer yayın gruplarından farkı nedir?
Nokta Yayın grubu temelde vakıf bünyesinde faaliyet yapan bir kurum. Dolayısıyla salt kâr amacı gütmüyor. Elbette ticari bir gayesi var. Kitap satışı ve stüdyoda gelir getiren bazı işlerimiz var. Fakat temelde yüksek kâr hedefi değil nitelik kaygısı var. Diğer yayın gruplarından en ciddi olarak ayıran özelliği bu olabilir.
Biz burada İLKE Vakfı ve onun bünyesindeki kurumlar ne yapmak istiyorlarsa; “Müslüman düşüncenin geleceğine dair fikir üretmek” yapmak istediklerini en başında geliyor. Bugünkü Türkiye’nin meselelerine dair konuşmak, tartışmak, çözümler üretmek de bu kurumların gayelerinden biri. Oradaki temel gayeler ne ise aynısını yayın grubu bünyesinde de yapmak istiyoruz. Bu bağlamda hazırladığımız seriler/diziler var. Türkiye’nin Yüzyılı serisi var buradan 6 kitap çıktı. İslam siyaset düşüncesi diye bir serimiz var, iktisat yayınlarında çok önemli İslam iktisadına dair yayınlar yayımlıyoruz, çeviriler yapıyoruz. Belki ileride çocuk yayıncılığına da gireceğiz, belki dergilerimizin sayısını da arttıracağız bu kısmı güçlendirmek ve büyütmek istiyoruz. Bu bağlamda faaliyetlerine devam ediyor.
- Nokta Yayınlarının çatısı altında çok çeşitli yayın grupları mevcut. Bugüne kadar yayımlanan kitaplara ve dergilere baktığımızda Nokta Yayınlarının çizgisi, yayımladığı kitaplar ve dergiler hakkında bilgi verir misiniz?
Bizim bünyemizde şu ana kadar 220’ye yakın kitap çıktı. Geçmişten gelen birikimler de var. Yeni katılan kitaplar da var. Öncelikle bu kitapların hepsini tekrardan gözden geçirmek işitiyoruz. Bazılarını devam ettireceğiz bazılarını devam ettiremeyeceğiz. Belli seriler ve diziler merkezli gitmek istiyoruz.
Mesken Kitap temelde çocuk, din eğitimi ve aile olmak üzere 3 başlık üzerine ilerleyecek ve bunların alt dizileri olacak. Din eğitimi dizisi ya da çocuklarla ilgili bir dizi olabilir. Bunların içeriğini doldurmaya çalışacağız. Bu hem telif eserlerle, yerli yazarların eserleriyle hem de tercümelerle olacak. İktisat Yayınları epey hacimli bir yayınevi, yüze yakın kitabı var. Orada da temelde İslam İktisadı alanında çok kıymetli eserler çıktı şu ana kadar. Hala da çıkmaya devam ediyor. Önemli bir kısmı da çeviri eserler. Malezya, İngiltere, Amerika gibi farklı ülkelerden İktisat ve İslam İktisadına yönelik çalışmaların çevrilmiş durumları var.
Nokta Kitap yeni bir kuruluş olduğu için bahsettiğim yayınevlerine göre daha az yayına sahip, şu ana kadar yaklaşık 12-17 kitap çıktı. İLEM Yayınları 70’e yakın kitap yayınlamıştı önceden. Özellikle ilahiyat, İslam düşüncesi, İslamcılık meseleleri hakkında önemli kitaplar yayınladı. Onları da devam ettireceğiz.
Burada hedefimiz seriler ve diziler. Her serinin ve dizinin ve alanında uzman yetkin bir dizi editörü olacak. Mesela “İslam siyaset düşüncesi” dizimizden örnek vereyim. Bu diziyi Ömer Türker hocanın öncülüğünde yapıyoruz. “Türkiye’nin 100 yılı” serisini Lütfi Sunar hocanın öncülüğünde yapıyoruz. Onlar dizi editörü ve her kitabın kendi içinde ayrı bir editörü var. Biz editörlük müessesine ve editörlüğün profesyonelleşmesi ve kuramsallaşmasını çok önemsiyoruz. Çünkü iyi kitap demek iyi editörle mümkün olabilecek bir şey.
Tasarım süreçlerini de çok önemsiyoruz. Kitapların okuyucu tarafından rahatlıkla anlaşılabilmesi, okunabilmesi, kapak ve iç tasarımlarıyla cezbedici ve albenili olabilmesini mümkün kılmak istiyoruz. Ayrıca her dergimizin de ortalama 10 yıllık bir geçmişi var. Mesela İnsan & Toplum 14. yılına girdi. Akademi dünyası açısından 3 dergimiz alanında önemli dergiler ve ayrı ayrı alanlarda faaliyet sürdürüyorlar.
İnsan & Toplum daha çok Uluslararası İlişkiler, Sosyoloji ve Siyaset Bilimi alanında, Tujise İslam İktisadı alanında, İş Ahlakı iş, iletişim, iktisat alanlarında faaliyet sürdürüyor. Bahsettiğim dergiler hem Türkiye’de yerel indekslerce hem de uluslararası indekslerce taranıyor. Bir sonraki hedef dünyadaki en iyi uluslararası indeksi tarafından taranabilmeleri. Makale başvuru süreçleri, hakemlere gitmesi ve gelmesi, editoryal süreçleriyle ilgili kısımları profesyonelleştiriyoruz. Tasarım ve sosyal medya süreçlerini ofisimizde yürütüyoruz. Dolayısıyla yayıncılığı gerçek anlamda çıtasını her geçen gün yükselttiğimiz düzeyde sürdürme niyetimiz var.
- Yayımlanacak kitaplarda dikkat ettiğiniz hususlar nedir?
Kitapta öne çıkan temelde içeriktir. Yazar ele aldığı konuyu herhangi bir intihale yer vermeden, herhangi bir olumsuzluk oluşturacak hakaret oluşturacak yanlış anlaşılmalar oluşturacak şeylere yer vermeden ve bilimsel olarak yetkinliğini ispatlamış bir şekilde oluşturması lazım. Bu temel ilkeler üzerinden hareket ediyoruz. Bir diğer ilkemiz daha önce bahsettiğim gibi buradaki kurumların yapmaya çalıştığı; ülkemize, İslam dünyasına ve insanlığa hayırlı faydalı ve bugünün meselelerini veriler ışığında açıklama ve anlatmaya çalışma meselesini gerçekleştirmektir. Dolayısıyla biz niteliğe önem veriyoruz.
Bize gelen yayınların iyi editoryal süreçlerden geçmesine önem veriyoruz. Geri bildirimlere önem veriyoruz. Bu geri bildirimlerin zenginleştirici bir yönü olduğunu inanıyoruz. Dolayısıyla bir eser buraya başvuru olarak geldiğinde uzman bir editöre gidiyor orada geri bildirim alıyor, eserde düzeltme yapılması gerekiyorsa düzeltmeler yapılıyor ve uzman editörümüzden son hali geldiğinde biz bunu yayın sürecine alıyoruz. Bu kriterlerin hiç birisine uymuyorsa gelen yayın reddediliyor. Eğer kitap dizi kapsamındaysa dizi editörünün kontrolünden geçmiş ve onun yönlendirmelerine tabii olmuş bir şekilde bir yayın süreci işletiyoruz.
Yayın süreçlerimizi mümkün olduğunca hızlı, esnek ve şeffaf bir şekilde yürütüyoruz. Şeffaflıktan kastım yazarlar açısından ne olacağı belli yani bir takvimle çalışıyoruz. Hangi kitabın hangi dönemde yayınlanacağını planlıyor ve o döneme uyuyoruz. Bunu özellikle söylüyorum çünkü Türkiye’de yayıncılığın bir problemi de bu. Yani yazara kitabının çıkacağı söylenen tarihle kitabın çıktığı tarih pek birbirine uymaz. Biz bu yayın takvimini olabildiğince planlı bir şekilde yürütmek istiyoruz. Pek çok yayıncı tasarım süreçlerine önem vermez. Biz çok önemsiyoruz. İyi çıksın gerekirse tekrar tekrar kapak çalışalım. En iyisine ulaşalım istiyoruz. Bunları önemsediğimiz için de temelde aslında çok fazla kitap değil daha az kitap fakat daha kaliteli olanı hedefliyoruz.
- İlk defa okuyucuya çıkacak eserler nasıl belirlendi?
Nokta Yayın grubunun yayın kurulu var. Bu yayın kurulunda uzman hocalar ve kurumlarımızın temsilcileri var. Bu kurulda kitapları uzun uzun konuşuruz. Bize gelen kitaplar, irtibat halinde olduğumuz bir hocamızdan gelen teklifler, doktora yazıları veya çalışma projeleri gibi tüm çalışma metinlerini yayın kurulu ile oturup teker teker değerlendiriyoruz. Eğer o eseri uzman editörün okuması gerekiyorsa ona gönderip geri bildirim alıyoruz.
Biz kurulduğumuz günden bu yana 20-25’e yakın kitap çıkardık. Daha önce çıkan kitaplardan tekrar baskılar var. Bu baskıların kapaklarını güncelliyoruz. Bu kitapları tekrar okuyor tekrar düzenliyoruz. Bütün yayınevimizdeki kitapların şapka kullanımından tırnak kullanıma kadar temiz bir Türkçe’yle ve atıf sistemleri açısından da bilimsel kriterlere uygun bir şekilde çıkmasını önemsiyoruz. Bunun içinde profesyonel musahhihlerle çalışıyoruz. Kitapları onlara okutuyoruz. Böyle bir süreç işliyor.
- Gelecek hedefleriniz neler?
Telif eserlerle dengeli bir şekilde çevirileri arttırmak istiyoruz. Birkaç tane yayın hedefimiz var. Hatırat-biyografi serisi yapmak istiyoruz. Yayıncılıkla ilgili bir seri yapmak istiyoruz. Kitapların dünyasına ilişkin, kitap üreticilerine ilişkin ya da yayıncılık dünyasının değişimine ilişkin bir seri yapmak istiyoruz. Bir de çocuk yayıncılığına girmek istiyoruz. Bu uzun vadeli bir hedef. Önümüzdeki sene için düşünebiliriz. Biz aslında kitaplarımızı çok önceden planlamaya başlıyoruz. Mesela bu yılın ocak ayında önümüzdeki senenin kitaplarını konuşuyorduk. Şu an önümüzdeki senenin yazının kitaplarını konuşuyoruz. Her yılda ortalama 40-50 kitap yayınlamak gibi bir hedefimiz var.
- Günümüzde e-kitap ve dijitalleşme bir gelişimin içerisinde. Yine bu süreçte eser basım maliyetleri de gün geçtikçe artıyor. Bu iki taraflı değişim içerisinde siz kendinize nasıl bir yol haritası belirlediniz? Yayıncılıkta bu noktada bir kriz yaşandığını söyleyebilir misiniz?
Mevcutta yaşadığımız ekonomik problemler dövizdeki hareketlenmelerle beraber en çok yayıncılık dünyasını etkiledi. Çünkü yayıncılık bütün masraf kalemlerini dövize bağlı olarak sürdüren bir sektör. Kağıdını dışarıdan alıyor aynı şekilde, baskısı, cildini, matbaasını ve diğer hizmetlerini de dışarıdan alıyor. Dolayısıyla dövizdeki her hareketlenme yayıncılığı olumsuz olarak etkiliyor. Yayıncılık son 5 yıldır ciddi bir kriz içerisinde. Kitap sayısında bir azalma yok. YAYFED’in açıklamalarına göre her yıl bandrol verdiği kitapların sayısı artıyor.
Türkiye’de her yıl ortalama 80-85 bin ayrı başlıkta kitap çıkıyor ve bu günlük ortalama 200’den fazla kitap demek. Bunların bir kısmı eğitim sınav hazırlık kitapları ama %30-35 civarı kültür yayıncılığı ve bir kısmı da akademik yayıncılık. Türkiye’de üniversite sayısının artmasıyla beraber yüksek lisans, doktora yapan akademisyen sayısı da artıyor ve bu kişiler çalışmalarını kitaplaştırmak istiyorlar. Ayrıca YÖK, akademik teşvik ve doçentlik başvurularında kitap yayımlama şartları getirmesiyle orada da çok fazla kitap çıkıyor. Bunların bir kısmı nitel kaliteden yoksun bazıları da gerçekten iyi ve özenli çalışmalar. Kuşkusuz bir artış var. Fakat bir tarafta da kriz var.
Türkiye’de aslında iyi bir okur kitlesi var. Tahmin edilenin daha üstünde kitap alan, kitaba para veren bir kesim var. Bunlar yayıncılık dünyasını ayakta tutuyor. Bir de yayıncılığı tutkuyla yapan heyecanlı yayıncılar var. Bu iki kesim birleştiği ve yok olmadığı sürece yayıncılık bu seyrinde aratarak devam edecektir. Türkiye dünyada yayıncılıkta ilk 10’da. Avrupa’nın gelişmiş pek çok ülkesine kıyasla Türkiye yayıncılıkta çok daha ileri noktada. Çünkü hali hazırda üç bine yakın faaliyet gösteren yayınevi var.
Elektronik ve dijital imkanlar elbette önemli fakat yayıncılığı beklediği gibi sarsmadı. E-kitap sadece Türkiye’de değil Avrupa ve Amerika’da da beklendiği kadar tutmadı. Hatta Amerika’da e-kitabın basılı kitabın önüne geçeceği varsayıldı ama geçmedi. Türkiye’de de bunun çok daha gerisinde kaldı. Bunun pek çok sebebi var. Okuma alışkanlıkları, teknolojiye erişimle, yayıncıların e-kitap üretmesiyle ve onları fiyatlandırmasıyla da alakası var.
Ben Türkiye’deki heyecanlı ve tutkulu yayıncılar ile istekli okuyucular olduğu müddetçe bu işin kolay kolay azalmayacağını ve bitmeyeceğini düşünüyorum. Geleceğe dair de çok ümitvarım. Çünkü hala çok iyi kitaplar çevriliyor, yayımlanıyor. Yayıncılık her yıl çıtasını yükselterek devam ediyor. Devletin de bu alanda teşvikleri önemli. Kültür bakanlığı her yıl yayınevlerinden ciddi oranda kitap alıyor. Özellikle üniversite kütüphanelerinin genişlemesi ve yayıncılarından kitap almalı ki sektör canlılığını sürdürebilsin. Okuyucu her zaman iyi olan nitelikli olan yönelsin ki yayıncılar o alana doğru yönelsin. Maalesef yayımlanan kitapların bir kısmı kağıt israfı gibi çer çöp kitaplar. Ama öte yandan bir kısmı da iyi kitaplar. Okuyucunun burada iyi kitaplara yönelip orayı daha çok aslında güçlendirmesi lazım. Başka bir anlamda herkese bir iş düşüyor.
- Basılan kitap ve okuyucu kitlesi arasında nasıl bir ilişkiden bahsedebiliriz?
Eğer bir yayıncı kitabına özeniyorsa, iyi hazırlıyorsa, iyi çeviri, iyi dizgisiyle, iyi Türkçesiyle, dağıtımıyla o süreci iyi yapıyorsa ve kitap hakikaten iyiyse o kitabın okuyucuya ulaşacağını düşünüyorum. Okuyucu o kitaba bir şekilde erişir. Bazı kitaplar yüz binlerce basabiliyor bazı kitaplar daha az dikkat çekiyor daha az ilgi görüyor. Burada biraz kitabın kendi şansı da var. Dolayısıyla iyi nitelikli bir yayıncılık oluşturulabilirse okuyucunun da ona rağbet edeceğini düşünüyorum.
Temelde bizim görevimiz de aslında okuma kültürünü yaygınlaştırmak. Eğitim kademelerinde, okullarda çocuklarımıza mutlaka okumanın ne kadar erdemli ve faziletli bir şey olduğunu, iyi kitap seçmenin ne kadar önemli bir iş olduğunu anlatmamız ve göstermemiz lazım. Okuma gruplarının ve kitap halkalarının yaygınlaşması lazım. Yurtdışında bu işler biraz böyle yürüyor. Öyle kitap kulüpleri varken ülke sathına yayılmış her şehirde her mahallede o kitap kulübün organları var. O kulüp bu ay şu kitabı okuyacağım dediği zaman o kitap bir anda 10 bin 20 bin satmaya başlıyor. Bu şekilde bunun yanında kitapları tartışabileceğimiz, konuşabileceğimiz, hakkında yazabileceğimiz mecraların da artması lazım. Okuma kültürü üst başlığı altında söylüyorum bunların hepsini.
Kitap dergilerinin yaygınlaşması ve çoğalması lazım. Kitap eki veren gazeteler vardı ama bugün sayısı epey azaldı. Kitap dergilerinin sayısı da çok azaldı. Orada da bir dijitalleşmeden bahsedebiliriz. İnternette, sosyal mecralarda kitaplar konuşulup tartışılıyor. Fakat bu iş çok yönlü olmalı; mecralar artacak, insanlar okuduklarıyla ilgili yazacak konuşacak, televizyonda bununla ilgili programlar yapacak, gazetede yer ayrılacak ve dergiler artacak, bloglar açılacak vesaire ki kitaplara daha fazla ulaşabilelim.
Yayıncıları bu anlamda desteklememiz lazım. Daha çok kitap almamız lazım ve eğer bir kitap yeni çıktıysa en azından bir 5 yıl geçmesini beklememiz lazım. Çünkü o kitap alınamazsa o yayıncı bir sonraki bizim ihtiyacımız olan kitabı çıkartamaz. Bir miktar harçlığımızdan ayırarak o kitabı almamız lazım. Aslında kitapların fiyatlarının bir tık daha artması ve yayıncıların daha çok kâr edebilmesi lazım ki yeni kitapların serilerini hazırlayabilsinler. Bir de yayıncılar sattıkları kitaplardan hemen kâr edemiyorlar. Sektörün bazı sıkıntıları var. Satılan kitapların ödemeleri aylar sonra geliyor ve o sırada yayıncının kendini döndürebilmesi, editörüne iyi maaş verebilmesi, çevirmenine tasarımcısına iyi maaş verebilmesi gerekiyor. Bu anlamda zorluklar var. Fakat ben ümitvarım bunlar aşılacak yeter ki biz iyi kitaplara sahip çıkalım ve okuma kültürünü yaygınlaştıralım.
- Günümüz yayıncılık ortamının avantaj ve dezavantajlarında bahsedebilir misiniz?
Avantajları şu Türkiye’de kitaba ulaşmak nispeten kolay çünkü internet alışverişleri yaygın. Kitapçıların da sayısı ne yazık ki azalıyor. Bir de bazı büyük şehirlerde büyük kitapçılara erişim sorunumuz var. Küçük kitapçılar, sahaflar var ama bizim büyük dev kitapçılara, zevkli neşeli ortamlara ihtiyacımız var. İstanbul, Ankara, İzmir gibi belli merkezlerin dışında da bunu yaygınlaştırabilmemiz lazım. El birliğiyle ve bir vizyonla yapabileceğimiz şeyler. Zamanla oturacağını söylüyorum.
Dezavantajlarımız da şu; bir kere dağıtım problemleri var. Her kitap her yere çok rahat bir şekilde ulaşamıyor. Bu büyük kitapçıların olmamasıyla da ilgili bir şey. Bir de sektörde bazı yayınevleri tekel oluşturmak istiyor. Bu yayınevleriyle küçük yayıncılar zar zor mücadele ediyorlar. Özellikle daha zor kitap çıkartan fakat niş yayıncılık yapan kitapçıları desteklemek anlamında hepimiz okuyucular olarak gayret göstermeliyiz. Arkasında bankların olduğu büyük kurumsal yayıncılar bir şekilde kendilerini döndürebiliyorlar. Ama küçük yayıncılar tamamen okuyuculara muhtaç. Onlar kitaplarını belki yeterince tanıtamıyorlar ama eğer iyi kitap yayınlıyor bu işi severek, özenli ve disiplinli bir şekilde yapıyorlarsa onları ayrıca desteklemek lazım.
- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Teşekkür ederim keyifliydi. Eğer bu alana ilgi duyana arkadaşlarımız olursa editörlüğü yayıncılığa daha detaylı oturup sohbet edebiliriz. Kapımız her daim açık. Nokta yayın grubu bu hedefleri doğrultusunda çalışıyor. İnşallah güzel eserleri daha geniş eserleri yakında okuyucularımızla buluşturacağız.
- Ben de vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe bölümü son sınıf öğrencisidir ve hâli hazırda İLEM II.kademe öğrencisidir. Kültür ve sanat ilgi alanları arasında yer almaktadır. Hobi olarak fotoğrafçılık ve yağlı boyayla ilgilenmektedir.